Adam ateist… Olabilir… Ancak, ateistim diye Allah’a ve dine iman eden on milyonlarca vatandaşını horlamaya, onlara saldırmaya, hakaretler savurmaya, yobaz demeye hakkı yoktur.

Adam, hani şu iki kimlikli cemaate mensup. Karpuz gibi dışı yeşil, içi kızıl. Türk ve Müslüman görünüyor ama Türklere ve Müslümanlara

“Acı soğan”

diyor. Bunun da inancı kendisine aittir. Lakin, her hal ü kârda İslâm’a, Müslümanlara, dindar vatandaşlara saldırmaya, hakaret etmeye hakkı yoktur.

Adam bir ideolojiyi din gibi benimsemiştir. Kendisine mahsus dogmaları, mitosları, efsaneleri vardır. Bunları tenkit eden çıkarsa sırtlanlar gibi saldırır. Müslümanlar kendilerini savunurlarsa yobaz, gerici, iç-tehlike, tehdit oluştururlar.

Adam hem medenî geçinir, hem de vatandaşlarının tamamına eşitlik ilkesini ve evrensel insan hak ve hürriyetlerini tanımaz. Kendisi ve yandaşları birinci sınıf vatandaştır, ötekiler ikinci sınıf vatandaş. Onlar büsbütün eşitlik dışı değildir ama bunlar “daha eşittir.”

Bu millet, 1915’te cereyan etmiş Çanakkale savaşını kendi millî ve dinî bakışıyla değerlendirmektir. Bu savaşın islâmî tarafı üzerinde durmaktadır. Bir İngiliz’in, bir Anzak’ın, bir Fransız’ın Çanakkale’ye bakışı ile bir Müslüman Türk’ün bakışı bir olabilir mi? Elbette olamaz.

9 Eylül 1922’de İzmir’in ordumuz tarafından istirdat edilmesi (geri alınması) bizim için ne kadar büyük, şanlı, sevindirici, iftihar verici bir hadise ise Yunanlılar için -tam tersine- korkunç bir hezimet, bir yüz karası, megali idea’nın yediği en büyük darbedir.

Şimdi bir zıpçıktı kalkıp da Müslüman Türklere, siz de bu konuda Yunanlılar gibi düşüneceksiniz derse… Son yıllarda birtakım adamlar terter tepiniyorlar. 1915’te Çanakkale’de dinî şehamet destanları yazılmamıştır… O tarihte orada olağanüstü hadiseler cereyan etmemiştir… Bu konuda söylenenlerin hepsi palavradır, yalandır, hurafe ve safsatadır… Yobazlar ve dinciler lâikliği yıkmak için bunları uydurmaktadır.

Şu iddialara bakın: Neymiş efendim, gericiler otobüslere doluyor ve akın akın Çanakkale’ye gidiyor, şehitlikleri ziyaret ediyormuş… Efendi, bundan sana ne? Anayasa seyahat hürriyetini tanımıyor mu? Plaja, bara, batakhaneye, randevuevine, meyhaneye gidenlere kızıyor musun? Kızmıyorsun… O halde Çanakkale’ye gidenlere de öfkelenmeyeceksin, onları tahkir etmeyeceksin.

Sen ateistsin, onlar mü’min… Sen elbette onlar gibi düşünmezsin, onlar da senin gibi düşünmez. Ne kadar sinirli, agresif, tahkir edici bir üslupla saldırıyorsun. Biraz sakin olsana!

Çanakkale savaşları hakkında yeterli döküman, belge, kitap, araştırma yokmuş… Bu iddian hem doğrudur, hem de yanlış. Bu konuda binlerce kitap, ilmî makale, belge, hatıra bulunmaktadır. Bunların büyük kısmını İngilizler, Fransızlar, o zamanki düşmanlarımız yazmıştır. Bu kitapların, bu makalelerin, bu belgelerin ışığında Müslümanların tarih yazmaları, tarihi algılamaları suç mudur? Herkes senin gibi tepeden inme,

ofisiyel, ideolojik bir tarihi

benimsemeye mecbur mudur?

