Camilere Dair
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 08 Aralık 2018
1990’lı yıllarda Recep Tayyip beyin belediye başkanlığı zamanında
olmuştu. Dinsizler, laikler, Kemalistler, Kriptolar buna karşı çıkmışlar,
diyerek yeri göğü birbirine katmışlardı.
Vicdanları kör olan o adamlar, Taksim Meydanı’ndaki o dev gibi
görmüyorlar mıydı?
Taksim’e camii hakkındaki bazı istekler tam bir felaketti. Gazetede okumuştum,
Projeyi çizen mimara baskı üzerine baskı yapılıyor,
deniliyordu.
diye duymuştum. Yapım şerefi şuna mı ait olsun buna mı? Malûm pis hikâyeler entrikalar.
Taksim’e cami yapılamadı…
Daha sonra eski
gündeme geldi. Müceddeden inşa edilecek bina
olarak kullanılacaktı. Binanın orijinal şekli muhafaza edilecekti ama
O da başarısızlığa uğradı.
Bazı Anadolu şehirlerindeki eski camilerin yıkılıp yerlerine mimarlık felaketi modern beton camiler yapıldığını biliyorum. Bazı camiler de yıkılmış, arsaları otopark yapılmıştır.
İki bekçi tahsildar koyarsın ve bedavadan iyi para kazanırsın.
Cami ve mescid arsaları, vakıf malları; vakfiyelerindeki şartlara riayet etmeyenlere felaket, azab, lâ’net getirir.
Vakıf malına şu veya bu şekilde tecavüz edip de bilahare ihya olmuş, ayakta kalmış tek kimse gösteremezsiniz bana. Şu veya bu şekilde belâlarını bulmuşlardır.
Şu anda İstanbul’da
Sultanahmet’teki eski
bitişik arazide
O binayı yıktılar, içindeki şeyh kabirleri ne oldu bilmiyorum
Şimdi onun aynısını yapıyorlar ahşaptan. Turistik tesis olacakmış.
Vah vah…
Ana caddelerdeki, işlek yol kenarlarındaki, meydanlardaki camilerin duvarlarında, avlularında, bahçelerinde bir sürü levha görürsünüz.
İğrenç levhalar.
ve bu helaların İngilizce Türkçe reklamı yapılmamalıdır.
Fesubhanallah!
İslamî kesimin başındaki en büyük belâ ve yük, birtakım cahillerin ve ahlaksızların dinî hizmetlere soyunmuş olmalarıdır.
Son elli yılda belki de 50 bin yeni cami yapıldı, bunların sadece ellisi mimarlık sanatı açısından bir değer ifade eder, diğerleri maalesef beton yığınıdır. Be mübarekler, cami yapacaksanız bari güzel ve sanatlı
yapsanıza!
Kültürlü, sanatlı, medenî, ziyalı Müslümanlar böyle saatleri odunluklarına asmaz!
Tarihî bir caminin
, duvara ucuz saat asmışlar, pilli saat! Selatin camilerin ana kapılarının kenarında, baş köşelerinde nizamiye nöbetçisi gibi saplı bir süpürge, yanında da faraş.
Saçma sapan latin yazılı levhalar.
Yıllarca önce duymuştum.
o güzeller güzeli, o harika
yıkıp yerine beton bir cami yapmak istemişler.
Kaç köyümüzdeki eski ahşap camiler yıkılıp yerine beton binalar dikildi.
Artık lise ve üniversite gençliği, ziyalı kimseler camilere vakit namazı kılmaya gitmiyor.
Zeka katsayısı 100’ün altında olan, geniş kültürü, sanat birikimi bulunmayan kimselere kesinlikle din hizmeti yaptırılmamalıdır.
Camilerin minarelerine ve içlerine
konulmamalıdır.
Camilere fotoğraf atölyesi gibi çiğ, aşırı ışık veren ampuller yerleştirilmemelidir.
İstanbul’daki en az üç yüz camiin imamı aruz bilmeli, islamî sanatlardan birinde usta olmalı ve eser vermelidir.
Üç yüz camide sanat kursları olmalı, bihassa gençlere ders verilmelidir.
Cuma hutbelerinde edebiyat şaheseri hutbeler okunmalıdır. Camiler cazibe merkezi olmalıdır.
Cuma namazından sonra hiçbir camide
Bundan birkaç sene önce
çay içmeye gitmiştim. Ezan okunuyordu, semtin tek camiine girdim. Namazdan sonra otuz küsur yaşlarında kibar bir zat, elimi sıktı, ben mimarım dedi. Ne kadar sevinmiştim.
Müslüman mimarları, ziyalıları, kültür sahiplerini camilerden kaçıranlar haindir, hádim değil hâdimdir
Gerçek hademe-i hayratı
tenzih ederek ve onların ellerinden öperek yazıyorum,
İslam’a ve Ümmete çok büyük kötülük ve hıyanet etmişlerdir.
Bu kafayla gidersek, kendi dinimizi kendi elimizle yıkacağız…
durumu çok kötü…
berbat vaziyette… Savaş çıkabilir mi? Pekala çıkabilir.
Türkiye ister istemez bu savaşa katılmak zorunda kalabilir mi?
Azerbaycan ile Ermenistan savaşın eşiğinde.
Kosova yüzünden savaş çıkabilir.
savaş tamtamları çalıyor.
Bizim büyük medyamızın umurunda mı bunlar?
Bir kısım çağdaşlar ve laikler kahırlarından ölecek. Antalya Belediyesi kadınlar için bir plaj açmış, erkekler girip karılara kızlara bakamıyormuş. Böyle bir ayırım Kemalizm’e çok aykırıymış…
Yıl 1939… Avrupa’da büyük bir gerginlik var… Fransızların umurunda bile değil bu gerginlik… Almanya harıl harıl silahlanırken, disiplin içinde savaşa hazırlanırken; Fransa’da içkiler, danslar, eğlenceler, edebiyat tartışmaları, ahlaksızlığın bin türlüsü var.
Sonra ne oldu. Almanya Polonya’ya saldırdı, ülkenin yarısını o aldı, yarısını Sovyetler Birliği. Fransa ve İngiltere Almanya’ya savaş ilan ettiler. Sekiz ay bir şey olmadı. Sonra Hitler ansızın saldırdı ve birkaç hafta içinde, ordusu ve silahları denk olan Fransa’yı mağlup etti.
Bizde de şu anda çalgılar, eğlenceler, içkiler, keyifler, plajlar, deniz bisikletleri, her tür azgınlık, gayr-i meşru zevkler, israflar, lüksler, beyinsizlikler gırla gidiyor.
Büyük medya müstehcenliğe batmış.
Gençlik askere gitmek istemiyor.
Toplumda çözülme, dağılma emareleri var.
Sosyal barış ve toplumsal mutabakat berhava olmuş.
Muvafıklar ve muhalifler köprüleri atmış.
Savaş tamtamları çalıyor…
Ufuklarda kara bulutlar…
İstanbul zelzelesini bekliyor…
Vur potlasın çal oynasın…
Türkiye?… 07.09.2014