Cumartesi

 

ABD Irak savaşını kazandı mı? Gayesi Irak’ı parçalamak, üç ayrı devlet çıkartmak, bu maksatla Sünnilerle Şiileri, Araplarla Kürtleri birbirine düşürmekti. Bunda başarılı oldu ama asıl savaşı kaybetti veya kaybetmek üzeredir.

Afganistan’da durum böyledir. Ülkeyi işgal ettiler ama netice itibarıyla savaşı kayb edeceklerdir.

Siyonistler ve Haçlılar Türkiye’yi de parçalamak istiyorlar. Bu maksatla:

(1) Türklerle Kürtleri.

(2) Sünnilerle Alevileri.

(3) Dincilerle çağdaşları… çarpıştırmak, bir iç savaş çıkartmak istiyorlar.

Başarılı olabilirler mi? İnşaallah olamazlar.

ABD, Afganistan ve Irak’ta hezimete uğrar, Vietnam savaşına benzer bir bataklığa düşerse, kendisi parçalanacaktır.

Türkiye’nin birliğini, dirlik ve düzenini, iç barışını sağlayacak şey nedir? Resmî ideoloji mi, İslâm mı?

Kürt halkı bu konuda kararını vermiştir: İslâm!

Dünya medyası yazıyor: Türkiye Kürtleri kütle halinde radikal İslâm’a kayıyor. İslâm’ın önündeki radikal sıfatını kaldırınız, geriye İslâm kalır…

Türklerle Kürtleri birbirine bağlayan en büyük rabıta nedir? Dindir. Türklerin büyük çoğunluğu din istiyor, Kürtlerin büyük çoğunluğu da din istiyor.

AB, ABD, İsrail, Siyonizm, Haçlılar böyle bir şey istemiyor.

Halkımız dindarlıkta birleşirse, dini en büyük müşterek değer olarak kabul ederse Türkiye güçlenecek, bölünmeyecek, iç barış ve sosyal uzlaşma kurulacak, kısa bir zaman sonra ülkemiz Ortadoğu’nun Japonyası olacaktır.

Böyle birşey AB’nin işine gelir mi?

ABD’nin işine gelir mi?

İsrail’in işine gelir mi?

Haçlıların, bilhassa Evangelistlerin işine gelir mi?

Gelmez… Gelmez… Gelmez…

Böyle bir şey onların yardakçılarının işine gelir mi? Gelmez…

Yıllardan beri sinsi planlarla Türkiye’nin bir kısmını boşaltıyorlar. Tabiat boşluğu sevmezmiş. İleride boşalan yerlere “başka” nüfuslar getirilip yerleştirmek istiyorlar.

Geçenlerde Türk Tarih Kurumu Başkanı Profesör Yusuf Halaçoğlu ne dedi:

“Bu kafayla, bu toprakları elimizde tutamayız…” dedi.

Bu kafa derken kimleri kast etti?

İdarecileri, sorumluları, seçkinleri, patrisyenleri.

Halkımızın yeterli kısmı ülkemizin bütünlüğünü korumak konusunda son derece kararlıdır.

Dış düşmanlarımız ve onların içteki yardakçıları:

(1) Türkiye’nin bir Japonya, bir Güney Kore gibi üretken ve dünyaya açılmış bir sanayi ülkesi olmasını istemiyorlar.

(2) Türkiye’nin kendi millî ve yerli otomobillerini üretip, Japonya ve G. Kore gibi en medenî, en kalkınmış, en zengin ülkelere ihraç etmesini istemiyorlar.

(3) Türkiye’nin ziraatinin ve hayvancılığının ilerlemesini, hem ülke halkını doyurmasını, hem de büyük miktarda ihracat yapmasını istemiyorlar.

(4) Türkiye’nin eğitim sisteminin ve üniversitelerinin vasıflı olmasını, bunların ülkeyi kalkındıracak vasıflı kadrolar yetiştirmesini istemiyorlar.

(5)Türkiye’de gerçek bir demokrasi olmasını istemiyorlar.

(6) Türkiye Müslümanlarına İngiltere’deki dindaşları kadar, din, inanç ve inandığı gibi yaşamak hürriyeti verilmesini istemiyorlar.

Tam tersine onlar:

Zayıf, çürümüş, kokuşmuş, iyi idare edilmeyen, halkı birbirine düşmüş, kendisini ayakta tutan değerleri yitirmiş bir ülke istiyorlar.

Türkiye toplumunun temelini teşkil eden aile kurumunu yıkmak istiyorlar

Şu sahte gündemlerine bakınız:

İrtica tehlikesi ve tehdidi varmış…Keşke Türkler Müslüman olmasaymış… Başörtüsü takmak gericilikmiş… Oruç yiyenlerin oruçlulardan korkması laikliği tehdit ediyormuş… Abdest almak sağlığa iyi gelir demek hurafe ve safsata imiş…

Japonya’da böyle kafalar olsaydı o ülke bugünkü güçlü ve parlak duruma gelebilir miydi?

Demokrasinin beşiği İngiltere’de böyle tartışmalar oluyor mu?

(Orada çarşaf ve peçe bile tartışılmıyor. Tartışılan bir kadın öğretmenin derste peçe ile ders verip veremeyeceği meselesidir.Yoksa orada çarşaf da serbesttir, peçe de…)

Bizdeki sahte ilericiler, sahte laikler, sahte uygarlar vatandaşların şu haklara sahip olduklarını unutuyorlar:

– Giyim kuşam hakları ve hürriyetleri.

– Başı örtülü kızların tahsil yapmak hakkı ve hürriyeti.

– Dininden, inançlarından, dinî tatbikatından dolayı rahatsız edilmemek hakkı ve hürriyeti.

Türkiye’de Ermeni, Rum, Kril, İbranî alfabesi ile yayın yapılabildiği halde Türklerin bin yıldan fazla kullanmış olduğu yazıyla niçin Türkçe yayın yapılamıyor?

İrtica olurmuş… Bırakın şu irtica maval ve masallarını artık.

Vatandaşların temel hak ve hürriyetleri böyle ucuz bahanelerle ihlâl edilemez.

Çoğunluğu teşkil eden vatandaşlarına iç-düşman, tehdit, tehlike gözüyle bakanlar vatansever olabilir mi?

TC kimlik kartı taşıyan, vergisini ödeyen, askerlik hizmeti yapan herkes birinci sınıf vatandaştır.

Bir ülkede hem eşitlik prensibi var, hem de bir kesim “daha eşit” ise, orada büyük bir bozukluk var demektir.

Liselerde, hattâ bazen ilköğretim okullarında kanlı cinayetler işleniyor, öğrenciler birbirlerini, hattâ öğretmen ve müdürlerini yaralıyor, öldürüyor. Tecavüz vak’aları almış yürümüş. Uyuşturucu kullanma yaşı 10’un altına düşmüş. Bunlar ülkenin, devletin, milletin geleceği için bir tehdit ve tehlike oluşturmuyor da, şu irtica kuruntusu oluşturuyor. Evet bu kafalarla bu ülke batar. Türkiye’yi sevenler, onun parçalanmasını istemeyenler, yücelmesini ve güçlenmesini isteyenler bu vatana sahip çıksınlar. 29 Ekim 2006