Bütün mü’minlerin tek bir Ümmet olduğunu kabul etmeyen parçalar, dernekler, vakıflar, cemaatler, cemiyetler; bütüne yani Ümmete, dolayısıyla İslâm’a ve Müslümanlara, bilerek olmasa da zarar verir.

Bir Müslüman parçayı bütünle özdeşleştiriyorsa, hattâ daha ileri gidip parçayı bütünden daha büyük görüyorsa onun İslâmî kültüründe büyük bir bozukluk ve sapıklık vardır.

Ümmet, esasa aykırı olmayan çeşitliliklere sahip sarsılmaz bir bütündür, temel birliktir.

Ümmet içinde bir ihtilaf ve tefrika zuhur ettiği vakit, Peygamberimizin buyruğuna uyarak

Sevad-ı Âzam’a, yani büyük karaltıya, büyük topluluğa dahil olmamız gerekir.

Sevad-ı Âzam Ehli Sünnet ve Cemaattir.

Ümmet içindeki ihtilafların bir kısmı rahmanîdir, bunlar tefrika değil, çeşitliliktir. İtikad konusunda iki İmam olması, dört hak fıkıh mezhebi olması, Şeriata uygun tarikatlar olması, ana çizgiden ayrılmayan meşrebler olması gibi.

Hiçbir İslâmî parça, cemaat, grup; İslâma, Tevhid inancına, Kur’âna, Sünnete, Şeriata, Ümmet birliğine düşman kâfirlerle ve münafıklarla ittifak ve işbirliği yapamaz.

Yaparsa hıyanet etmiş olur.

Hiçbir cemaatin ve parçanın, zaruriyat-ı diniyeden olan temel konularda aykırı inançlar, görüşler, fikir sergilemeye hakkı yoktur.

Hayırlı hizmetler yaptığını iddia eden hiçbir cemaatin, tarikatın, grup ve hizbin kendi hizmetlerine harcamak için zekât toplamaya hakkı yoktur.

Zekâtın hangi gerçek kişilere nasıl verileceği Kur’ânda, Sünnette, fıkıh ve Şeriatta; çok açık, çok seçik bir şekilde bildirilmiştir. Hiçbir cemaatin bu konuda sınırları aşmaya ve

zekâtları haksız yere toplamaya, Müslüman fakirlerin, miskinlerin, mültecilerin hakkını yemeye hakkı yoktur.

Hiçbir İslâmî cemaatin

gayr-i Müslimleri dost ve velî edinmeye hakkı yoktur.

Böyle yapan cemaatler İslâmî olma vasfını yitirir. Bütün İslâmî cemaatler, tarikatlar, cemiyet ve vakıflar; açtıkları ve işlettikleri özel okullarda beş vakit namaz kıldırmaya mecburdur. Bu konuda onların tercih hakkı yoktur. Hiçbir İslâmî vakıf ve dernek

bulûğ yaşını geçmiş kız ve erkek çocukları birlikte okutamaz.

İslâmî bir parça,

“Zamanımızda üç hak İbrahimî din vardır, bunların üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i cennettir”

itikadına sahip olamaz ve bu itikadı doğruymuş gibi gösteremez.

Hiçbir cemaat, Resulullahı

(Salat ve selam olsun ona)

yalancılıkla, sahte peygamber olmakla suçlayan, Kur’ân’ın hak kitap olduğunu yalanlayan, İslâm dininin ilahî hak din olduğunu inkâr eden, Kilisenin dışında kurtuluş yoktur inancına sahip olan, teslise inanan kimselerin Cennete gireceğini iddia edemez. Ederse doğru yoldan ayrılmış, dalalet fırkası olmuş olur.

İslâmın, Kur’ânın, Sünnetin hizmet prensipleri ve düsturları vardır. Hiçbir cemaat bunları göz ardı edemez, çiğneyemez.

İslâma hizmet cemaatleri

anonim şirket, banka, holding gibi çalışamaz. İslâm cemaatleri ulvî hizmetleri süflî politikaya alet edemez. Hiçbir Müslüman cemaat,

mevrid-i nasa aykırı ictihadlar yapamaz.

Hiçbir cemaat, diğer Müslümanları ötekileştiremez. Hiçbir cemaat ruhbanları erbab haline getiremez.

Ehl-i Sünnet Müslümanlarını bir bütün olarak kabul etmeyen, Ümmet birliğini hiçe sayan, Müslümanların başına itikadı sağlam,

ehliyetli, liyakatli, râşid bir Halife seçilmesini istemeyen cemaatler hizmet diye diye hezimete sebebiyet verebilir.

Tevhid ile Teslisi bir tutanlarda hayır yoktur.

(İkinci yazı) Ameller Niyetlere Göredir

Diktatör diye kime derler?..

Kuzey Korenin başındaki zat diktatördür. Meclisten eniştesi mi, amcası mı neyse, adamı apar topar aldırttı ve bir iki gün içinde astırdı.

Cumhuriyet tarihimizde diktatörler olmuştur

ama şu anda yoktur.

Vardır diyenler, ya diktatör kimdir bilmiyorlar, yahut yalan söylüyorlar.

Muhaliflerin en ağır şekilde suçlayıp tahkir ettiği bir kimse

otoriter olabilir ama diktatör olamaz.

Bugünkü iktidarın hatâları yok mudur? Olmaz olur mu hiç, saymakla bitmez. Lakin bu iktidar serbest seçimlerle işbaşına gelmiştir

, gidecekse serbest seçimlerle gitmelidir.

Allah bu devletin, bu halkın, bu ülkenin başına

bundan sonra askerî darbe belası vermesin.

Sivil darbeler de gayr-i meşrudur.

Saray darbesi de olmasın…

Askerî olsun, sivil olsun, saray darbesi olsun bütün darbeler vatana hıyanettir.

Tencere yuvarlanır kapağını bulurmuş… Bir toplum layık olduğu şekilde idare edilirmiş…

Uluslararası temizlik ve şeffaflık notu 10 üzerinden 5 olan bir ülkede yaşıyoruz.

Bu not, 5’ten 7’ye 8’e çıkmadan siyasette idarede temizlik olmaz.

Sivil darbe hevesi peşinde koşan

Geziciler Meziciler

(Gezicileri biliyoruz da şu Meziciler kimlerdir?)

çok yanlış bir yoldadır.

Yapılan işler niyetlere göredir.

Sen birtakım dosyaları derin dondurucuya koy ve günü gelince birtakım pis niyet ve emeller için açığa çıkart.

Bu adalet değildir.

Birilerine,

dosyaları bugüne kadar niçin beklettin

diye sorulmalıdır. Yolsuzluk dosyalarını

(varsa)

bekletmek de bir suçtur. Yolsuzluk yapanın Allah belasını versin ama yolsuzluk dosyalarını adalet dışında kullanmak isteyenlerin de… 21.12.2013