Cumartesi

 

Şimdi Ne Yapmak Lazım?

1.

Ortada bir sürpriz yoktur.

Konu

Ocak ayından beri

tahmin ediliyordu. Sürprize uğrayanlar varsa, bu onların kendi gaflet ve hatalarındandır.

2. Dehşetli

bir satranç oynanıyor.

Bu satrancı bilmeyenler karışmasınlar.

3. Başta

anayasa ve âmme hukuku profesörleri olmak üzere

1000 güçlü şahsiyet çok ciddî bir bildiri metni hazırlayıp bunu imzalamalı ve ilân etmelidir.

4. Şu gerçek bir kere daha ortaya çıkmıştır:

Büyük medyaya hâkim değilseniz, onu sıkı bir şekilde kontrol etmiyorsanız güçlü-muktedir olamazsınız.

5.

Türkiye, yüz milyarlarca dolarlık geliri olan bir çiftliktir.

Bu çiftlikten rantlanan, nemalanan gizli ve derin güçler menfaatlerinden asla vaz geçmezler.

6. Sinirlenen, öfkelenen, şaşıran, kendini kaybeden taraf haklı bile olsa satrancı kaybedecektir. İlk şart soğukkanlı olmaktır.

7. Bir kısım danışmanlar geleceği görmek, muhtemel senaryoları bilmek konusunda ihmal ve dar görüşlülük sergilemiştir.

8.

Gizli Yahudiler, Ergenekonlar, ulusallar

öyle kolay kolay pes etmezler.

9. Aynı anda dört-beş önemli, hayati, büyük iş birden yapılamaz. Bunların teker teker ele alınıp çözülmesi daha uygun olurdu.

10. Büyük hizmetler yapacak kişilerin ve grupların,

aleyhlerinde kullanılabilecek büyük dosyaları olmaması gerekir.

11. Genel seçimlerden sonra, “Oh partimiz ve sevdiklerimiz ezici bir ekseriyetle başa geçtiler. Bundan sonra her yer güllük gülistanlık olacak, her şey düzelecek, ufuklar pembedir, gelecegimiz çok iyidir…” kuruntularına düşenler çok saf ve salak kişilerdi. (O zaman da bunu yazmıştı üstad….REB)

12. Büyük bir devlet Türkiye’yi dolaylı şekilde işgal etmek, iyice kontrol altına almak için fırsat beklemekte, bahane aramaktadır.

Allah saklasın, Marmara bölgesinde büyük bir zelzele olursa yardım bahanesiyle geleceklerdir.

Nitekim bundan birkaç yıl önce Endonezya’da böyle yapmak istedilerdi.

13.

Müslüman bir toplumda şu sayacağım kötülükler çok yaygın ise, orada huzur, barış, rahat, güvenlik olmaz; felâket ve musibetler birbirini kovalar durur.

Riba=faiz yaygın hale gelirse…


Salavat-ı mefruze terk edilirse… Cemaat terk edilirse…

Haram yeme yaygınlaşırsa… Para put haline gelirse… Taife-i nisa şer’î sınırları aşarsa…


Birlik kaybolur, tefrika ve parçalanma olursa…

Lüks, israf, gurur, kibir, gösteriş anormal şekilde artarsa… Fısk, fücur, günah, isyan cebren

(açıkça ve küstahça)

yapılırsa…

Din ve mukaddesat sömürüsü büyük boyutlara erişirse…

Adalet kalkar, zulüm ve haksızlık normal hale gelirse…


Fakirler aç yatarken zenginler ve tuzu kurular tok sabahlarsa…

Ayaklar baş, başlar ayak olursa…


14.

Medyada birtakım gazeteciler ve TV’ciler provokatif

(kışkırtıcı)

ucuz edebiyatlar yaparak, ortalığı velveleye vererek

kâzip ve sahte şöhret ve prestij elde etmek için

gürültü kopartabilirler.


Bunlara değer verilmemelidir.

