Büyük Adam Yetiştirmek
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Perşembe
Bir tek olgun, vasıflı, güçlü Müslüman bin vasıfsız Müslümandan yeğdir. O bir kişi, bin kişiden ağırdır, tesirlidir, faydalıdır, hizmetlidir.
Terazinin bir kefesine
koysanız, öbür kefesine bin değil, bir milyon başka insan koysanız o ağır basar.
Bir er kişi, bin her kişiye bedeldir, hattâ onlardan üstündür.
Müslüman toplum, var gücüyle, bütün imkânlarıyla, canını dişine tırnağına takarak vasıflı, güçlü, üstün Müslüman yetiştirmeye çalışmalıdır.
Böyle bir Müslüman nasıl yetiştirilir? Kolay kolay yetişmez o. On tane, yüz tane, bin tane vasıflı Müslüman yetiştirirsin, onlardan biri belki benim dediğim kişi olur.
Böyle bir Müslüman:
* Devlet başkanlığında
olur.
* Din âlimliğinde
olur.
* Tasavvufta
gibi olur.
* Deniz kumandanlığında ve mürüvvette
olur.
* Mimarlıkta
olur.
* Hattatlıkta
olur.
* Seyyahlıkta
olur.
* Vezirlikte
olur.
* Mücahidlikte
olur.
* Padişah olursa
olur.
Benim dediğim kişiler kaplanlara benzetilebilir. Bin tekir kedi, bir Bengal kaplanının yerini tutmaz.
Aaaa siz bilmiyor musunuz ki, insanların değerlendirilmesinde yarımlar ve kesirler toplanmaz. Müslümanların eğitim sistemi yarımlar,
lar üzerine kuruludur. Böyle bir eğitim zihniyeti ile kurtuluş, izzet, necat ve i’tila sahiline varılmaz.
Size kârlı bir iş söyleyeyim mi? Formülünü, reçetesini, yolunu, metodunu, teşkilâtını bulursanız
bütün malınızı, gayr-i menkullerinizi satınız ve Ümmet-i Muhammed’e hizmet edecek vasıflı insanlar yetişmesi için harcayınız.
Allah size, harcadığınızın yüz misli, bin misli, milyon misli sevap ve ücret verir.
Düşününüz bir kere: İslâm âleminin başına geçecek, Müslümanları biiznillah sahil-i selâmete çıkartacak bir kişinin yetişmesine vesile oldunuz. Yahut bütün İslâm âlemini ve insanlığı uyaracak, aydınlatacak bir ilim ve kültür adamı yetişmesine… Ölürsünüz, amel defteriniz kapanmaz. O zatlar hayırlı işler yaptıkça size de sevap yazılır. Bundan güzel ticaret olur mu?
Benim anlattığım gibi büyük, olgun, vasıflı, güçlü, hayırlı insanlar nasıl yetişir? İşte şu anda bunun formülü, reçetesi yok elimizde.
Filanca Hazret böyle adamlar yetiştiriyormuş… Hiç zannetmiyorum. Yetiştirmiş olsaydı görülürdü.
İslâm dâvâsı câhillikle, kültürsüzlükle, yahut kültür eksikliği ile yürümez. Kefere ilimde, kültürde, malumatta şu seviyeye yükseldiyse, Müslüman ondan daha yüksek olacaktır. Kefere üç dil biliyorsa, Müslüman dört beş dil bilecektir. Keferenin kolu şu kadar uzanıyorsa, Müslümanın kolu onun iki misli uzanacaktır. Kefere bir yere düştüklerinde şu kadar yer yakıyorsa, vasıflı Müslümanlar onların birkaç kat misli yakacaktır.
Güçsüz, çapsız, ağırlıksız, himmetsiz, ufuksuz, mürüvvetsiz kişilerin kendilerine bir faydası olmaz, nerede kaldı ki, başkalarına ola. Olgun, vasıflı, güçlü insanlar yetiştiremeyen bir toplum batmaya, yok olmaya, yerin dibine girmeye mahkûmdur.
Bazıları: Bizi kimse tenkit edemez… Biz ne yaparsak doğrudur, iyidir, güzeldir… Bizim Hazretimiz hiç yanılmaz, her şeyi bilir… Bizi tenkit eden kötüdür… gibi boş lâflar ediyor.
-Hayra yönelik müsbet ve iyi tenkitler.
-Şerre yönelik yıkıcı ve menfi tenkitler.
Müslümanların hayırlı, yapıcı tenkitlere her zaman ihtiyacı vardır. Nemrud ve Firavun tabiatlı kimseler yalan da olsa övgülere bayılır, doğru ve haklı da olsa tenkit ve uyarılardan nefret eder.
Bu memlekette her yıl islâmî hizmet ve faaliyetler için Müslüman halktan milyarlarca dolar toplanıyor. Bu paralar yerli yerinde, uygun bir plan, program ve strateji ile harcanmıyorsa, niçin tenkit edilmesin? Birtakım cahil cemaatçiler, tâbi oldukları din baronlarını erbab haline getiriyor, putlaştırıyorsa niçin tenkit edilmesin?
Birtakım adamlar, İslâm’ın en acımasız, en vahşi, en agresif, en kanlı düşmanlarıyla sıkı işbirliği yapıyorsa niçin tenkit edilmesin? Birtakım İslâmcılar devletin ve belediyelerin beytülmalini talan ediyorlarsa niçin tenkit edilmeyeceklermiş?
Bir zümre
gibi bozuk inanç ve görüşlere sahip olmuşsa onlar niçin uyarılmıyacakmış?
Tenkitlerde esas olan niyettir.
bâtıl inancına sahip olanlar vahim bir itikad hatâsına düşmüşlerdir. İslâm dininde, Peygamberlerden
başkası mâsum
değildir.
Bugünkü hizmetlerimizde, faaliyetlerimizde büyük metod hatâları bulunmaktadır. Aklı erenlerin, kültürü yetenlerin
ortaya uygulanma kabiliyeti olan
getirmeleri, tekliflerde bulunmaları gerekmektedir. Aksi takdirde düşe kalka, aheste beste batacağız. 18 Ağustos 2006