Çarşamba

 

Statükocudur. Değişime, yenileşmeye kapalıdır. Devletle kendi ideolojisini özdeşleştirmektedir. İdeolojisini devletin, ülkenin, halkın üzerinde görür.

Samimî olarak demokrasiye taraftar değildir. Çünkü gerçek bir demokratik ortamda, çoğunluğun oylarını alıp da iktidar olması mümkün ve muhtemel değildir. Açıkça söylemese de darbe taraftarıdır. Devletçidir, yani liberalizme karşıdır.

Lâik değil, lâikçidir. Türkiye Müslümanlarına İngiltere’de, Norveç’te, Kanada’da olduğu gibi

tam, yüzde yüz din ve inanç hürriyeti

verilmesine taraftar değildir. Kısıtlı ve sınırlı din hürriyetinden yanadır.

Cumhurbaşkanlığının, YÖK’ün, başka temel kurumların devlet içinde devlet olmasından, millî iradeyi gemlemesinden yanadır. Dünyanın bütün medenî, hukuklu, demokrat, insan haklarına bağlı ülkelerinde serbest olan

başörtüsünün

yasaklanması taraftarıdır ve bu konuda en ufak bir ödün bile vermemektedir.

Dinciliği Cumhuriyet için en büyük tehdit ve tehlike olarak görmekte ve göstermektedir. Türkiye halkının 1928’den önce yazılmış, basılmış kitapları, gazete ve dergileri, belgeleri, mezar taşlarını, kitabeleri

okuyamaması cahilliğini büyük bir ilerleme ve uygarlık hamlesi olarak görmektedir.

Bugünkü

militer anayasayı

kutsal bir metin gibi

benimsemekte ve ondaki ilkelerin muhafaza edilmesini, asla tartışılmamasını istemektedir. Halktan kopuktur ve genellikle halka karşıdır.

Zamanı 1930’lu yıllarda dondurmuştur.

Okullarda din dersi verilmesini lâikliğe aykırı görmektedir. Müslümanların özel olarak din dershaneleri, Kur’ân kursları açmasına da muhaliftir. Onlara göre, vaktiyle Halkevlerinin dergisi olan

“Ülkü”

de yazdıkları gibi

“En iyi din terbiyesi dinden hiç bahs etmemektir.”

CHP kendisini Atatürkçü veya Kemalist olarak takdim etmekte, lakin Atatürkçülüğün ve Kemalizmin tarifini yapmaya yanaşmamaktadır.

CHP bir tabular ve yasaklar partisidir. CHP, İstiklâl Mahkemelerinin partisidir. CHP yakın tarihimizde sadece Sünnî Müslümanlara değil, Alevî Müslümanlara da çok zulm etmiştir. CHP, Türkiye’nin meleği değil, kurdudur.

CHP gerçekten solcu bir parti değildir. Çünkü kodamanları içinde çok büyük kapitalistler, çok iri para babaları bulunmaktadır.

AK Parti’nin karşısında CHP

Beyaz Türklerin

partisidir.

(Beyazlar AKP’ye de sızmışlardır.)

CHP hiçbir zaman, bir kere bile serbest seçimlerle, halkın çoğunluğunun oyları ve güveni ile iktidar olamamıştır. (1946 seçimlerinde ne dolaplar dönmüştü. Senirkent… Arslanköy… ve daha neler neler…)

CHP kendini sorgulayamaz… CHP özeleştiri yapamaz… CHP kendini yenileyemez… CHP bu kafayla ıslah olmaz…

Zındık Kimdir?

Hem Müslüman geçinen, hem de İslâm’ın yegane hak din olduğuna inanmayan zındıktır. Tevhid ile Teslis’in esasta aynı şey olduğuna inanan zındıktır. Hz. Muhammed’e iman etmeyenlerin de doğru yolda olduklarını iddia eden zındıktır.