15. Danışmanlar, strateji uzmanları, büyük düşünürler, sorumlu ve vazifeli kişiler yakın geleceğe ait BÜTÜN
(tekrar ediyorum BÜTÜN) muhtemel senaryoları tahmin etmeli ve bunlarla ilgili geçerlilik şansı olan ciddî planlar hazırlamalıdır.

Yukarıda büyük zelzeleden bahs ettim.
Öteki birkaç senaryo:
İstanbul Boğazı’nda biri sıvı gaz, diğeri nitrat taşıyan iki tanker çarpışsa…

Önümüzdeki yaz dehşetli sıcaklar olsa, kuraklık her yeri kasıp kavursa, İstanbul susuz kalsa…

Türkiye’ye karşı sinsi bir mikrop savaşı ilân edilse…

Bush giderayak İran’a saldırma cinnetine kapılsa ve Ortadoğu kısa zamanda ateş içinde kalsa…

Çok sıkışık durumda bulunan İsrail, dolaylı şekilde birilerine küçük bir atom silâhı verse, onlar bunu patlatsa ve

İbranî devleti olanca nükleer gücüyle karşılık vererek

Arapları ve İran’ı yok etmek istese…


Dünya 1929/30’da olduğu gibi global bir iktisadî ve malî krize gitse, işsizlik; aşsızlık, kaos korkunç boyutlara varsa…

16. Ülkemizde birtakım İslâmcıların akıl almaz derecede büyük kara para birikimleri olmuştur.

Kendilerini uyarıyorum: Bunları derhal ellerinden çıkartsınlar, topluma iade etsinler.

Aksi takdirde yanacaklardır. Haram para ve servet ile şimdiye kadar hiçbir kimse abad olmamıştır.

17.

Müslümanlara haddim olmayarak tavsiyelerim:

Namaz kılmayanlar namaza başlasın… Kılanlar, daha dikkatli, daha ciddî, daha dosdoğru kılsınlar…

Cemaate devam edilsin…


Herkes gücü nispetinde sadaka versin, hayır hasenat yapsın… Dolaylı şekilde de olsa din düşmanları desteklenmesin…

18. Fitne ve fesatların çok artacağı, dünya işlerinin çok bozulacağı, her gelen günün geçen günü aratacağı bir zaman dilimi içinde yaşıyoruz. Ana amaçları çok para kazanmak, çok lüks ve rahat bir ömür sürmek, lüks ve konfor içinde Nemrud ve Firavun gibi zevklenmek, yan gelip yatmak olan, bin çeşit egoistlik ve nefsaniyet sergileyen kimseler yaklaşan fırtınalarda perişan olacaklardır.

Sokak kedilerinin çöp kamyonlarının preslerinde ezerek öldürmüşler!

Yaz kış, sıcak soğuk, yağmur kar demeden her gün otuz kırk sokak kedisine bakan çok merhametli bir beyefendi tanıyorum. Birkaç ay önce ona rastladım, etrafına toplanmış kedilere yiyecek veriyordu. Selâmlaştık, ayaküstü biraz sohbet ettik.

Beni çok üzen bir haber verdi.

O da başka birinden duymuş; güvenilir bir kimseymiş, namazlı abdestliymiş, yalan söylemez, iftira etmezmiş…

Kediler zehirleniyormuş, çöp kamyonlarının preslerinde ezilerek öldürülüyormuş…

Bu anlatılanın doğruluk derecesini araştıracak halim yok. Anlatanın adresini aldım; soğuk hava, bir yığın meşguliyet ve rahatsızlık içinde vakit bulup gidemedim. Haber doğruysa gerçekten büyük vahşet.

