Bu bir din savaşıdır
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 29 Ocak 2019
Çarşamba
Bazı çağdaş yazarlar, gazeteciler, entelektüeller “Bu olup bitenler apaçık bir din savaşıdır…” denilince küplere biniyorlar,
diyorlar. Peki, bu inkârlarının gerekçesi var mıdır? Yoktur tabiî…
Beylerimiz, bayanlarımız ateisttir veya dinden kopmuş sosyolojik Müslümandır, binaenaleyh
dine karşı soğuk oldukları için, bütün şiddetiyle cereyan eden din savaşını görmezlikten geliyorlar.
Irak’ta, Afganistan’da, Ortadoğu’da, Filistin’deki savaşlardaki en büyük faktör dindir. Bu din savaşını anlamak için şu anda ABD’ye hakim olan Evangelist mistiği, doktrini, felsefeyi bilmek gerekir.
Onlar, Amerikan Protestanlarının bir kısmıdır. Bütün Hıristiyanları, Katolikleri, diğer Protestanları onlarla aynı kefeye koymak yanlış ve tehlikeli olur. Evangelistlerin Papası, şimdi hayli ihtiyarlamış bulunan, basketbolculuktan papazlığa geçmiş Billy Graham adlı zattır. Bu kişi hakkında kocaman kitaplar yazılmıştır. Arzu eden alıp okuyabilir.
Billy Graham, son kırk küsur yıl içinde, güçlü ABD başkanlarının bürosuna randevusuz girebilen bir zattı. Şu anda yerini oğlu almıştır. Genç Graham, 11 Eylül İkiz Kulelerin çökmesi hadisesinden sonra İslâm dinine ve Müslümanlara ateş püskürmüş, “Onların Allah’ı bizim Allah’ımız değildir.” diyecek kadar mantıksız laflar etmiştir.
Başkan Bush eskiden kendisini içkiye vermiş bir alkolik iken Evangelistlerin irşadıyla
bir Hıristiyandır. Devlet işlerine, siyasete, dünyaya, savaşa kendi dinî inançlarının gözlüğü ile bakmaktadır. Şimdiye kadar da ağzından çok sözler kaçırmıştır.
Ortadoğu’daki savaş için Haçlı seferidir demiştir. Başkan Bush’un Evangelist ekibi Irak’a ne götürmek istiyor? Edebiyata bakarsanız demokrasi, hürriyet, huzur, barış götürmek istiyor. Peki, bunu nasıl yapıyor? Bir ülkeyi gayr-i meşru şekilde işgal ederek, Kan dökerek, Muharip (savaşçı) olmayan sivilleri, kadınları, çocukları öldürerek, Uluslararası Cenevre konvansiyonlarını ihlal edip, yaralıları öldürerek, Hastahane ve camileri bombalayarak, Camilerdeki ağır yaralıları kurşunlayarak, Esir aldığı Iraklıları hapishanelerde en ağır ve haysiyet kırıcı işkencelere tabi tutarak, Velhasıl bir ülkeye kan, ateş, ölüm, korku, dehşet getirerek…
Bu yapılanlarla Evangelist inancın, doktrinin, dogmaların bir alakası var mıdır? Olmaz olur mu? Evangelistler, şu anda Yahudilerden daha siyonisttir. Bütün Yahudilerin İsrail’de toplanmasını istiyorlar. Armageddon savaşında Yahudilerin Müslümanları yenip ezeceğine inanıyorlar. Bundan sonra Hazret-i İsa dünyaya inecek ve Yahudilerin bir kısmı Hıristiyan olacak, olmayanlar ölecek diyorlar.
Evangelistler İslâm’ı ve Müslümanları dünya yüzünden kazımaya ahd etmişlerdir. Kaç kere yazdım, onların büyük papazlarından biri Peygamberimiz için “Terörist” demiştir. Bir başkası yüce dinimiz için “Âhir zamanda çıkacak Deccal’dir” demiştir. İslâm’a ve Müslümanlara karşı ağızlarından kin ve nefret kusuyorlar. Yüreklerindeki kin ve nefret daha fazladır. Kur’ân-ı Kerim’de böyleleri için “Kul mutû bigayzikum…” deniliyor.
İşte bizdeki diyalog, hoşgörü, evrensel kardeşlik taraftarları, bu Evangelistlerle sıkı işbirliği içindedir. Kendilerini uyaran, tenkit eden Müslüman kardeşlerine “Haricîler, Karmatîler, Anarşistler!..” diyerek yıldırımlar yağdırırken Evangelist ve diğer Teslisçilerle can ciğer kuzu sarması dostluk yapıyorlar.