Kur’an-ı Kerim’in -hâşâ- düzmece bir kitap olduğunu iddia edenlerin Cennet’e gireceklerine inanan zındıktır. Kâfirleri dost, veli, yar edinip de Müslüman kardeşlerine düşmanlık edenler sapıktır. Yüce Allah’ın, Kendi mülkü olan Cennet’e sokmadığı kefere için, sanki Cennet’in sahibi kendisiymiş gibi onlar da Cennet’e gireceklerdir diyen zındıktır.

On dört asırdır görülmemiş, duyulmamış;

Kitab’a, Sünnet’e, icma-i ümmete kesinlikle aykırı ictihad yapanlar, fetva verenler, görüşler ortaya atanlar zındıktır.

İslâm dininde, Peygamberlerden başka hiç kimse ismet sıfatıyla sıfatlı, masum ilan edilmemişken, kendi Baronlarını masum, hiç hatâ etmez, hiç yanılmaz, hiç tenkit edilemez ilan edenler zındıktır.

Kendi fırkalarını, cemaatlerini, hiziplerini, sektlerini Yüce İslâm dini ile özdeşleştirenler bozuktur. Ümmet-i Muhammed’e kan kusturan, mü’minleri öldüren, yeryüzünü fesada veren, fitne ateşini körükleyen zalimleri, kafirleri destekleyenler, onlarla işbirliği yapanlar zalimdir. (Yukarıdaki kısa satırları bendenizi zındıklıkla suçlayan birine karşı yazmış bulunuyorum. Başka kimse üzerine alınmasın. Mü’min ve Müslüman olmaktan başka hiçbir iddiam yoktur. Şu dünyada 1,5 milyar Müslüman varsa, derece ve rütbe itibarıyla onların sonuncusuyum. Mü’min ve Müslim olmak bana saadet ve şeref olarak yetiyor. Zındık kim? Aynaya baksınlar…)

Kuzguncuk

Geçen Cuma, dostlarımızdan Fikri beyin validesinin (Allah rahmet eylesin) cenazesi için

Beylerbeyi Hamid-i Evvel Camii’ne

gittik. İmam efendinin kıraati çok güzeldi, müezzin de iyi okudu. Kendilerini tebrik ediyorum. Eskiden muhafazakâr, mütevekkil, vakarlı bir semt olan Beylerbeyi lüksleşmiş, kozmopolit olmuş. Bir şeyler yemek için Kuzguncuk’a geçtik. Asude lokantasına gidecektik, sahipleri tatile gitmiş, kapalıymış. Sahilden yukarı çıkan ana caddede bir lokantada karnımızı doyurduk. Yemekleri çok lezzetliydi. Gelmişken sahil caddesindeki kitapçıya, eskiciye uğradık.

Dört kitap, yirmi kadar eski çay bardağı tabağı aldım.

Kuzguncuk Beylerbeyine, Üsküdar’a göre daha sakin. Adalar’a benziyor. Sahilde bir cami var, ayrıca birkaç kilise, bir de sinagog mevcut.

Devleşen İstanbul’da oturulabilecek bir mahal.

Sakin bir yerde ev almak isteyenlere (bütçeleri müsait ise) oradaki satılık evlere veya dairelere bakmalarını tavsiye ederim.

Halkı genellikle şehirli ve medenîdir.

Eskiden bu semt Yahudi semtiydi, şimdi kaç kişi kaldı bilmiyorum. Otomobilimizi park ettiğimiz sokakta beş katlı bir apartmanın kapısında üç tarih vardı: 1923… Osmanlıca 1339 ve 5 bin küsur rakamlı Yahudi tarihi…

Çarşısı, pazarı, fırını, pastacısı, lokantaları, çayhaneleri yeterlidir. Ulaşımı da kolaydır. Otomobil çilesi çekileceğine Üsküdar’dan vapurla karşıya geçilebilir.

İstanbul’da hâlâ görülecek, keşf edilecek semtler, mahalleler var. 09 Ağustos 2007