Çanakkale savaşına dinî bir hava veren, dinî menkibeler anlatanlar ümmetçi yobazlar imiş. İslâm’da ümmet kavramı ve kurumu vardır. Her Müslüman, kendisinin Ümmet-i Muhammed’in bir ferdi, bir parçası olduğuna inanır. Senin, bu inancı tahkir etmeye ne hakkın var? Masonlar,

“Mason kardeşliğinin”

mensubu olduklarına inanıyorlar, onlara bu yüzden yobaz diyor musun? Atatürkçü geçiniyorsun ama Mustafa Kemal Paşa’nın Mason locasını kapattırdığını bilmezlikten geliyorsun.

Atatürk rejimini yıkmak, Atatürk’ü iktidardan düşürmek, belki de idam etmek için harekete geçen, yakalanan, muhakeme edilen, ağır hapis cezasına çarptırılan, onbeş sene zindanda kalan, sonra afla dışarı çıkan, Boğaz’da bir Romanya gemisine binerek yurt dışına kaçan, uçaktan Moskova havaalanına inince gazetecilere

“Sovyetler Birliği benim vatanımdır, beni Stalin yarattı”

diyen bir şairi göklere çıkartıyorsun, buna mukabil

İstiklâl Marşı’nı yazmış Mehmed Akif’i hiç sevmiyorsun

.

Gelibolu yarımadasında yolsuzluklar oluyormuş, rantlar yeniyormuş, din sömürüsü yapılıyormuş… Bu dediklerin doğru olabilir. Türkiye bir yolsuzluklar, rant yemeler, sömürüler ülkesidir. Bu işi bir kesim yapmıyor ki… Cümbür cemaat yapılan bir iştir bu.

Yakın tarihimizde, ömürleri boyunca hiç ticaret yapmamış, mirasa falan konmamış, kendilerine piyango vurmamış birtakım büyük adamların kısa zamanda Karun gibi zengin olduklarını bilmiyor musunuz? Ben bir Müslüman olarak din istismarı yapan, mukaddesat sömürüsü ile efsanevî servetler edinen münafık alçakları kınıyorum, elimden geldiği kadar onları yeriyorum. Siz,

“Kendi hırsızlarınızı”

böyle tenkit edebiliyor musunuz?

Neymiş efendim, Çanakkale şehitliklerini ziyarete başları örtülü, kimisi çarşaflı kadınlar da gidiyormuş. Giderler a… Başını örtmeyi, çarşaf giymeyi yasaklayan kanun mu var bu memlekette?

Mustafa Kemal Paşa’nın annesi Zübeyde hanım, zevcesi Latife hanım çarşaflı, sımsıkı tesettürlü değil miydi?

Oraya giden birtakım vatandaşlar sakallı, başları takkeli imiş ve sağda solda namaz kılıyorlarmış.

Bunları suç sayacak kadar fanatik misiniz?

Çanakkale seferleri dolayısıyla birtakım seyahat acenteleri, seyyar satıcılar, konaklama tesisi sahipleri para kazanıyormuş. Bu bir suç mudur? Karı satanları, gençliği uyuşturucu ile zehirleyenleri, Çanakkale ziyaretçilerini fırçaladığınız kadar şiddetle niçin fırçalamıyorsunuz?

Medenî bir insan iseniz ölçülü olun, itidal dairesinde tenkit edin, kendi vatandaşlarınızı tahkir ve tezyif etmeyin. Nüfus hüviyet kartının üzerinde TC yazan, askerlik hizmeti yapan, vergi veren, seçimlerde oy kullanan hiç bir vatandaşı yobaz olarak, iç tehlike olarak, tehdit olarak görmeye hakkınız yoktur. Siz Çanakkale savaşlarında olağanüstü hadiseler, kerametler yaşanmadı mı diyorsunuz? Eyvallah… Bu sizin inancınız ve görüşünüzdür. Biz Müslümanlar sizin gibi inanmıyoruz ve düşünmüyoruz.

Çanakkale tarihi konusunda yanlış bilgilendirmeler yapılıyor diyorsunuz. Buyurun, o yanlışları efendi gibi, sakin ve terbiyeli bir şekilde, medenî bir vatandaş olarak düzeltiniz. Lakin haddinizi biliniz ve Müslümanlara yobaz demeyiniz, onlara düşmanlık etmeyiniz, agresif olmayınız. 18 Temmuz 2006