Batıran, bitiren, iflâs ettiren, uçurumun kenarına getiren, berbat ve perişan eden bir zihniyetin ve kadronun kurtarıcı, islâh edici, selâmete çıkartıcı rolünü üstlenmesi ne kadar gülünç ve acıklı bir manzaradır. Yahu batırdınız, çekilin, başka kadrolar düzeltmeye çalışsınlar… Hayır! Biz batırdık, biz kurtaracağız, bu şerefi kimseye vermeyiz.

Akıllı, beyinli, ileri, medenî, düzgün sistemli, âdil ülkelerde zengin olmak için ne yapılıyor? Üretiliyor, satılıyor, ihraç ediliyor. Kazancın, gelirin yüzde doksan beşi emek sarfederek, üreterek, ticaret yaparak elde ediliyor.

Bozuk sistemlerde ise kazancın ve gelirin yüzde doksanı çalışmadan elde edilir. Riba, rant, repo, hırsızlık, talan, banka soygunu, ihale oyunları, batak krediler, alavere dalavere. Böyle bir sistemin hüküm sürdüğü bir ülke batmaz mı?

Bazı ülkelerin idaresi, sistemi çok kötü ama hâlâ batmadılar… Çünkü oralarda petrol gibi gelirler var. Onunla bozuk düzeni bir müddet daha yürütebilirler. Lakin sonunda onlar da batacaktır.

Bozuk düzenlerde demokrasi ve hukuk içleri boş kavramlardan ibarettir. Temel prensip şudur: Ülke ve devlet bir arpalıktır. İktidarı ele geçiren bu arpalığın menfaatlerini, gelirlerini, rantını yiyecektir.

Bozuk düzenlerde halktan kaşıkla toplanan vergiler kepçe kepçe, kazan kazan hırsızlara, soygunculara, talancılara peşkeş çekilir.

En büyük talan hazinesi devlet bütçesidir. Bir trilyona yapılabilecek iş üç trilyona ihaleye çıkartılır. Anlaşmalı bir müteahhid bu işi üzerine alır. İçerideki çeteye yüzde on, yâni 300 milyar komisyon verir. Bazen işi kendisi yapmaz, normal fiyatıyla ikinci bir firmaya havale eder.

Bozuk düzenlerde bankalar soyulur, faturasını devlet ve halk öder.

İsveç’te, Norveç’te, Avusturya’da, İsviçre’de geriye dönmesi mümkün olmayan bir kredi alınabilir mi? Kesinlikle alınmaz. Bozuk düzenlerde ise bu tür krediler rutin haline gelmiştir. Böyle bankalar batar, ülke ekonomisi çöker, halk fakirleşir. Hırsızlar, soyguncular ise domuz gibi şiştikçe şişer.

Eski ABD başkanlarından Carter yer fıstığı ziraati ile uğraşan varlıklı bir iş adamıydı. Başkan seçilir seçilmez çiftlikleri, ticarî müesseseleri noter idaresine verildi ve o başkan koltuğunda oturduğu müddetçe işlerini noter idare etti. Bozuk düzenlerde, işe işportacı veya tezgâhtar olarak başlamış nice adam Karun kadar zengin olmuş, bankalar, holdingler edinmiştir.

Bozuk düzenlerde pis işler, vurgunlar, talanlar, soygunlar politikacı, büyük bürokrat, iş adamı, medyacı işbirliği ile yapılır. Sistemin adı demokrasidir, devletin bir anayasasası vardır; gerçekte ise sistem makyavelisttir, resmî anayasasının üzerinde, yazılı olmayan ve ülke arpalığı onun ilkeleriyle idare edilen bir gizli Anayasa bulunur.

Bozuk düzenli muz, ananas, kivi cumhuriyetlerinde, soygun ve talan için iç kaynaklar yetişmezse dış borçlanma yoluna gidilir ve talancı yüksek tabakanın doyumsuz hırsları o gelirlerle tatmine çalışılır.

Bozuk düzenlerde, ömrü boyunca hiç ticaret yapmamış büyük bir bürokrat emekli olduktan sonra birden bire yüz milyonlarca dolarlık engin bir servetin sahibi oluverir. Ülkenin en mutena yerlerinde kendisinin, çocuklarının, damatlarının milyonlarca dolarlık villaları, yazlıkları, limuzin otomobilleri… Böyle adamlar arpalık sisteminin ballarını, kaymaklarını yiyerek büyük zengin olmuşlardır.

