Cumartesi

 

Her yer pislik içinde… Temizliğe önce nereden başlayacaksın? Elbetteki kendi evinin içinden. Evin içini temizledikten sonra dışa döneceksin, önünü ve yakın çevresini temizleyip paklayacaksın. Sonra etrafa yöneleceksin.

Türkiye’de bin türlü pislik ve kötülük varken, İslâmî hizmet yapacağım diye Müslümanlardan para toplayıp çok uzaklarda birtakım faaliyetler yapmak doğru mudur?

Müslümanlar nasıl çalışacaklarını, nasıl hizmet edeceklerini hangi kaynaklardan öğrenir?

  • Birinci olarak Allah’ın Kitabı Kur’ân’dan.
  • Sonra Resul-i Kibriya Efendimizin Sünnetinden.
  • Ümmetin (âlimlerinin ve fakihlerinin) icmâından.

    Bu kaynakları bırakıp da İslâm düşmanı Siyonistlerden, Evangelistlerden, Papa’dan, Amerikalılardan ilham alan, onların yaptıkları plan ve programlara göre çalışanlar İslâmî hizmet mi yapmış olur, yoksa hezimet mi üretir?

    İslâm ilim öğretmek, öğrenmek, eğitim üzerine kuruludur. Bunlar için de okuma yazma bilmek gerekir. O halde, Müslümanlara okuma-yazma öğretmek temel bir vazifedir. Ümmet-i Muhammed’den şu güne kadar yüz milyarlarca dolar hizmet parası toplayanlar bu okuma-yazma hizmetini yapmışlar mıdır?

    İslâm medeniyet dinidir, bedeviyet dini değildir. Müslümanları şifahî ve bedevî kültür statüsünden medenî ve yazılı kültüre yükseltmek için ne yapılmıştır?

    İslâm birliği, beraberliği, tek bir ümmet olmayı emr ediyor. Müslümanlar Ümmet olurlarsa, Ümmet şuuruna (bilincine) sahip olurlarsa çeşitliliğin, cemaatlerin o zaman bir kıymeti olur. Biz son otuz kırk yıl içinde Ümmetleşmek için ne yaptık?

    İslâm emr-i mâruf ve nehy-i münkeri emr ediyor. Bu konuda ne yapıyoruz?

    İslâm’ın iki bayrağı, şiarı, simgesi vardır: Erkekler için beş vakit namaz, Kadınlar için tesettür.

    Biz bu iki konuda var gücümüzle çalışıyor muyuz? Dinimiz bize mü’minlerin kardeş olduğunu, birbirlerine kesinlikle düşmanlık etmemelerini, din kardeşleri arasında fitne, fesat, husumet çıkartanların çok kötü bir iş yapmış olacaklarını bildiriyor. Biz dinimizin bu temel kuralına riayet ediyor muyuz?

    Bizi yalancıktan öğüp pohpohlayan, bize para veren kâfirlerle dost oluyoruz; sudan bahanelerle iman kardeşlerimize düşmanlık ediyoruz. Dinimiz, başka din mensuplarının kendi ruhbanlarını erbab haline getirdiklerini, onları putlaştırdıklarını beyan ediyor ve bunu kötülüyor. Biz bundan ibret alıyor muyuz? Bir kısmımız ibret alsaydı, kendi baronlarını putlaştırmaz, erbab haline getirmezdi.

    Doğuda bir Müslümanın ayağına diken batsa, Batıdaki Müslüman onun acısını kalbinde hissedecektir diyor Peygamberimiz. Kâfirler İslâm dünyasında tavuk gibi Müslüman boğazlıyor ve biz burada yan gelip yatıyoruz.

    “Bu düzen bozuk, onu değiştirip yerine iyisini getireceğiz…”

    diyordu bundan otuz sene önce bazı hızlılar ve radikaller. Şimdi ne yapıyorlar? Bozuk dedikleri düzenin haram ve necis yağlı kemiklerini yalamakla meşguller.

    Dâva yapmıyorlar, deve yapıyorlar.

