Bu Ne Biçim Laikliktir?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Mart 2019
Çarşamba
İskilipli Âtıf Efendi, Şapka Kanunu’ndan önce yazmış olduğu “Frenk Mukallitliği” adlı kitapçığı yüzünden İstiklal Mahkemesi kararıyla asılarak idam edilmiştir. Laiklik gereği.
Fâtih Sultan Mehmed’in cami olarak vakfettiği ve Kıyamet’e kadar böyle kalmasını istediği Ayasofya Camii müze yapılmıştır. Laiklik icabı.
İslâm medreseleri, Darülfünun İlahiyat şubesi, daha sonra İmam-Hatip mektepleri kapatılmıştır. Niçin? Laiklik böyle olmasını gerektirmekteydi.
Ezan-ı Muhammedî susturulmuş, yasaklanmış, yerine Türkçe “Tanrı uludur, Tanrı uludur…” diye bir metin getirilmiştir. Sebebi? Laikliktir efendim laiklik.
Atatürk’ün kapattırdığı mason locaları ölümünden sonra tekrar açılmıştır ama tasavvuf tekkeleri, dergah ve zaviyeler hâlâ yasaktır. Neden? Laiklikten.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşları olan bazı Müslümanlar dinî inanç, kanaat, görüşleri yüzünden mahkemelere verilmekte, zindanlara atılmaktadır. Vergi ödeyen, askerlik hizmeti yapan bu Müslümanlara niçin bu kadar merhametsiz ve katı davranılmaktadır? Laiklikten, laiklikten.
Müslümanlar ABD’de, İngiltere’de, Kanada’da, medenî ve ileri Avrupa ülkelerinde kızlarını üniversitelere başörtülü olarak gönderebilmektedir. Fransa dışında bütün hukuk sistemlerinde Müslüman kızlar ilkokullara bile başörtüsüyle devam edebilmektedir. Lakin Türkiye Müslümanları bu haklara sahip değildir. Bunun sebebi nedir? Laikliktir, laikliktir.
Türkiye’de yaşayan Rumların kendi seçtikleri bir Patrikleri vardır. Ermenilerin, Süryanilerin de patrikleri bulunmaktadır. Musevilerin başhahamları vardır. Türk devleti bu gayr-i müslim cemaatlere karışmaz, patrikleri, hahambaşıyı devlet değil, cemaatler seçer, fakat Müslüman çoğunluğun böyle bir hakkı yoktur. Devlet bünyesi içinde, genel müdürlük seviyesinde bir Diyanet Başkanlığı vardır. Başkanı devlet seçer. Kabinedeki bir devlet bakanı, eski Şeyhülislam gibi Diyanet İşlerinden sorumludur. Devletin yetmiş küsur bin camii, yüz bin imamı, müezzini, müftüsü, vaizi, hocası vardır. Bunlar maaşlarını bütçeden alırlar. Bu ne biçim sistemdir? Laiklikten efendim laiklikten.
Müslümanlar yılda bir kere kurban keserler ama bu kurbanların derilerini istedikleri yere veremezler. Niçin veremezler? Laiklik onlara bu hakkı ve izni vermez de ondan.
Bir Hıristiyan çocuğuna İncil’i, bir Musevî çocuğuna Tevrat’ı öğretebilir ve okutabilir ama bir Müslüman çocuğuna Kur’an ve din dersi veremez, verdiremez. Neden? Hep laiklikten…
Bir devlet kurumunda bazı vatandaşlar dindar oldukları, karılarının başları örtülü bulunduğu, inançları dolayısıyla altın yüzük takmadıkları için işlerinden atılır, perişan edilirler. Haklarını aramak için yargı yolları kendilerine kapalıdır. Üzerinde T.C. antetli resmî vesikalarla kadın satışına izin veren, umumhaneler imparatoriçesi bir Madam’a vergi şeref belgesi veren rejim İslâm’a ve Müslümanlara niçin bu kadar acımasız ve haşin davranmaktadır? Laiklik dolayısıyla.
Yahu bu ne biçim bir laikliktir? Hiçbir medenî ülkede böyle bir laiklik uygulaması görülmüyor. Sadece eskiden Stalin, Enver Hoca, Pol Pot rejimlerinde böyle zalimane, çarpık bir laiklik vardı. Globalleşen, demokratlaşan, insan hak ve hürriyetlerine değer veren bir çağda böyle yanlış, böyle yersiz, böyle ters bir laiklik bizde daha ne kadar devam edecektir?
Ülkemiz, devletimiz, milletimiz çeşitli âfetlerle sarsılıp duruyor. Uğursuzluk, bereketsizlik, talihsizlik içindeyiz. Âfetin, musibetin, felaketin biri gidiyor, öbürü geliyor. Böyle bir ortam ve manzara içinde ateist, pozitivist, rasyonalist, çağdaş bazı aydınlar ve yazarlar şöyle diyorlar:
– Hayır, zelzelenin ülkemizdeki kötü idare ve bozuk taraflar ile hiçbir ilgisi yoktur. Yerin altında faylar vardır. Onlar çatlamıştır, sarsıntının tek sebebi budur. Yer deprenmesini Allah’tan bilenler gericidir, çağdışıdır.
– Bizde bugün olduğu gibi, soygun ve talan, kokuşma ve rüşvet, haram yiyicilik korkunç boyutlara ulaşsa da, bunların zelzele ile hiçbir ilgileri olamaz.
– Eğer militan, saldırgan ve azgın dinsizler sokak ve caddelerde “Kahrolsun Şeriat!” diye haykırıyorlarsa, bunun da zelzele ile ilgisi yoktur.
– Lise gençliğinin yüzde 74’ü uyuşturucu kullanıyorsa, yahut bir kere olsun denemişse, bu felaketin de zelzele ile ilgisi yoktur.
– Türkiye çok kötü idare edilebilir, çoğunluğu teşkil eden Müslüman halka çok zulüm yapılabilir ama bunun da zelzele ile ilgisi yoktur.
– Yıllardan beri üniversitelerimizde fâcialar cereyan ediyor. Nüfus hüviyet kartlarında T.C. vatandaşı olduğu yazılan başları örtülü kız öğrenciler fakültelere sokulmuyor, tahsil hakları engelleniyor, insan hakları ihlal ediliyor, fakat bunun da zelzele ile hiçbir alakası yoktur.
– Ülkemizin beş bin köyü yerle bir edilmiş, halkı sürülmüştür. Binlerce vatandaş perişan vaziyettedir. Bunun da zelzele ile bir ilgisi yoktur.
– Bir devlet bankası soyulmuş, hileli iflas yoluyla bir katrilyona yakın para iç edilmiştir. Böyle yüzlerce, binlerce büyük soygun yapılmaktadır. Bunların da zelzele ile ilgisi yoktur.
– Üzerinde T.C. resmî anteti bulunan “Vesikalarla” Türk kadınlarına fahişelik yapma izin ve ruhsatı verilmekte ve bunlar KDV’li ve vergili bir şekilde çalıştırılmaktadır. Zelzelenin bununla da ilgisi yoktur.
Böyle düşünen uygar, çağdaş, laik, pozitivist, ateist, rasyonalist, materyalist, hedonist, darvinist ve daha bir sürü bilmem ne …ist adamların akılları fay kırılmasından öteye ulaşamıyor. 16 Eylül 1999