Bu dünya sırf bize mahsus değil. Bütün hayvanların, bitkilerin, denizlerin, nehirlerin, dağların, hatta havanın bile hakkı var. Bizim toplumumuzda sokak kedilerinin ve köpeklerinin eskiden beri yeri vardır. Bu zavallı hayvanları zehirlemek, öldürmek, çöp kamyonlarının preslerinde yamyassı etmek belediyeciliğe de yakışmaz, insanlığa da… Bazı belediyeler kedileri, köpekleri toplayıp çok uzaklardaki çöplüklere atıyorlarmış…

İki ay önce Geyve’ye, Taraklı’ya, Göynük’e gittim. Yol kenarlarında, eskiden gözüme çarpmayan bir köpek bolluğu vardı. Bazılarına motorlu vasıtalar çarpmıştı. Cesetleri kenarda boylu boyunca yatıyordu. Sakın bunlar da bazı belediyelerin hışmına uğramış köpekler olmasın?

Bütün belediye başkanlarımıza, saygı ve selâmlarımı sunarak sesleniyorum: Başta kediler ve köpekler olmak üzere hayvanlara yapılan zulümler, işkenceler asla karşılıksız ve cezasız kalmaz.

Çoğu zaman bu dünyada zalimlerin başına felâketler, belâlar, musibetler gelir.

Bunlarla da bitmez, ahirette hesap verirler.

Kedileri, köpekleri öldürttü, hiçbir şey olmadı, başına bir şey gelmedi…

Ya öyle mi? Dümdüz bir yolda otomobiliyle gidiyor…

Birden, ne olduğu anlaşılamaz, otomobil ya bir takla atar, yahut bir direğe çarpar

… Benzin deposu alev alır, kapılar sıkışır, sirenler çalar… Büyük facia…

Bir duvar dibine yavrulamış anne kediyi öldürdüler, yavruları sütsüz ve bakımsız kaldı…

Onlar da öldü…

Canım, sahipsiz bir sokak kedisinden ve yavrularından ne olacak!..

Yaaa öyle mi? Bir kere onlar sahipsiz değil…

Sokak kedisini ve yavrularını öldürenin bakarsınız seneler sonra ciğer pare bir torunu balkondan düşer…

Bu sütunlardan, vahşi hayvanlara zulm edenleri de protesto ediyorum. Eskiden sayyadları (avcıları) Fütüvvet teşkilâtına almazlardı. Merhametlilere selamlar olsun. Onlardaki merhamet Yüce Rabbin Rahim ism-i şerifinin tecellisidir.

Kedilere, köpeklere, kuşlara, yeşilliklere acıyanlar, onları koruyanlar rahmet bulutlarıyla gölgelendirilir. Gaddarlar dehşetle titresinler. Geçenlerde yazmıştım, Resulullah Efendimİz “Bir kadın, bir kediyi hapsetti, kedi yiyecek içecek bulamadı öldü, Allah o kadını cehenneme koydu” buyurmuşlardır. Başka bir Hadîs-i Şerîf’te “İsrailoğullarından kötü bir kadın yolculuk yapıyordu, yolda bir kuyu gördü, kenarlarına tutunarak indi, su içti. Yukarıya çıktığında bir köpeğin susuzluktan kıvrandığını gördü.

‘Bu hayvanın da yanan bir ciğeri var şunu suvarayım’

dedi. Tekrar kuyuya indi, yemenisini
(pabucunu)
su ile doldurdu, köpeğe verdi. Yüce Allah bu iyiliği yüzünden o kadını affetti” buyuruluyor.

Acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Gazetelerden, televizyonlardan, internet sitelerinden öğrenmişsinizdir. Bir oğul anasının başını kesmiş, top gibi sokağa atmış.

Zavallı sokak kedilerini ve köpeklerini zehirleyenler, çöp kamyonlarında presleyenler, toplayıp çok uzaklara atanlar, bin türlü vahşet ve zulüm yapanlar… Uykularınızda korkunç rüyalar, kabuslar göreceksiniz.

Kötü rüyalar, kâbuslarla bitmeyecek bu iş, “Merhamet etmeyene merhamet edilmez…”

Kimsesiz, sahipsiz, korumasız, tasmasız bir sokak kedisi veya köpeği demeyin. O hayvanın ahı sizi Ateşlerde yakar… 16 Mart 2008