Cuma günlü yazı çıkmamıştır..

 

Yüz sayfayı geçmeyecek hacimde cep kitapları yayınlanmalı. En güzel kağıda basılmış, renkli resimlerle dolu; konuları haritalar, grafikler, şemalarla açıklayan, Türkçesi ve tertibi çok düzgün kitaplar. Bunlarda kalkınmış küçük ve orta ülkeler anlatılmalı; başarıları sıralanmalı, Türkiye ile karşılaştırmalar yapılmalı. Meselâ Güney Kore’den başlanmalı. Bu küçük ve felâketzede Asya ülkesi nasıl oldu da akılları hayrete düşüren bir sanayi, iktisat, ticaret, finans devi oldu? Bunca otomobili nasıl üretip de en ileri ülkelerde büyük miktarda satabiliyor? Dünya gemi inşası sanayiinde nasıl birinci oldu? Kore’nin kullandığı eciş bücüş yazı şekli hakkında da bilgi verilmeli. Geleneklerine bağlılıkları, millî kültür, kimlik ve kişiliklerini koruyuşları anlatılmalı. Onlar da bizim gibi Asyalı, doğulu insanlar, nasıl oldu da kısa zamanda bu kadar başarı ve ilerleme kaydettiler. Biz niçin onlar gibi ilerleyemedik? Konuların uzmanları bu soruları kitapta kısa, özlü, açık, ikna edici şekilde cevaplandırmalı.

Kitapların birinde de Singapur anlatılmalı. Halkının yüzde onbeşi Müslüman olduğu için bayrağında ayyıldız bulunan bu minik devlet nasıl olmuştur da ticaret, finans, iktisat sahalarında devleşmiştir? Orada çözülmemiş bir tek problem yoktur. Dünyanın en temiz, en güvenli, en huzurlu ülkesidir diyebiliriz oraya. Okulları, üniversiteleri son derece güçlü ve ileridir. Hangi deha ve zekâ Singapur’u bu hale getirmiştir?

Üçüncü bir kitapta Taiwan anlatılmalı. Yirmi bir milyon nüfuslu bu küçük ada nasıl oluyor da bir milyarlık kıt’a Çin’ininden daha zengin, daha başarılı, daha güçlüdür? Onların dertleri, meseleleri, krizleri bizimkilerden daha büyüktü. Bunları nasıl çözdüler, hallettiler?

Avrupa’dan da örnekler verilmeli. Mesela Finlandiya kitabında, bizimle ırkdaş olan Finlandiya anlatılmalı. Başka kitaplarda İsveç, Norveç, Danimarka, İsviçre gibi yüzölçümleri ve nüfusları bizden küçük ülkelerin ne kadar sağlıklı, başarılı, güçlü oldukları gözler önüne serilmeli.

Türk aydınlarının, gençliğin, halkın okur-yazar tabakasının böyle yayınlara ihtiyacı vardır. Kokuşma, pislik, kirlilik, hırsızlık, rüşvet, yalan, talan, emanete hıyanet, bütçe soygunları, hortumlama, namussuzluk, şerefsizlik bataklıkları içinde bunalan ülkemizin kurtulması, temizlenmesi, selamete çıkması için bu gibi yayınlar gereklidir.

Türk otomotiv sanayii nasıl baltalanmış, sabote edilmiştir? Türkiye de pekâlâ Güney Kore gibi çok güçlü, çok ileri, ürettiğinin yarısını ileri ülkelere ihraç edecek güzel, beğenilen, modern otomobiller üretebilirdi. Niçin üretememiştir? İç piyasayı tokatlamak için hangi hainler otomobil sanayiimizi baltalamışlardır? Güney Kore kitabında bu konu da işlenmelidir?

Türkiye’yi geri bırakan sebepler, unsurlar nelerdir? Akdeniz-Latin kültürü mü? Resmî ideoloji mi? Derin devlet mi? Etnik ve bio-jenetik faktörler mi? Aydınların ve politikacıların ihaneti mi? Bu gibi konular da bu kitaplarda incelenmelidir.

Beyin İthali

Osmanlı imparatorluğunu kuran ve 1922’de resmen batışına kadar başında bulunan Oğuz Türklerinin zekâ, seziş ve dehalarını gösteren hususlardan biri de, mülklerine, devletlerine, hükmettikleri insanlara hizmet ettirmek için ellerine geçen bütün beşerî unsurları başarıyla kullanmış olmalarıdır.

