Cumartesi

 

Aşağıda anlatacağım işi, kim yapabilir? Konunun ne olduğunu söylemeden önce, bu kişide bulunması gereken şartları sayayım:

BİRİNCİSİ: Okuma-yazma bilecek. Derinliği, mâzisi sadece 77 yıl olan Latince okuma-yazmayı kasd etmiyorum. Bu ülkenin, bu halkın, bu devletin bin yıllık yazısıyla okuma-yazma bilmesi gerekir.

İKİNCİSİ: Türkçe bilecek. Hangi Türkçeyi? Zengin, yazılı, edebî, kültürel Türkçeyi. Üç yüz kelimelik sokak, çarşı-pazar, konuşma Türkçesiyle dediğim iş yapılamaz.

ÜÇÜNCÜSÜ: Türkiye kültürüne sahip olacak. Türk edebiyatı, Türkiye tarihi, Türkiye sanatı ve saire…

DÖRDÜNCÜSÜ: Türkiye kimliğinin ana faktörü olan İslâm kültürüne vâkıf olacak.

BEŞİNCİSİ: Samimî ve vasıflı Müslüman olacak. Aksi takdirde bu işi kesinlikle yapamaz.

ALTINCISI: Dünya standartlarında yüksek genel kültür sahibi olacak.

YEDİNCİSİ: Ahlâk, karakter, fazilet, mürüvvet, fütüvvet sahibi olacak.

SEKİZİNCİSİ: Cesur olacak. Yukarıdaki şartlara sahip bir kişi, şayet korkaksa, medenî cesaretten mahrumsa bu işi yapamaz.

DOKUZUNCUSU: Firasetli olacak, intuitif düşünce sahibi olacak.

Şimdi konuya gelelim. Nedir bu iş?

Türkiye’nin geçmişini, bugünkü halini, geleceğini inceleyecek, tahliller yapacak, tahminlerde bulunacak.

Yakın tarihimizdeki ârızaları ve kazaları inceleyip anlatacak.

Çözülme, dağılma, kokuşma, batış, gerileyiş…

Türkiye’yi bu hale hangi kafa yapısı, kültür ve zihniyet getirmiştir?

Türkiye niçin Ortadoğu’nun Japonyası olamamıştır?

Niçin bir Güney Kore gibi ilerleyip kalkınamamıştır?

Niçin bir Tayvan gibi başarılı olamamıştır?

Niçin bir Singapur gibi sağlıklı ve güçlü olamamıştır?

Türkiye’yi geri bırakan, güçsüz kılan hastalıklar nelerdir?

Bugünkü durum, herhangi kötü bir niyet olmadan mı meydana gelmiştir, yoksa ortada planlı, programlı, kasıtlı bir ihanet ve sabotaj mı vardır?

İşte yazımın başında, kendisinde bulunması gereken şartların bazısını sıraladığım zat bütün bu konularda ciddî, derin, büyük bir araştırma kitabı yazacaktır.

Bu kitaptaki bütün iddiaların, hükümlerin, neticelerin doğru olması gerekmez. Türkiye aydınları (Bizde aydın var mı? Varsa kaç kişidirler?) bu kitabı tartışacaklardır. Ciddî, olumlu, efendice tartışacaklardır.

Gereken şartları haiz başka ciddî adamlar ve kadınlar da bu konuda ipe sapa gelir, tutarlı, seviyeli kitaplar yazacaktır.

Ülkemiz ve halkımız, marazı bilinmeyen, teşhis edilmeyen bir hastaya benziyor.

Günübirlik ucuz reçetelerle tedavi edilmek istenen bu hasta, bugünkü tedbirlerle kurtarılabilir mi? Biz bugünkü hale niçin ve nasıl düştük?

Dünyanın hangi medenî ve büyük ülkesinde, bizde olduğu gibi yeni nesiller dedelerinin mezar taşlarını, tarihî binaların kapılarındaki kitabeleri okuyamaz durumdadır?

Dünyanın hangi medenî, ileri, demokrat, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, insan haklarına saygılı ülkesinde bizdeki gibi bir başörtüsü yasağı vardır?

Bizde birtakım yazarlar, gazeteciler, düşünürler fikirlerinden, inançlarından, görüşlerinden, tenkitlerinden dolayı muhakeme edilmekte ve bunlardan bazısı hapis cezasına çarptırılmaktadır? Niçin, niçin, niçin?

