Cumaİsrail başbakanı Ankara’ya geldi, bizim Sabataycı-Yahudi asıllı bakanlarımızdan biri ile kucaklaştı, uzun görüşmeler yaptı, ona Kardeşim diye hitab etti, