Pazartesi

Bir Türk, bir de Japon ilim adamı 1999’daki Adapazarı, İzmit, Gölcük, Yalova büyük zelzelesi ile ilgili bir araştırma yapmışlar. Yerin şiddetli sarsıntısından önce hayli alametler zuhur etmiş.

İnsanların bazısında şiddetli başağrıları, mide bulantıları, huzursuzluk, sıkıntı görülmüş.

Köpekler de anormal, olağanüstü havlamalar, ulumalar, inlemeler müşahede edilmiş. Bazıları sahiplerini evlerden, kapalı mekanlardan çıkartmak için çabalamış.

Kedilerde de bunlara benzer haller olmuş.

Kafeslerdeki kuşlar çırpınmışlar, acı acı ötüşmüşler.

Gökte alametler görülmüş. Parlak ışıklar, ateş topları ve daha nice garip ve acaib şeyler.

Bitkiler de kendi lisanlarıyla haber vermişler. Ağaçlar zamansız çiçek açmış, yapraklar büzülüp kıvrılmış.

Denizin dibine dalan dalgıçlar kumları ellediklerinde çok sıcak olduklarını görmüşler.

Bazı yerlerde yanık lastik kokusuna benzeyen kokular hissedilmiş.

Yılanlar, yarasalar, böceklerde de bir telaş, bir şaşkınlık, garabetler görülmüş…

Japon ve Türk araştırıcılarının kitabı basılmış, henüz okumadım. Zelzeleden önce bazılarının gördüğü rüyalardan bahsetmişler mi bilmiyorum.

Büyük zelzelelerden önce yeraltı sularında da değişiklik oluyormuş. Bilhassa kaplıca sularında.

Bunlar bildiğimiz yer sarsıntılarıyla ilgili hadiseler.

Bu dünyada başka zelzeleler de oluyor. Siyasî, iktisadî, sosyal, kültürel zelzeleler.

Onların da habercileri vardır.Bazılarını müsaade ederseniz sayayım:

1. Para tek değer haline gelir, putlaşır, insanlar Allah’ı bırakıp paraya tapmaya başlar.

2. Para değerini yitirdikçe yitirir; pul olur, paçavra olur, biter tükenir.

3. Toplum ve millet içinde insan insanın kurdu olur. Güven, sevgi, sosyal barış, merhamet gider.

4. Şehvetin her türlüsü, nefsaniyet yayılır, insanlar azdıkça azar. Hırsızlık, adam öldürme, dolandırıcılar yaygınlaşır.

5. Toplumun en şerirleri söz sahibi olur.

6. Hukuk ve adalet sarsılır. Toplumun yarıdan fazlası birbiriyle nizalı olur, mahkemeler davalara bakamaz hale gelir, hapishaneler suçlu ile dolar boşalır.

7. Lisan, edebiyat, tarih, kültür, sanat yozlaşır, büyük erozyona uğrar.

8. Toplum lükse, israfa, aşırı tüketime, gösterişe yönelir.

9. On milyonlarca halk sefalet ve zillet içinde sürünürken tuzu kuru olan mutlu ve putlu azınlıklar vur patlasın çal oynasın, gel keyfim gel, kekâh bir hayat sürerler. Toklar açlara acımaz, zenginler fakirlere yardımcı olmaz.

10. Ahlâki değerlerin, faziletin, hikmetin, insanı insan yapan hasletlerin; ülkeyi, milleti, devleti ayakta tutan kıymetlerin ve müesseselerin pabuçları dama atılır

11. Namusluluk, şereflilik, iffet, erdemlilik, kahramanlık enayilik ve ahmaklık olarak görülür.

12. Aile darbelenir, kadın seks ve şehvet vasıtası olarak görülür, çocuklar iyi yetiştirilmez.

13. Haram yiyicilik yaygınlaşır. Emeğin, helâl ticaretin, üretimin, çalışıp çabalamanın kıymeti kalmaz; onların yerine faiz, rant, repo, alavere, dalavere gelir.

14. Milyonlarca insan Allah’ı bırakır, Altın Buzağı’ya tapmaya başlar.

15. Toplum birbirine düşman kutuplara, kamplara, kesimlere, fırka ve hiziplere ayrılır. Etnik gruplar, mezhepler, sağcılar solcular, şucular bucular birbirlerine düşman olur ve didişmeye, çekişmeye, tepişmeye başlar. Sosyal barış ve toplumsal uzlaşma ortadan kalkar.

16. Toplumda kimlik erozyonu olur. Geniş çapta bir yabancılaşma başlar. Ülkenin çocukları kendi kimliklerine, kendi kültürlerine, kendi kişiliklerine yabancı olurlar.

17. Zevksizlik, sanatsızlık, çirkinlik, estetiksizlik hayata hâkim olur. Binalar yapılır çirkin, şehirler kurulur çirkin. İnsanın ayak bastığı her yer çirkinleşir. Tabiat tahrip edilir. Denizler, göller, nehirler kokutulur. Beton, bir kâbus gibi ülkeye hakim olur.

18. Rüşvet, suiistimal, irtikab, ihtilas, hortumlama; vatanı, milleti, devleti soyma yaygınlaşır. Yüz milyarlarca dolarlık kara para biriktirilir.

19. Milletin ve ülkenin haklarını koruması gerekenler, adalet ve hukuka destek vermesi gerekenler, haksızlıkların karşısında direnmesi gerekenler bu vazifelerini yapmazlar. Vicdanlar doların milyonlarıyla satın alınır, kiralanır.

20. İyiler, doğrular korkak, pısırık, mıymıntı olur; kötüler, şerirler, şakiler, hırsızlar cesur, gözükara, tuttuğunu koparır hale gelir.

Yirmi madde oldu, bu kadar yeter. Büyük düşünürler, büyük filozoflar, büyük bilgeler, büyük tarihçiler toplumların, devletlerin, ülkelerin nasıl battığını, niçin battığını kitaplarında yazmışlardır. Bu batışlar hep birer zelzeledir. Bu zelzelelerin alametleri vardır. İnsanlar bunlardan ibret alarak kendilerini, vatan ve milletlerini, devletlerini kurtarmak için tedbirler almalıdır.

Osmanlı İmparatorluğu 1600’den sonra bozulmaya başlamış, asırlarca duraklayıp geriledikten sonra 1922’de batmıştır. Roma İmparatorluğu’nun yükselişi ve batışı hakkında Montesquieu’nün büyük bir kitabı vardır. Milletler, ülkeler, devletler gemiler gibi batmaz. Onların batışı başka türlü olur, onların zelzeleleri yer depremi gibi değildir.

Ayağımızın altındaki toprak sarsıntılar içinde, çökme belirtileri var. Başımızın üzerindeki gökkubbe göçebilir. Binadan çatırtılar, sesler geliyor. Duvarlarda yarıklar görülüyor. Hadiseler lisan-ı halleriyle bizi uyarıyor. Tedbir alınmazsa, aklın ve bilgeliğin gösterdiği yola girilmezse, kötülükler önlenmez, iyilikler teşvik edilmezse büyük bir zelzele mukadderdir. 27 Kasım 2001