Bocalayan Müslümanlar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 19 Aralık 2018
Dindar Müslümanların büyük kısmı
içindedir. Bu benim şahsi fikrim değildir. Kur’an’daki, Sünnetteki, Şeriattaki, fıkıhtaki, tesettür hükümlerini bilen her Müslüman bu bocalamayı kabul edecektir.
Müslüman bir hanım veya kız, daracık, vücut hatlarını gösteren, bazısının eteği yırtmaçlı elbiseler giyiyor, başına rengârenk parlak bir kumaşı sarıyor, kimisi saçlarını deve hörgücü gibi topuz yapıyor, topukları yüksek ayakkabılar, bazısı makyajlı, birtakım açıkgözler de makyaj yapıyorlar, sonra biraz siliyorlar.
Olur mu böyle tesettür?..
İslamî tesettürün ölçüleri vardır.
Birincisi: Erkeklerin şehevî nazarlarından saklanıp gizlenecek.
İkincisi: Elbiseler vücut hatlarını belli etmeyecek, bol olacak.
Üçüncüsü: Renkler cırtlak ve parlak olmayacak. Sade, pastel renkler…
İslam kadın ve kızlarının yabancı erkeklerle ihtilat etmemeleri, onların arasına karışıp onlarla laubali şekilde görüşmemeleri gerekir.
Tesettürlü üniversiteli kız, kantinde beş altı arkadaşıyla oturmuş, çay içiyorlar, bir laubalilik, bir serbestlik ki sormayın. Kahkahalar, gülüşmeler, mimikler, el kol hareketleri, böyle şeyler tesettürlü bir öğrenciye kesinlikle yakışmaz.
Tesettürlü bir İslam hanımı sokakta, çarşıda, pazarda, toplu taşıma vasıtasında, şurada burada bırakın çıngıraklı kahkahalar atmayı, dişlerini gösterecek şekilde gülmez bile.
Tesettürlü İslam hanımı veya kızı, iffetin, ciddiyetin, vakarın, ismetin mücessem heykelidir. Her şeyde olduğu gibi tesettür konusunda da din ile ticareti, mukaddesat ile rantı birbirine karıştırdık.
Bir tesettür defilesi…
Özel bir yürüyüşleri var, hızlı hızlı, tak tak, yeri titretircesine çalımlı bir şekilde yürüyorlar. Bütün kıyafetler Avrupaî…
Yahu kimi kandırıyorsunuz siz?
Müslüman hanımların büründüğü ihramlar vardır.
Şu 73 milyonluk Türkiye’nin
Resulullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, sahih bir hadis-i şerifinde “Saçlarını deve hörgücü gibi yapan kadınlar cennetin kokusunu alamayacaklardır” buyurmuşlardır. Bari bu konuda kadınlar ve kızlar uyarılsın.
Çok yazık… Müslümanlar başıboş kaldılar…
Müslümanların başında bir İmamü’l-müslimin, bir Emirü’l-müminin olmazsa olacağı budur.
Yaz aylarında
görüyorum. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu… Yine sakallı genç bir erkekle, başörtülü kız el ele tutuşmuşlar, herkesin arasında laubali şekilde yürüyorlar. Böyle bir şey Sultan Abdülhamid zamanında görülseydi,
Allah sonumuzu hayreylesin!
Bazıları
ama Türkiye’de büyük krizler, bozukluklar vardır. Vaktiyle
“Bu memlekette A’dan Z’ye kadar her şey bozuktur” demişti. Bu bozukluklar azaldı mı, yoksa artarak mı devam ediyor, bu husus tartışılabilir ama ülkemizde
Bizdeki bozuklukların ana sebebi nedir acaba? Bendenize sorarsanız hikmetsizliktir.
Hikmet sahibi kimselere, hakim bilge denir. Yusuf Kamil Paşa’nın söylediği şu beyit devlet ve ülke idaresinde hikmetin ne kadar önemli olduğunu ifade ediyor:
Devlet ve ülke idaresiyle ilgili ne kadar fazilet/erdem varsa bunların hepsi hikmetin içindedir. Hikmet adaleti, doğruluğu, dürüstlüğü, insafı, güvenliği, disipline zarar vermemek şartıyla
tavsiye eder.
Bir ülkenin idarecileri hikmet sahibi olursa, asla yalan söylemezler, iftira etmezler, halkı aldatmazlar. Hikmet sadece idareciler için gerekli değildir. İdareye, sisteme, düzene, rejime muhalif olanların da bilge olması gerekir.
İktidar hikmetli, muhalefet hikmetli… Böyle bir ülkede derin ve vahim krizler olmaz. Hikmetli bir muhalefet hiçbir zaman yıkıcı hareket etmez.
Hikmet sahibi bir iktidar ülkeyi nasıl idare eder?
1. Kendisini ülkenin ve halkın efendisi olarak değil, hizmetkârı olarak görür.
2. İktidarın imkân ve fırsatlarından yararlanarak zengin olmayı düşünmez.
3. Büyük veya küçük hiçbir işin mevkiin, makamın başına ehliyetsiz kimseleri geçirmez. Emanetleri ehil elemanlara verir.
4. Faaliyet ve hizmetlerin şeffaf olmasını sağlar.
5. Büyük bir yanlışlık yaptığı vakit iktidardan çekilir.
Hikmet olmadan demokrasi de, cumhuriyet de dejenere olmaya mahkûmdur.
İkinci Meşrutiyet ve 31 Mart darbeleri… Jön Türklerin devleti batırmaları…
1946 seçimlerinde hile yapılarak milli iradenin ayaklar altına alınması…
27 Mayıs 1960 darbesi… Bir yığın zulüm, rezalet, kepazelik, soytarılık… 12 Mart 1971 darbesi… 12 Eylül 1980 darbesi…
Yeni darbe planları…
Yargısız infazlar…
Diz boyu hıyanet, rezalet, kepazelik, cellâtlık, gaddarlık…
Her sene dünya çapında temizlik ve şeffaflık anketleri yapılıyor, Türkiye şu ana kadar hep 5’in altında not almıştır. Yani sınıfta kalmıştır. Buna ne buyurursunuz?
Türkiye’deki bütün bozuklukların sebebi hikmetsizlik; hikmetsizliğin ana sebebi İslam’a cephe alınmış olmasıdır.
İslam doğru anlaşıldığı, doğru yorumlandığı, doğru uygulandığı takdirde devlete, ülkeye ve halka adalet, güvenlik, medeniyet sağlar.
Medeniyet sağlar dedim,
vardır.
Medeniyet denilince Batı medeniyetini anlayanlar ve İslam medeniyetini istemeyenler farkında olmadan bir intihar hareketi içindedirler.
Türkiye, nasıl hikmetli bir ülke olacak? Hem iktidar, hem muhalefet nasıl hikmetli olacak? İdare edenler ve idare edilenler nasıl hikmetli olacak?
Türkiye Müslümanları nasıl hikmetli Müslümanlar olacak? 10 Şubat 2011