Bu Savaş Bizi Yıkar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Bu ülke halkının çoğunluğunu oluşturan biz Müslümanlar ne zaman adam olacağız, doğru dürüst Müslüman olacağız? Şu son asırda,
başımıza gelmeyen kalmadı, yine akıllanmadık, uslanmadık, derlenip toplanmadık, birleşip tek bir Ümmet olmadık.
Cumhuriyetin ilânından sonra başımıza büyük felaketler geldi,
27 Mayıs 1960 darbesiyle yerlere yıkıldık,
Ardından 12 Mart 1971 darbesi,
Onun ardından 12 Eylül darbesi,
Daha sonra 28 Şubat darbesi…
Bunca darbe yedik, bunca zulme ve hakarete uğradık, bunca sıkıntılar çektik ama hâlâ akıllanmadık, derlenip toparlanmadık. Biraz gün yüzü gördük, biraz hürriyete kavuştuk, derlenip toparlanacağımıza
Zulüm, baskı, sıkıntı çektiğimiz zamanlar ağlar sızlanırız; düze çıktığımız zaman yan gelir yatarız, tedbir almayız.
İşte bunu yapmayız. Ümmet olmadığımız, birleşmediğimiz için başımız belâdan, musibetten kurtulmaz.
Kur’ân birleşin, sakın ayrılmayın parçalanmayın der, biz aldırmayız. Resulullah Efendimiz
birlik olun der, yine aldırmayız.
Akıl ve bilgelik bir ve beraber olun der, tınmayız. Kendi yakın tarihimizden ibret almıyoruz.
Birliğe, beraberliğe, Ümmete, İmamete cami hoparlörleri, şadırvan muslukları, lüks umreler kadar önem vermiyoruz.
Birbirinden kopuk, her biri kendi başına buyruk cemaatlerimizin, tarikatlarımızın, hizip ve fırkalarımızın, dernek ve vakıflarımızın, çeşit çeşit İslâmcılıklarımızın sayısı bini geçti. Ümmet birliği bakımından tam bir fetret devri yaşıyoruz.
Kâfirler ve münafıklar bize bölünün, parçalanın,
dediler. Biz âmenna öyle yapalım cevabını verdik.
Bu savaşın galibi olur mu?
Allah ve Resûlü bize,
diyor, bizim bir kısmımınız tam tersini yapıyor. Tehditler, bedduâlar, lâ’netler uçuşuyor. Bir anlaşmazlık olduğunda Müslümanların bu konuda Allahın Kitabını, Resûlün Sünnetini, Şeriatı, Hikmeti hakem kılmaları gerekmez mi?
Çok açık yazacağım:
Filistinden ders almazsak ve derlenip toparlanmazsak; akıbetimiz onların sonu gibi olur.
ülkemiz bir
sürüklenmektedir. Bunca tefrika, keşmekeş, kaos, anarşi içinde hâlâ kuvvetli bir Ümmetleşme cereyanı ve teşebbüsü yok.
Hâlâ birleşip başımıza râşid ve muttaki bir reis seçip de ona biat ve itaat edemiyoruz.
Hâlâ bir sürü İslâmî dükalıklara, kontluklara, prensliklere, baronluklara, beyliklere bölünmüş vaziyetteyiz.
Mübarek Ramazanlarda papazlarla iftar yemeği yiyenler, öteki meşreblere mensup sâlih Müslümanlarla bir araya gelemiyor.
bundan sonra uyanmamız pek zor olur. Düşmanlarımız kına yakmış sevinçlerinden oynuyor, biz birbirimizle savaşıyoruz.
Yazık yazık çok yazık!
İki senelik bir eğitim merkezi açılsa,
, burada yetişen kimseler bilahare şehirlere ve beldelere gönderilse gittikleri yerde
Bir örnek vereyim: On beş bin nüfuslu tarihî bir şehir. Buraya kendi arzusuyla giden zat, önce yerleşiyor ve bir çevre ediniyor.
Sahih itikatlı, beş vakit namazı kılan, temiz bir kimsedir. Etliye sütlüye karışmaz. Dedikodu yapmaz, aleyhinde konuşulsa kızmaz ve aldırmaz…
1. Eskiden var olan, sonra sanatkarı kalmayan ve üretilmez olan geleneksel el sanatlarından birkaçını canlandırmaya çalışsa. Mesela yün ipliğinden el tezgahında ihram dokusa veya dokutsa. Sanat boyutlu (saksı ve güveç değil) çömlekçiliği canlandırsa… El yapımı kağıt, ağaç oyma işleri vs… Bunlar gibi üç yüze yakın millî, İslâmî, geleneksel sanatımız vardır. Bunlar canlandırılırsa, ürünlerini turistler hatıra olarak alabilir
2. Bu zat, gittiği yerde
teşvik etse, kendisi bu konuda uzmandır, isteyen gençlere ücretsiz kurslar verse.
3. Şehirde
ve benzeri sanatları canlandırsa.
4. Bütün iyi, hayırlı, faydalı işlerde öncülük yapsa.
5. Herhangi bir hasedi, kıskançlığı, cemaat ve fırka holiganlığını önlemek ve def’ etmek için son derece mütevazı olsa, yüzüne bir şamar vurulunca öbür yanağını çevirse.
6. Kovulsa, hakarete uğrasa bile azmini ve sebatını yitirmese.
7. O şehirde yetişmeyen bir meyveyi, tahıl ve bakliyat türünü oraya getirtip yetişmesi hususunda rehberlik etse.
Böyle elemanlarla, ihlasla hizmet edilirse çok hizmetler yapılabilir. Zamanla yüzlerce şehrimizde ilimler, fenler, sanatlar inkişaf edebilir.
Fütüvvet ahlâkına dönebiliriz. İmkânsız âciz kimler böyle fütuhata nail olabilir mi?
Bendeniz olabileceklerine inanıyorum. Minicik bir tohumdan bir çınar ağacı bitebilir.
Başarı Allahtandır. Hak Teala ihlaslı ve düzgün kullarına başarı verir.
Öyle günler gelebilir ki, birtakım şehirler, beldeler böyle adamları arar ve davet eder.
Bu iş ve hizmetler için
bir dernek kurulmalıdır.
Bu derneğin kurucuları ve idarecileri ehliyetli, liyakatli, uzman, ahlâklı, ihlaslı, çok yüksek kültürlü olmazlarsa iş yürümez. İyi bir plan program yapılmazsa hizmet edilemez. Çürük çarık adamlara ders verilirse onlar hizmetlerin, işlerin canına okurlar, içine ederler.
Eskiden büyük şeyhler ve mürşidler halifelerini başka şehirlere gönderir, oraları mânen aydınlatırlarmış. Bu anlattığım işler öyle pek kolay olmaz.
İslâmda iğne ile kuyu kazmak vardır. Bu ise her kişinin kârı=işi değildir. 25.12.2013