Türkiye’de şu anda çok güçlü, çok tesirli, çok ağır bir Evangelist baskısı vardır. Türkiye dış politika konusunda her geçen gün çıkmazlara girmekte, bataklıklara yuvarlanmaktadır. Yakın tarihlere kadar bir başkâtiple idare edilen İsrail’deki elçiliğimiz en yüksek seviyeye çıkartılmıştır. Borç harç içinde çırpınan ülkemizin milyarlarca doları tank tamiri, uçak tamiri gibi bahanelerle İsrail’e peşkeş çekilmiştir. İsrailli Yahudiler, Büyük İsrail projesi çerçevesi içinde ülkemizde külliyetli miktarda toprak satın almaktadır.
Elli yıldır Kürt meselesini İsrail kaşımaktadır. Güney komşumuz Irak şu anda fiilen parçalanmış durumdadır. Irak’ta bir Kürt devleti kurulursa, bundan en fazla Kürtler zarar görecektir.
Evangelistler Türkiye’yi de parçalamak istiyor. Bundan kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın. Osmanlı imparatorluğunu vaktiyle Amerikan misyonerleri ve kolejleri parçalamıştı. Şimdi aynı oyun oynanıyor. Aktörler değişmiştir.
Bundan birkaç yıl önce, bir yazım dolayısıyla İstanbul Devlet GüvenlikMahkemesi’ne gitmiştim. Bekleme salonunda, yazdığı bir kitap dolayısıyla aleyhinde dâvâ açılmış bir Kürt vatandaşımız vardı. Onun etrafını uzun boylu, gök gözlü, sarı saçlı birtakım yabancılar sarmıştı. Otomobilleri kapının önündeki otoparkta bekliyordu. Hepsinin plakalarının üzerinde (CD) kordiplomatik yazılıydı. Şehrimizdeki Avrupa devletlerinin konsolosları o Kürt yazarı desteklemek için orada arz-ı endam etmişlerdi.
Yabancıların Kürt meselesine karşı bu kadar ilgi duymalarının sebebi nedir acaba? Kürtlerin kara gözlerine âşık oldukları için mi?.. Güldürmeyin beni!.. Bu meseleyi, Türkiye’yi parçalamak için kullanıyorlar. Onlar Türkiye’deki Kürtleri azınlık statüsüne sokmaya uğraşıyor. Böyle bir şey Türkiye’nin parçalanmasına, bölünmesine yol açar.
Haçlılar, Evangelistlerin dedeleri vaktiyle Ermenileri de böyle bir tuzağa düşürmüşlerdi. Sonunda ne oldu? En büyük zararı Ermeniler gördü. Irak parçalanırsa sıra Türkiye’ye gelecektir.
Bazıları
gibi kuruntular içindedir. Afganistan’da da eskiden bugünkü harplar darpler, çarpışmalar, kan dökmeler yoktu… Irak’ta da yoktu… Sonra her iki İslâm ülkesi de işgale uğradı, savaş yangınları içinde perişan oldu.
Haçlı Amerikalılar vaktiyle Irak ile İran’ı savaştırmışlar, sekiz sene boyunca oluk oluk Müslüman kanı akmasına sebebiyet vermişlerdir.
Müslümanlar birbirini boğazlarken, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak iki cepheye de silah, mühimmat satarak yüz milyarlarca dolar vurmuşlardır.
Strateji uzmanları yıllardan beri söylüyor. İlk fırsatta Ortadoğudaki iki büyük İslâm ülkesini kapıştıracaklardır. Birleşmiş Ortadoğu Projesi emperyalist ve sömürgeci bir projedir. İslâm dünyasını gemlemek, köleleştirmek, başta petrol olmak üzere zenginliklerine el koymak için hazırlanmış bir kılıftır bu proje. Elli seneden beri İslâm dünyasının trilyonlarca dolarlık petrol gelirleri talan edilmiştir.
En fazla petrol üreten ve en fazla para kazanan İslâm ülkesinin serveti şu anda Amerikan bankalarındadır.
İslâm dünyasına demokrasi ve hürriyet getireceklermiş. Kim inanır bu yalanlara? İslâm dünyasındaki bütün zalim diktatörlükleri, kokuşmuş rejimleri Amerika desteklemiştir. Gölge etmesinler başka ihsan istemiyoruz. 25 Kasım 2004