Yüksek Tabaka Müslüman Hanimlar ve Tesettür

Bırtakım çok kültürlü, sehir görgüsüne sahip, hürmet edilmeye layik, zeki, zarif Müslüman hanimefendiler namaz kildiklari, Kur’an-i Azimüssani okuduklari, camiye ve türbeye gittikleri zaman baslarini örtüyor, diger zamanlarda bas açik, tesettürsüz geziyorlar. Bunlarin bazisi profesör, doçent, muallime, memuredir. Baslarini örttükleri takdirde islerinden atilacaklar, mesleklerini icra edemeyeceklerdir. Mesru mudur, degil midir; bir mazeretleri vardir. Lakin bazilarinin hiç mazereti olmadigi halde tesettürsüz gezmeleri islâmî açidan dogru mudur?

Mâlum oldugu üzere

hür Müslüman kadinlarin tesettürü, yâni örtünmeleri Kitabullah, Sünnet-i Resûlullah ve icmâ-i ümmet ile sâbit bir farzdir.

Bu konuda, Asr-i Saâadet’ten günümüze kadar gelen çok kuvvetli bir icmâ vardir. Tesettürün farziyeti, münakasa ve müzakere edilmeyecek kadar çok kesin bir gerçektir.

Bu hanimefendilerin, hiç olmazsa zaman zaman baslarini örtmelerini beklemek hakkimizdir. Çünkü onlar kültürleri, sehirlilikleri, görgüleri, yüksek seviyeleri ile diger Müslüman hanim ve kizlara örnek ve model olma durumundadir.

Ülkemizde bir tesettür savaşı cereyan ediyor. Bir tarafta, millet çogunlugunun inançlarina, din hürriyetine karsi çikan zorba, zorlamaci, dayatmaci bir zihniyet; öteki tarafta mazlum, magdur, ne yapacagini sasirmis Müslümanlar. Büyük Müslüman kütle iki ates arasinda, âdeta örs ile çekiç arasinda kalmistir. Açik ve harbî din düsmanlari saldirip duruyor. Beri taraftan ise din sömürücüsü, münafik, dini imani para olan, nefs-i emmârelerine put gibi tapan, söhret ve riyaset için kuduran bir takim denî ve sefil mukaddesat sömürücüleri Müslümanlari bölüyor, sasirtiyor, kaz gibi yoluyor, inek gibi sagiyor.

Din düsmanlari

“Tesettür siyasal Islâm’in bir simgesidir”

diyorlar. Tabiî ki, yalan söylüyorlar.

Tesettür, siyasal Islâm’in degil, asil Islâm’in simgesidir.

Müslüman kesimin tesettür konusunda en zayif tarafi, tesettürü hayata uygulayanlarin genellikle tasra, varos, gecekondu, kirsal kesim insanlari olusudur. Halbuki

tesettürün iki vechesi vardir. Biri ser’î veche, digeri ise sosyal, kültürel, sanatla ilgili vechesidir. Bugünkü tesettürlü genç kizlar ve hanimlar bu ikinci vechede maalesef kalitesiz kalmaktadir. Medenî, sehirli, yüksek tabaka hanimlarin bu hususta tesettürlü kiz ve kadinlara örnek olmalari, öncülük yapmalari gerekir.

Öyle Müslüman hanimlar ve kizlar görüyoruz ki, kendine göre bir tesettüre bürünmüstür ama renk, çizgi, sekil, sanat itibariyla kalitesiz bir tesettürdür bu. Avrupa ve Amerika tahsili görmüs, eski Osmanli edeb ve görgüsüne sahip, yüksek sanat ve estetik boyutuna mâlik hanimlar tesettür konusunda elbette ortaya çok basarili uygulamalar koyacaklardir.