    Diyarbakır’da onbinlerce miskin Müslüman Ramazan’da Kızılay’ın dağıttığı yemeği alabilmek için sabahın erken saatlerinde uzun kuyruklar oluşturdu. İstanbul’daki şuradaki buradaki zengin, tuzu kuru, varlıklı Müslümanlar ne yaptı? Aşırı yemekten oruç ve perhiz ayı Ramazan’da kilo aldılar.

    Mübarek ve mukaddes Ramazan ayı geliyor ve İslâmî kesimde birtakım Ramazan etkinlikleri ve eğlenceleri furyası başlıyor. Ah eski Ramazanlar… Eskiden dolmalar ne kadar lezizdi. Eski konaklarda sofralar kurulurmuş ve kuş sütü dışında her şey bulunurmuş… Sarı Hâfız çok yanık okuyormuş… Ziltepe Camii’nin hoparlörleri o kadar gür ses veriyormuş ki, ezanlar taaa Piltepe’den duyuluyormuş… Ah hatırlayınca gözlerim yaşardı, geçen sene umreye gitmiştik, Medine hurmaları başparmak büyüklüğündeydi ve çok lezzetliydi…

    Siz böyle yapar ve konuşurken Irak’ta, Filistin’de neler oluyor biliyor musunuz?

    Irak’ta oluk oluk Müslüman kanı aktığından haberimiz var mı?

    Elbette var ama aldırmıyoruz, umursamıyoruz, tınmıyoruz.

    Şu İslâmcı müsveddesine bakınız. Cep telefonuna kitaptan ve kültürden fazla önem veriyor. Ne biçim Müslümandır o.

    Şu sözde tesettürlüye bakınız.

    Açık gezse bu kadar dikkat çekmeyecek.

    Gökkuşağı renklerine bürünmüş, takmış takıştırmış, sürmüş sürüştürmüş, sokaklarda fink atıyor. Sevsinler onun tesettürünü!

    Türkiye Müslümanlarını uyarmakla vazifeli olanlar ne yapıyor? Âhir zamanda Mehdi çıkacak, amenna… Lakin bir Mehdi çıkacak. Şu anda bin Mehdi var. Bu rakam sizi rahatsız etmiyor mu?

    Birtakım densizler Alman gazetesine ilan vermişler, Müslüman kadınların başörtülerini çıkartmalarını istemişlerdi. Bunlara gereken cevap verildi mi? Ülke pislik içindeyse, lağımlar patlamış ve ortalığı necaset istilâ etmişse, bunları Müslümanlardan hizmet parası toplayanların temizlemesi gerekmez mi?

    Şarlatanın biri sözde tefsir yazmış ve kendi re’y ve hevasından bir yığın yanlış yorum yapmış.

    Bu adamı kim red ve cerh edecek? Tevhid ile Teslis esasta birdir; Ehl-i Kitap ile Amentüde ittifak halindeyiz hezeyanına kim cevap verecek?

    Müslümanlar karanlık gecede çobansız kalmış, yağmura tutulmuş, kurtların hücumuna uğramış bir koyun sürüsü gibi şaşırıp kalmışlar.

    Onlara kim sahip çıkacak, kim çobanlık edecek, onları kim derleyip toplayacak?

    Tahlil yapıldı ve piyasadaki bütün gazozlarda alkol olduğu meydana çıktı. Sadece gazozlar değil, nice gıda maddelerinde domuz yağı ve eti olduğundan şüpheleniliyor. Bu konuyla kim meşgul olacak da Müslümanları uyaracak?

    Vatanın birçok yerinde tarihi kiliseler restore ediliyor, yeni kiliseler yapılıyor, misyonerler ortalıkta cirit atıyor. Bu gidişe kim dur diyecek? Vatan elden gidiyor. Parçalanmış, küçültülmüş Türkiye haritaları açıkça ve serbestçe yayınlanıyor. Rahşan Ecevit bile din elden gidiyor, vatan elden gidiyor diye feryat ediyor. Peki, Müslümanları bu konularda kimler uyaracak ve örgütleyecektir?

    Yazık pek yazık… Yatakta uyuyoruz, ayakta uyuyoruz. 24 Aralık 2006