İnsanlığın, medeniyetin, kültürün temeli ve ana vasıtası olan Türk lisanı niçin çökertilmiş ve kuşa çevrilmiştir?

Türkiye’nin mimarlığı, şehirciliği, niçin dejenere edilmiştir?

Yeni Türkiyeliler niçin Sultanahmed, Süleymaniye, Selimiye gibi mimarlık eserleri yapamıyor?

Türkiye niçin son seksen sene içinde bir tek Nobel veya benzeri uluslararası ödül kazanamamıştır?

Bizden, kitapları yabancı dillere çevrilen bir tek fikir adamı, filozof, düşünür niçin çıkmadı?

Türkiye’nin sanayileşmesini hangi güçler ve zümreler engellemektedir?

Türkiye yakın tarihinde bir trilyon dolardan fazla soyulmuştur. Soyguncular kimlerdir? Bu talan işi nasıl gerçekleşmiştir?

Türkiye’de niçin müzmin, bitmez tükenmez bir din-devlet kavgası kasıtlı olarak sürdürülmektedir?

Türkiye, niçin İslâm kültürü ve medeniyeti dairesinden çıkartılıp bir Pagano-Hıristiyan dairesine sokulmak istenmektedir?

Türk ziraati, Türkiye hayvancılığı niçin ve nasıl çökertilmiştir?

Türkiye niçin ve nasıl bir mafyalar ülkesi haline getirilmiştir?

Türkiye gençliği fuhuş, seks azgınlığı, uyuşturucu, asalaklık, hercailik ile nasıl yaramaz hale getirilmek isteniyor?

Türkiye’nin eğitim sistemi nasıl çökertilmiştir?

Türkiye üniversiteleri nasıl işe yaramaz hale getirilmiştir?

Türkiye’de Türkçenin yerine İngilizce mi getirilmek isteniyor?

Yakın tarihimizdeki ve bugünkü manzarada, birtakım iki kimlikli, gizli, esrarlı güçlerin ve zümrelerin ağırlığı var mıdır?

Güçlü ve sinsi bir azınlık Müslüman Türkiyelilere “Acı Soğan” demekte midir? Yoksa bu iddia kuru bir iftiradan mı ibarettir?

Yakın tarihimizde bu ülkede onbinden fazla Selçuklu, Beylikler, Osmanlı tarihî ve kültürel eseri yok edilmiştir. Niçin?

Türk Dil Kurumu’nun başına getirilen zat niçin, ölünceye kadar ismini A. Dilaçar olarak yazmış, asıl kimliğini gizlemiştir?

Takma Tekin Alp isminin ardına sığınarak kitaplarında Kahr Olsun Şeriat diye haykıran Moiz Kohen ne yapmak istiyordu? Azılı İslâm düşmanı bir Yahudi’nin Türk milliyetçiliği önderliğine soyunmasının (veya soyundurtulmasının) sebebi ve hikmeti nedir?

Bir takım gizli Yahudiler niçin Ezanın ve Kur’ân’ın Türkçe okunmasında ısrar etmektedir?

İslâm’a karşı sürdürülen sinsî ve amansız mücadele, Türkiye’nin ilerlemesine mi, yoksa gerilemesine mi yol açmaktadır?

Bunca okula ve üniversiteye rağmen bizdeki cehalet niçin her geçen gün artmakta, koyulaşmaktadır?

Nüfusu 40 milyonun altında olan Polonya’da haftalık bir haber yorum dergisi olan Nie’nin tirajı 780 bindir de, bizdeki bu tür en büyük (!) dergi niçin 15-20 bin satabilmektedir?

Japonya’da her yıl adam başına 26 yeni kitap düşerken, bizdeki rakam niçin altı kişiye bir tek kitaptır?

Türkiye halkını, birbirlerine düşman Türk-Kürt, Sünnî-Alevî, Dinci-Lâik kamplarına ayırmak isteyenler kimlerdir?

Türkiye bu hale nasıl getirilmiştir ki, tek Hıristiyanın yaşamadığı şehirlerimizde bile kiliseler yapılmaktadır?

Daha çok soru ve konu var ama şimdilik bu kadar yeter.

Evet böyle bir kitabı kim yazacaktır?

Yoksa, şu yetmiş iki milyonluk koca Türkiye’de böyle ciddî ve derin bir kitabı yazacak tek fikir adamı kalmadı mı?

Öyleyse eyvah, eyvah, eyvah! 24 Nisan 2005