Bu gibi bozuk düzenli ülkelerde “Nereden buldun?” kanunu çıkartmanın imkânı yoktur. Böyle bir hukukî metni demokrasiye, insan haklarına aykırı görürler, sermayeyi ürkütmeyelim derler.

Bozuk düzenlerde emek aşağılanır, riba ve haram kazanç ise baş tacı edilir. Halk sürünüyormuş, devlet batıyormuş, ülke sarsılıyormuş; haydutların umurlarında değildir.

Bozuk düzen ülkelerinde çocuklara, genç nesillere sağlam bir kültür verilmez. Düzen-bazlara kültürlü vatandaşlar değil; robotlar, zombiler, şartlı refleksli mahluklar lazımdır. Gençlere ahlâk ve karakter terbiyesi de verilmez.

Büyük talancıların, hırsızların, arpalık sistemi derebeylerinin ne dini imanı vardır, ne de vicdanı. Bazıları dindar görünseler de aslında değildirler. Onlar, Altın Buzağı putunun perestişkârlarıdır.

Düzenbazlar, talancılar, vurguncular para kazanmak için her vasıtayı mübah görürler. Uyuşturucu, silah kaçakçılığı, hayalî ihracat, banka hortumlama. Ellerinden gelse memleketi bile satarlar.

Enflasyon talancıların, bozuk düzencilerin en büyük soygun âletidir. Halk, devlet, kitleler, ülke fakirleştikçe talancılar enflasyon, rant, repo sayesinde servetlerini katlayıp dururlar.

Eskiden gangsterlik silahlı soygunlar şeklinde yapılıyormuş. Şimdilerde öyle değlidir. Haydutlar pahalı, şık kostümler giyinir, boyunlarına son moda kravatlar geçirir, sinek kaydı traş olur ve suya sabuna dokunmadan milyarlarca doları götürür.

Büyük ve bozuk medya soygun sistemlerinin vazgeçilmez kamuflaj ve dumanlama vasıtasıdır. Milyonlarca vatandaşın dikkatleri başka yerlere çekilir, uyduruk ve sun’î (yapay) gündemler hazırlanır, hayalî tehdit ve tehlikeler uydurulur.

Bozuk düzenlerin büyük ve kodaman soyguncuları çok cesur, gözü kara, ataktır. Üzerlerine toz kondurmazlar. Bazen, kendileri aleyhinde konuşup ve yazanları mahkemeye verirler ve tazminat alırlar.

Bozuk düzenlerin ana damarlarında kirli, kara, pis para kanı akar. Ülke bu uğursuz kanın zehriyle felç olur, bütün temel müesseseler çürür.

Bozuk düzenlerde tek değer paradır. Helâl veya haram para arasında ayırım yapılmaz. Hangisi daha kolay ve daha çok miktarda kazanılıyorsa o cihete yönelinir. Haram ve helâl paralar bir araya konduğu için aslında paraların tamamı necis (pis) sayılır.

Soygun konusunda bozuk düzenlerde dur durak yoktur, fren patlamıştır, araba cehennemî bir hızla aşağıya doğru yuvarlanmaktadır.

Bir ülkedeki kötülükler, haksızlıklar, adaletsizlikler, pislikler, rezillikler iki yolla temizlenir, giderilir. Birincisi beşerî irade ile. Ben buna horizontal çözüm diyorum. Şayet o ülkenin namuslu zümresi, dürüst aydınları, vatanseverleri, ahlâk ve fazilet sahibi olanları bu yoldan islah faaliyetine girişmezler; iyiliği desteklemek, kötülüğü kösteklemek için var güçleriyle çalışmazlar; ülkenin yıkılmasına, devletin sarsılmasına, milletin perişan olmasına lakayd bir şekilde seyirci kalırlarsa o zaman devreye vertical irade girer, ilahî bir sille gelir. Bu sille sadece kötülere gelmez, kötülüğü önlemek için çalışmayan sözde iyilere de gelir. 15 Mart 2001