Çarşamba

 

Hayır hayır, yetişmez bu kadarcık cesaret. Talancılar, soyguncular, çiftlikçiler (Babalarının çiftliği!), emanetlere hıyanet edenler; devlete, ülkeye, halka zarar verenler ne kadar cesursa, onlara karşı olan hâmiyet erbabının (vatanseverlerin) onlardan kat kat daha cesur olması gerekir.

Şu yüzsüzlere bakınız, ne kadar cesurlar. Manda yüreği gibi yürekleri var. Kızarmaz suratlarına bin kere tükürülse hiç etkilenmiyorlar ve pişmiş kelle gibi sırıtarak habaset ve hıyanetlerini icraya devam ediyorlar.

Büyük harflerle güzel bir levha yaptırılmalı ve ülkenin her köşesine en az bir milyon asılmalıdır.

“Namusluların en az namussuzlar kadar cesur olmadığı bir ülke batmaya mahkumdur.”

Krizde biraz sarsıldılar ve şimdi yine toparlanmış vaziyetteler. Ölmek var dönmek yok diyorlar lisan-ı halleriyle.Milyarlarca dolar vurdular, yetmez mi? Yetmez. Tenlerinde can bulunduğu müddetçe çalacak, soyacak, talan edecek, hortumlayacaklardır.

Dünyanın batmasına, Kıyamet’in kopmasına bir gün kalsa bu güruh-i lâ yüflihûn (İflah olmaz topluluk) ne yapar? Soymaya, hortumlamaya, çalıp çırpmaya, rüşvete, irtikâba, ihtilâsa devam eder.

Namussuzların yürekleri manda yüreği gibi. Namuslular ise tavşan yürekli. Pes perdeden “Yapmayın, etmeyin, millet ve memleket çok kötü vaziyette, artık talanı, soygunu, yağmayı durdurun, Türkiye’ye acıyın…” yalvarışlarına onların kulak vereceğini sanmak aptallıktan başka bir şey değildir.

Cumhurbaşkanı kendine villa almış, Köşke perde yaptırmış, jakuzi taktırmış… Bre köftehorlar, siz milyonlarca dolara satın aldığınız saray yavrusu muhteşem köşklerinizin hesabını versenize önce.

Cumhurbaşkanı malının hesabını verdi. Peki siz hesap verebilir misiniz?

Hem çalacaklar, soyacaklar, talan edecekler, hem de vatanseverlik edebiyatı yapacaklar. Ülkeyi, halkı, devleti soyan vatansever değil, vatan hainidir!

Şu solcu geçinen sahtekâra bakınız. Gırtlağına kadar pisliğe batmış, gayr-i meşru kazançlarla lord gibi yaşıyor ve vatanseverlik edebiyatı yapıyor.

Şu milliyetçi ve Türkçü geçinen bazı heriflere bakınız. Yemedikleri halt yok ve milliyetçilik edebiyatı yapıyorlar.

Ya şu dinci geçinen bir kısım soytarılara ne demeli. Güzel şeyler söylüyor, kötü şeyler yapıyorlar. Müslümanlıkta eğrilik, yamukluk, haram yemek, emanete hıyanet etmek, kara ve haram servet sahibi olmak var mı?

“Atatürkçülük tehlikede, irtica büyük bir tehdit, başörtüsü cumhuriyet düşmanlığıdır” diye bağıran bazıları kara paralarının hesabını verebilir mi?

Efendiler! Cart curtu bırakınız da, mallarınızın, servetlerinizin, milyonlarca dolarlarınızın hesabını veriniz bu millete.

Sen mikrop! Ömründe bir gün bile ticaret yapmadın, sanayi sahasında çalışmadın, bir hizmet müessesesi işletmedin. Senin sadece kuru bir maaşın vardı. Babadan dededen miras da kalmadı. Peki bu efsanevî serveti nasıl elde ettin?

Kimisi dini âlet edip götürüyor, kimisi Atatürk’ü kalkan olarak kullanıp yürütüyor, kimisi de milliyetçilik ve Türkçülük numaraları ile ülkeyi, halkı, devleti tokatlıyor.

Namuslu, şerefli, hesabı kitabı bellli, mal varlığı helal ve temiz, pisliğe bulaşmamış kimler varsa hepsi de dindarıyla, laiğiyle, milliyetçisiyle, sağcısı ve solcusuyla başımın tacı olsun. Onlara bir şey dediğim yok. Benim derdim ve zorum hırsızlar, namussuzlar, hainler iledir.

Bu şerefsizler pisletmedik, dejenere etmedik müessese bırakmadılar. Dünyanın ilk on devleti ve ülkesi listesinde bulunması gereken şu güzelim Türkiye’yi ne hallere getirdiler. Bunlar sanki kudurmuştur. Soydukça, götürdükçe iştahları açılıyor.

Bunlarla mücadele edebilmek için onlardan daha cesur, daha gözükara, daha azimli olmak gerek.

Bunca pislik birkaç köşe yazısı ile temizlenemez. Filanca yazar filan gazetede şu tarihte kokuşmuşlara vermiş veriştirmiş… Neyi değiştirir bu verip veriştirme. Onlar kaşarlanmıştır, şerbetlidir. “Zırlayıp dursunlar, biz yolumuzdan dönmeyiz” diyorlar.

On milyon dolar vuran “bu kadar yeter” demiyor, Yüz milyon, bir milyar dolar vurmak istiyor. Bu bir ibtilâdır, geberinceye kadar devam eder.

Önce şâyialar yayacaklar ve sonra borsada tokadı vurup bir günde milyonlarca dolar vuracaklar.

Tetikçileri var. Hele önlerine dikilin, tozunuzu havaya savururlar.

Cesaretini yitirdin mi, korktun mu yanarsın.

Demokrasi, hukuk, yasalar, insan hakları, sağduyu namuslulardan yanadır. Yeter ki, namuslular en az namussuzlar kadar cesur, azimli, gözükara olsun.

Pislikler, kendileriyle mücadele eden namusluları susturmak, yıldırmak için her şeytanlığı düşünüyor, her yola başvuruyor.

Cumhuriyet fazilet esası üzerine kurulu bir rejimdir. Cumhuriyet için en büyük tehlike ve tehdit kokuşmuşlar, namussuzlar, soyguncu ve talancılardır.

Pısırıklık, nemelazımcılık dolaylı bir vatan hainliğidir. Kokuşmuşlarla bütün yasal yollardan, bütün meşru imkanlarla mücadele edilmelidir.

Yetkili mercilerden izin alarak soygunu ve kokuşmayı protesto etmek için bir milyon kişilik mitingler, yürüyüşler, yapılmalıdır.

Çok güzel hazırlanmış, kokuşmayla mücadele broşürleri yayınlanarak milyonlarca adet dağıtılmalıdır.

Saçı bitmedik yetimlerin, gözü yaşlı dulların, fakirlerin, ezilenlerin, milletin haklarını yiyenlerin dünyaları kendilerine zindan edilmelidir.

Ey namuslu sağcılar, çağdaşlar dinciler, Sünnîler, Alevîler, şunlar bunlar; namussuzlara, talancılara karşı birleşiniz!

Namuslular namussuzlar kadar cesur olmazlar, birleşip gerektiği şekilde Türkiye’yi korumak ve yüceltmek, mikropları saf dışı etmek için çalışmazlarsa büyük bir yıkım olacak ve iyiler de kötülerle birlikte enkazın altında kalacaktır. 11 Nisan 2002