Müslüman İslâm’ı doğru olarak öğrenmeli.

Öğrendiği aslına uygun İslâm’ı hayata uygulamalı. Hem kendi hayatına, hem ailesine, hem topluma.

Gücü, imkânları yettiği kadar.

Nasıl uygulamalı?

Nefs ve hevasıyla değil, nasıl olması gerekiyorsa, planlı programlı ve bilinçli şekilde uygulamalı.

Ulema, fuqaha ve meşayih (şeyhler) halkı doğru bilgilendirmekle, aydınlatmakla, uyarmakla vazifelidir.

Onlar, Kur’ânda geçen ülü’l-emrdir.

Müslüman idareciler de emir sahibidir.

Müslüman halkın râsih muhlis (ihlaslı) muslih (ıslah edici) ulemaya ve fuqahaya, kâmil şeyhlere, sâlih idarecilere itaat etmesi gerekir.

Ulema, fuqaha, meşâyih ve idareciler halkı bilgilendirme, aydınlatma, uyarma vazifelerini tam olarak hakkıyla yapmazlarsa toplum dejenere olur, çürür, yıkılır.

Adam veya kadın Müslüman doktor, Muslüman mühendis, Müslüman yüksek tahsilli, Müslüman uzman ama İslâm’ı yeteri kadar bilmiyor, doğru olarak bilmiyor. Onun bir sürü diploması, lisansı, beratı olsa da o cahil kalmış, pusulasız dümensiz biridir. Harcanmıştır.

Cahillerin vebali, kendilerini bilgili yapmayan alimlerin, bilenlerin üzerinedir.

Sadece cami binası Müslümanları bilgili yapmaz.

Caminin yanında, Osmanlıda olduğu gibi medrese, mektep ve tekke olmalıdır.

Diyanet’in birinci vazifesi, Müslüman halka, İslâm’ı doğru olarak (herkesin sosyal seviyesine göre) yeterli miktarda öğretmektir.

Resulullah (Salat ve selam olsun ona) Efendimiz: “Kadın erkek her Müslümanın ilim öğrenmesi farzdır” buyurmuşlardır.

Öğrenilmesi farz olan ilimler üç büyük gruba ayrılır:

1. Din ilimleri: İnançla ilgili bilgiler… İbadetler… Muamelat… Ahlâk… Ahkam-ı Sultaniye (İslâm’ın devlet idaresi hakkındaki hükümleri)…

2. Dünya kültürü: Her Müslümanın, kendisine yetecek, kendisini güçlü kılacak miktarda doğru ve faydalı genel kültüre sahip olması gerekir. Bu konuda İslâm düşmanlarından ve karşıtlarından üstün olmamız, onlara yukarıdan bakmamız gerekir.

3. Sanatla, güzellikle, estetik ile ilgili kültür. Hadîs-i şerifte “Allah Güzeldir, güzeli sever” buyurulmuştur. Müslüman çirkin olamaz, çirkinlik sergileyemez. Müslümanın her yaptığı doğru, iyi, güzel olmalıdır.

İslâmî bilgilerin temel kaynağı Allahın kadim Kelamı olan Kur’ân-ı Kerim’dir.

Müslümanın, Kur’ân konusunda, kendisine yetecek miktarda bilgisi ve kültürü olmalıdır.

Müslüman, Kur’âna aykırı ve zıt olan her şeyin heder ve sapıklık olduğunu kuvvetli bir şekilde bilmelidir. İkinci temel kaynak, Resulullah’ın Sünnetidir. Sünnet olmadan Kur’ânın doğru tefsiri yapılamaz.

İslâm dışı küfür ve nifak eğitimi ile İslâmî eğitim yapılamaz.

Müslümanların, İslâmî eğitim verecek gerçek medreselere ve mekteplere ihtiyacı vardır.

Medresesiz ve mektepsiz, camiler mânen harap olur, yıkılır.

Rastgele medrese ile iş bitmez. İslâm medreseleri, dünyanın en iyi okulları olmalıdır.

Vaktiyle Endülüs’te olduğu gibi.

İslâm mektepleri, dünyanın en iyi okulları olmalıdır. Üstünlükte, güçte, vasıfta İngiltere’nin meşhur Eton Kolejinden yukarıda bulunmalıdır.

İslâm tek hak, üstün dindir; onun mektepleri medreseleri de elbette üstün olmalıdır.

Halka ve insanlığa İslâm’ı doğru ve düzgün şekilde öğretme işi, ancak Ümmet birliği ve çatısı altında yapılabilir.

Bu işin başında râşid, âdil, muktedir bir İmam-ı Kebir bulunmalıdır.

Müslüman halk bu İmam’a biat ve itaat etmelidir.

İmam’ın eğitim konusunda müşavirleri, danışmanları olmalıdır.

Bu zevat dünya çapında bilge uzmanlar olmalıdır.

Ümmetin güçlü gazetesi, güçlü dergisi, güçlü TV kanalı olmalıdır.

Ülkenin en güçlü medyası Müslümanlarınki olmalıdır.

Müslümanlar, İslâmî yayınlar konusunda Yahova Şahitleri sektini çok gerilerde bırakmalıdır.

Bu hizmetlere, hiçbir ehliyetsiz liyakatsiz soytarının burnunu sokmasına izin verilmemelidir.

İslâmî eğitim, bilgilendirme, aydınlatma ve uyarma hizmetleri bünyesinde bir tek ehliyetsiz, liyakatsiz, şarlatan, arivist bulunmamalıdır. Diğer hizmetlerde de.

Cami imamlarının, hatiplerinin, vaizlerinin; din dersi öğretmenlerinin hepsi tabakat-ı fukahanın müftü seviyesinde icazetli âlim, faqih, şeyh olmalıdır. Bu kimselerin, Şeriattan kıl kadar ayrılmamak şartıyla Tarikat-i Muhammediyeden icazet ve hilafetleri de bulunmalıdır. Bütün İslâmî hizmetler, eski Meclis-i Meşâyih’e benzer bir kurum tarafından denetlenmelidir.

İslâmî hizmetleri alet ederek hiçbir münafığın haram yollarla zengin olmasına fırsat verilmemelidir.

İslâmî hizmetler sekter zihniyete, holiganlığa, militanlığa, fanatizme alet edilmemelidir.

Bugünkü başıboşluğun, plansızlık ve programsızlığın, Ümmetsizliğin, İmamsızlığın, cahilliğin, gevşekliğin, gafletin, ahlâksızlığın, hıyanetin sonu felakettir.

(Yukarıda acizane anlattığım bütün hizmetler, Fırka-i Nâciye Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesi içinde yapılmalıdır. Bid’atle hizmet olmaz.) 21 Nisan 2017