Perşembe

 

1944 yılında Sovyetler Birliği’nde büyük facialar yaşandı. Bunlardan biri, Stalin’in emriyle bütün Çeçen halkının vatanlarından sürülmesi hadisesidir. Günlerden birgün bir emir geldi ve herkes lüzumlu eşyasını bir torbaya ve çantaya koysun ve toplansın denildi. Herkes toplandı, ahali hayvan vagonlarına dolduruldu; kimi Ortaasya’ya, kimi Sibirya’ya sürüldü.

Evlerdeki ocaklarda yemekler ateş üzerinde kaldı… Kırk derece ateşli hastalar vardı… Yeni doğum yapmış lohusalar vardı, bebekleri vardı… Tavuklar, kediler vardı… Yataklara serilmiş felçliler vardı… Herkes hoyratça yurdundan kopartıldı, yaban illere zorla götürüldü.

O yol facialarını lisan ile kalem ile anlatmak mümkün mü? Nice insan açlıktan, soğuktan, hastalıktan, zahmetten kırıldı… Ölülerini doğru dürüst gömemediler…

Onlar insan değildi, onlar vatandaş değildi. Onlar Çeçen’di…. Zalimler, gaddarlar Çeçenlerin anasını ağlattılar… Bütün Çeçen halkı uzun yıllar gurbette süründü… Nice yıllar geçtikten sonra dönebildiler vatanlarına.

Sovyetler Birliği dağılınca Estonya, Letonya, Litvanya ve daha birçok Sovyet Cumhuriyeti, Birlikten ayrılmak, bağımsız olmak istedi ve oldular.
Bu meyanda Çeçenistan da bağımsızlığını ilân etti ve ayrı bir cumhuriyet kurdu. Rusya ve diğer büyük devletler onların bu kararını tasdik etmediler ve Rusya ile Çeçenistan arasında iki savaş oldu. İkincisi devam ediyor.

Yıllardan beri Çeçenistan’da büyük insanlık suçları işlenmektedir. Çeçen halkının yüzbinlercesi vatanlarından, komşu özerk cumhuriyetlere kaçmıştır. Öldürülenin haddi hesabı yoktur. Başkent Grozni bir harabeye, bir yangın yerine dönmüştür. Çeçenistan bir işkenceler ülkesi olmuştur. Tutuklanan Çeçenler, yüksek kurtuluş akçeleri mukabilinde ailelerine satılmaktadır.

Bütün bunları Rus halkı mı yapıyor? Hayır,Rusya’da, Çeçenistan’da olup bitenlere karşı büyük ve güçlü bir tepki ve muhalefet mevcuttur. Rus anneleri “Evlâtlarımız Çeçenistan’da ölmesin…” diye feryat etmektedir. Nice Rus aydını bu savaşın aleyhindedir. Rus halkını, Rus aydınlarının hepsini suçlamıyorum. Ben sadece zalimleri suçluyorum.

Bizde son Osetya’daki katliam konusunda Pembe medya büyük gürültü kopardı. Büyük bir facia cereyan etmiştir ve çoğu mâsum çocuklar olmak üzere dörtyüze yakın sivil ölmüştür. Elbette bu katliamın protesto edilmesi gerekir. Lâkin, hadiseyi bütünüyle ele almak gerekir. Çeçenlerin, yıllardan beri çektikleri yazılmadan bu facianın içyüzünü, boyutlarını anlamak ve anlatmak mümkün değildir.

Büyük Türk gazeteleri, Türk televizyonları niçin Çeçen faciasını, gerektiği gibi yazmıyorlar? Dördüncü yılında bulunduğumuz bu yüzyıl bir terör asrı olacağa benziyor. Dünyanın birçok yerinde niçin terör var? Terörü anlamak o kadar kolay değil. Niçin birtakım insanlar kamikazelik yapıyor, hem kendisi ölüyor, hem öldürüyor. Terörün felsefî boyutları vardır. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru Japonlar düşmanları üzerine kamikazelerin kullandığı, içleri patlayıcı dolu uçaklar göndermişlerdi. Bunların dönüş yakıtları yoktu. O kamikazeler para için, maddî menfaat için, şan ve şeref için, ün ve alkış için ölüme gitmiyorlardı. Japonya için ölüyorlardı.

Soruyorum:

Japon kamikazelerinin yaptığı mı üstündür, Amerikalıların Hiroşima ve Nagazaki üzerine atom bombası atmaları mı?

İnsanlar barış istiyor, adalet istiyor, vatanlarında hür ve bağımsız bir şekilde yaşamak istiyor, kendi kimliklerine sahip olmak istiyor. Bu hususta bütün meşru yollar tıkanınca, kapanınca teröre yönelmekten başka çareleri kalmıyor.

Amerikalılar 1945’te, Almanya’nın Dresden şehrine korkunç bir hava saldırısı yapmış, binlerce uçak göndererek bomba yağdırmış ve bir gecede 250 bin sivil öldürmüştür. Rakamı tekrar ediyorum, 250 bin sivil…

İkinci Dünya Savaşı sonunda, esir alınan bir buçuk milyon Alman askeri açlık, hastalık ve bakımsızlıktan ölmüştür veya öldürülmüştür. Bu konuda Türkçe kitap bile vardır.

Terörün içyüzünü, mahiyetini gazeteci lisanıyla, köşeyazısı mantık ve açıklamasıyla anlatmak mümkün değildir. Terör nedir?.. Niçin yapılmaktadır?.. Sebepleri nelerdir?..

Bu soruların cevaplarını büyük tarihçiler, büyük tarih felsefecileri, büyük sosyologlar, büyük düşünürler, büyük filozoflar verebilir.

Çeçen faciası büyük bir dosyadır. Şurada burada cerayan eden terör hadiselerini anlamak için onları bütün içinde mütalaa etmek gerekir. Çeçenistan’da olup bitenlere kulak tıkıyan, onları zaman zaman manşetten vermeyip, Osetya’daki hadiseyi manşetlere çıkartanlar ciddî ve dürüst medyacılık yapmıyor. “Efendi, yoksa sen de mi teröristlere destek veriyorsun?..” Ne münasebet!.. Elbette teröre karşıyım, elbette mâsum çocukların ve sivillerin ölmesini istemem… İstemem ama meselenin bütünüyle ele alınması taraftarıyım.

Bazı milletler ve toplumlar insan hakları istiyor, hürriyet ve bağımsızlık istiyor, kendi vatanlarında güven ve adalet içinde yaşamak istiyor, haysiyetli bir hayat sürmek istiyor…Onlar bu isteklerinde haklı mıdır, haksız mıdır? Gerçek ve kalıcı bir barış olmazsa, terör bitmez. Bitmek bir tarafa, her geçen gün arta arta, şiddetlene şiddetlene devam eder ve günün birinde üçüncü dünya savaşına yol açar. Peki Çeçenler niçin Rusya Federasyonu içinde yaşamak istemiyor? Federasyon içinde kalsalar daha iyi olmaz mı? Bu soruyu bana değil, Çeçenlere sorunuz. 24 Eylül 2004