Osmanlı Almanlarla iki yüz sene çarpışmıştır. Bu esnada esir düşen bu ırka mensup kişilerin bir kısmını istihdam etmesini bilmişlerdir. Fransız, İtalyan, Hırvat, Rus, Macar… velhasıl hangi ırktan veya milletten olursa olsun; istidatlı, ehliyetli, vasıflı, zeki, başarılı, liyakatli bir insan görünce onu yetiştirmişler, Müslüman olmasını sağlamışlar ve hizmetinden yararlanmışlardır.

Avusturya elçisi Busbacq, bir ara Kanunî Sultan Süleyman’ı Amasya’da otağ-ı hümayununda ziyaret etmişti. İntibalarını özetle şöyle anlatıyor: “Padişah tahtında sessiz bir şekilde oturuyordu. Etrafında ulema ve ümera vardı. Onlar da sessiz ve sakindi. Bu adamların içinde, bulundukları yüksek mevki ve makamlara kendi vasıf, ehliyet ve liyakatıyla çıkmamış bir kişi bile yoktu.”

Katolik bir Frenk, Ortodoks bir Rum, bir Yahudi samimiyetle Müslüman olduğu takdirde bilgisi, kapasitesi, ehliyeti derecesinde önünde yükselme yolları açılıyor ve ona göre hizmet edebiliyordu.

Gerçi mühtedilere bu derece yer verilmesinin bazı önemli sakıncaları da olmamış değildi. Venedikli Yahudi hekim Yakub Paşa (Maestro Lacobo), İtalya’dan aldığı gizli talimat üzerinde padişahı zehirleyerek öldürmüştü. Lakin bu bir istisnaydı.

Bugün koyu Osmanlı hayranı olan bazı Müslüman ve milliyetçi aydınların, Osmanlının her kavimden işe yarar adamları hizmet ettirmesi hususu üzerinde fazla durmadıkları görülüyor. Zamanımız bir globalleşme devridir. Müslüman Türklerin, başka ırklardan ve kimliklerden zeki, dâhi, uzman, tecrübeli, ehliyetli, vasıflı, becerikli, başarılı insanlara ihtiyacı vardır. Bunların dış dünyadan ithal edilmesi gerekir. Bu beyin ithali elbette Osmanlının metodlarıyla gerçekleştirilemez. Günümüzde başka metodlar, yollar bulunabilir. Batı dünyasında İslâm’ı kabul etmiş, on binlerce değerli insan mevcuttur. Bunların bir kısmı Türkiye’ye çekilebilir; bu ülkeye, bu millete, bu devlete hizmet ettirilebilir.

Türkiye elbette Türkiyelilerindir. Lakin bu ülkenin, bu halkın, bu devletin yücelmesi, güçlenmesi, ilerlemesi için dışarıdan beyin getirilmesi, üstün ve zeki insanlar ithal edilmesi gerekiyorsa bu da yapılmalıdır.

İç ve dış düşmanlarımız bizi bir sömürge gibi kullanıyor, zenginliklerimizi yağmalıyor. Ülkemiz tarımda, sanayide, hayvancılıkta, otomobil üretiminde, uçak endüstrisinde, çiçekçilikte, deniz ürünlerinde, el sanatlarında bugünkünün yüz misli ileride olabilir. Sayıları altmış yetmiş bini geçmeyen soyguncu, ahlâksız, faziletsiz, bütçe talancısı, rantçı, repocu, ribacı, haram yiyici putlu ve mutlu azınlığın Türkiye’nin kalkınması diye bir dertleri yoktur. Bu hedonistlerin amacı daha fazla soymak, daha fazla götürmek, daha fazla tokatlamaktır.

Bu memleketi ve milleti seven, bu devletin yücelmesini isteyen inançlı, idealist, ahlâklı, faziletli insanlar geniş ufuklu olmalı, vaktiyle Osmanlının yaptığı gibi bütün zeki, kabiliyetli, istidatlı, vasıflı, üstün beyinlere ve kollara bu memleketi imar ve ihya etmek için imkan ve fırsat temin etmelidir. 24 Nisan 1999