Pazartesi

 

Gelibolu taraflarında yol yapılırken insan kemikleri çıkmış, bu haber Avustralya’da duyulunca kamuoyu ayağa kalkmış, “Türkler bizim Anzakların kemiklerine saygısızlık ediyor…” denilmiş.

Türk yetkililer “Bunlar Anzak kemiği değildir…” diye garanti vermiş, Avustralya hükümeti bu bilgiyi halka ulaştırmış, yine sakinleşmemişler… Bakınız, başka milletler kendi tarihlerine, kendi atalarına nasıl bağlılar.

O kemikler ortaya çıkınca bizde bir tepki oldu mu? “Bunlar Türk şehidlerinin kemikleridir…” diyen çıktı mı? Bizim yetkililere soruyoruz: “Bunlar Avustralyalı Anzakların kemikleri değilse, sakın bizim Mehmetçiklerin kemikleri olmasın?”

Bu yıl Çanakkale savaşının yıldönümünde halkımızda vefa ve heyecan vardı. Oralara gittiler, tarihi hatırladılar, şehidleri ve gazileri andılar. Çok hayırlı bir gelişmedir bu.

Biz şimdi yeni bir Çanakkale savaşı içindeyiz de haberimiz yok. Bu seferki Çanakkale savaşı 1915’tekinden çok daha şiddetli, çok daha vahimdir. Genel ve amansız bir Haçlı Seferi karşısındayız. İçimizden feth ediliyoruz.

Kurtulmak istiyorsak, 1915’teki iman, azim, irade, heyecan, fedakârlık ve aşk ile vatanımızı, devletimizi, halkımızı, tarihimizi, dinimizi, mukaddesatımızı, kimliğimizi korumak için harekete geçmeliyiz.

Halk yığınlarındaki heyecanı gören birtakım güçler ve mihraklar, “Çanakkale hurafelerinden” bahs etmeye başladılar. Neymiş efendim bir takım turist rehberleri Çanakkale savaşları ile ilgili hurafelerden bahs ediyorlarmış. Bunlar önlenmeliymiş… Sakın, bu “Hurafelere” karşı savaş açanlar Müslümanlara ve Türklere “Acı Soğan” diyen Pembeler olmasın?

Çanakkale savaşında hurafe falan yoktur. O savaş:

– İslâmî bir cihad hareketidir.

– O savaşta Allah Müslümanlara yardım etmiştir.

– O savaşta Peygamberimizin ruhâniyeti hazır olmuştur.

– O savaşta İslâm büyüklerinin, evliyaullahın ruhaniyetleri de hazır omuştur.

– O savaş Kur’ân’la, imanla, İslâm’la kazanılmıştır.

Bize Acı Soğan diyenler işte bu ruhun uyanmasından korkuyorlar. Şimdi onlar bütün güçleriyle Çanakkale zaferini sekülerleştirmek, dinden uzaklaştırmak için çalışıyorlar.

Türkiye’yi ayakta tutacak, kurtaracak, aziz kılacak güç iman ve İslâm gücüdür.

Çanakkale savaşlarında Resulullah Efendimiz birtakım kimselere görünmüştür. Bir vak’a anlatayım:

Bir subayımız ağır yaralanmıştır, yerde kanlar içinde yatmaktadır. Yanında birkaç er vardır. Hayatının son dakikalarını yaşayan bu mübarek zat birden “Beni ayağa kaldırınız” der. Yanındakiler kollarına girer ve onu ayağa kaldırırlar. Kanını kaybettiği için yüzü bembeyaz kesilmiştir. Anlatılması zor bir nur hâlesi ile kuşatılan bu zat: – Lâ ilahe illallah, Muhammed Resulullah… dedikten sonra “Ya Resulallah zahmet buyurdunuz…” der ve son nefesini verir.

Evet o görmüştür. Resulullah Efendimizin ruhaniyeti ona görünmüştür. Yanındakiler görmemiştir ama o görmüştür. İşte inkarcıların hurafe dediği şeyler bu gibi manevî ve ruhani hadiselerdir.

Çanakkale’de yapılmış olan savaş Hilal ile Haçın savaşıdır. Neticeleri itibarı ile bu savaş dünyanın en önemli savaşıdır. Rusya Çarlığı bu savaşı kazandığımız için yıkılmıştır. Bu neticeler henüz tamamen ortaya çıkmış değildir. Yakında Rusya Federasyonu da çökecektir. Bu çöküş de Çanakkale’nin bir neticesi olacaktır.

Türkiye’nin Müslüman halkı Çanakkale savaşının ruhuna sahip çıkmalıdır. Çocuklarımıza, genç nesillere Çanakkale zaferinin bir din ve iman zaferi olduğunu öğretelim. Senenin her mevsiminde, bilhassa Mart ayında şehit kanlarıyla sulanmış o toprakları ziyaret edelim. Dinimizi, mukaddesatımızı, vatanımızı, devletimizi korumak için canlarını feda eden ecdadımız için Fatihalar, Yâsîn-i şerifler okuyalım, dualar edelim.

Hiç olmazsa bir kısmımız, alınlarımızı şehitliklerin duvarlarına dayayıp ağlayalım. O şehitler canlarını dinsizlik için, inkâr için, ilhad için, isyan için, küfür için vermediler. Onlara sahip çıkalım ki, Peygamberimizin ruhaniyeti bizi de gölgelesin. Hayır hayır!… Çanakkale’de hurafe yoktur; mucizeler, kerametler, menkibeler, şehametler, olağanüstü hadiseler vardır.

İnkârcılar, Tağutçular, Pembe Soğanlar, pozitivistler, nasipsizler bunları anlayamaz. Efendiler!.. Sizin dininiz size, bizim dinimiz bizedir. Agresif olmaktan vazgeçin, çoğunluğun dinine ve mukaddesatına saldırmaktan vazgeçin. Çanakkale’de Müslüman Türkler de esir almışlardı. Bu esirlere, şimdi bazı Haçlıların yaptığı gibi işkence ettiler mi, eziyet ettiler mi? Türklerin düşmanlarına karşı yaptığı âlicenaplığı tarih yaza yaza bitiremiyor.

Biz 1915’te İngilizler ve Fransızlar kadar güçlü değildik. Lakin savaşı biz kazandık. Niçin?

– Çünkü Allah bize yardım etti…

Niçin yardım etti?..

– Çünkü atalarımız İslâm’a bağlıydı, iman sahibiydi.

Düşmanlarımız imanımızı yıkmaya çalışıyor. İmanımızı kaybedersek yok oluruz. Çanakkale savaşlarındaki imanı, heyecanı, cihadı anlatan resimli küçük broşürler çıkartılmalı, bunlar milyonlarca adet basılıp dağıtılmalıdır. Ta ki, halk ve gençlik okusun, kendine gelsin, imanları harekete geçsin.

Yol yapan buldozerlerin eski kemikleri ortaya çıkarması üzerine dünyanın öbür ucundaki Avustralya’dan protesto sesleri geldi, “Atalarımız Anzakların kemiklerine saygısızlık ediliyor…” dendi. Ey Türkler, ey Müslümanlar! Sizler de kendi şehitlerinize sahip çıkınız. Bizim bugünkü varlığımız, bağımsızlığımız onların kanlı cesetleri üzerine kurulmuştur.

Çanakkale savaşlarının mucize ve harikalarına hurafe diyenler kendi uyduruk, düzmece, sahte tarihlerine baksınlar. Asıl hurafeler onların mitolojisindedir. 22 Mart 2005