Öyle hanimlarimiz ve kizlarimiz var ki, maalesef hizmetçi ve besleme tesettürüne bürünüyorlar. Ben isin ser’î tarafi hususunda sahsî fikir beyan edecek ilme, ihtisasa sahip degilim. Seriat elbette kutsaldir, öncelikle onun hükmü nâfiz ve geçerlidir. Ancak, birtakim Müslüman kadin ve kizlar meslek sahibi oluyorlar, üniversitede okuyorlar, hayata atiliyorlarsa onlarin tesettürü, kültür ve sanat açisindan yüksek, zarif, sanatli bir tesettür olmalidir. Bazilari

“Efendim, biz göze batmak istemiyoruz”

diyorlar.

“Sen sokaga çiktigina, üniversiteye gittigine, bir daire ve müessesede çalistigina göre zaten batiyorsun, o halde tesettürün kaliteli olsun”

cevabini veririz bu hanimlara. Kadin velilerden Râbiâtü’l-Adeviyye annemiz gibi dindar, takvali, saliha olanlar zaten inzivaya çekilir, evlerinde otururlar.

Yüksek tabakadan bir Müslüman hanim, tesettürün farziyetini kabul etmekle birlikte, onu hayatina tatbik edemiyorsa günaha girmis olur. Maazallah tesettürün farz oldugunu inkâr ederse durum vahimlesir. Basi açik gezen Müslüman hanim ve kizlarin böyle bir vartaya düsmemelerini temenni ve niyaz ederim.

Tesettür, kadinlarin ve kizlarin birtakim sosyal, kültürel, sanatla ilgili faaliyetlerden kopmalarina yol açmaz. Nitekim su anda onbinlerce, yüz binlerce tesettürlü doktor, mühendis, gazeteci, is sahibi hanim mevcuttur.

Basörtüsü bir çirkinlik unsuru mudur? Hâşâ! Basörtüsü, aksine bir güzellik, üstünlük, kibarlık, yükseklik vasıtasıdır. Basörtüsü islâmî ve ser’î hürriyetin simgesidir. Bunu terkeden Islâm hanimlari bilmeden, farkina varmadan kendilerini hür kadin statüsünden esir ve köle durumuna düsürmüs olurlar.

Kadinlar için basörtüsü neyse, hür Müslüman erkekler için de camide cemaatle namaz kılmak öyledir. Namaz kildiklari halde cemaate önem vermeyen, camiye gitmeyen Müslüman erkekler kendi irade ve ihtiyarlariyla hür Müslüman statüsünü terk etmis, köleligi seçmis olurlar. Nitekim, bugün ülkemizde bilhassa okumus ve yükselmis Müslüman tabaka cemaati terkettigi için zillete düsmüsler, kendi öz vatanlarinda sömürge yerlisi, parya, ikinci sinif vatandas, köle, zenci durumuna düsmüslerdir.

Bu yazim birtakim Müslüman hanim ve kizlari üzebilir, kendilerinden beni bagislamalarini istirham ederim. Ümmet-i Muhammed içinde bir kimsenin bu satirlari yazmasi gerekiyordu, vazife bendenize terettüp etmistir.

Allah ile ezeldeki ahd ü misaklarina, Resûl-i Kibriya efendimize ettikleri biata sâdik olan bütün Müslüman hanim ve kizlarin öncelikle tesettürün farziyetini kabul etmeleri, sonra bunun terkinin büyük günah oldugunun idraki içinde bulunmalari gerekir. Her zaman tesettürlü olamayanlarin hiç olmazsa zaman zaman, dindar halk tabakasina örnek ve model olacak sekilde zarif ve kaliteli basörtüler takinmasi da gerekir.

Bugünkü tesettür yasagi ve savaşı, hiç kimsenin şüphesi olmasin ki, Islâm ve yüce Seriat’in lehine sonuçlanacaktir. Hiçbir beserî güç ve irade Allah’a, Resûlüne, Kur’an’a karsi açtigi savasi kazanamaz. Hak yücedir ve ondan yüce baska bir sey yoktur.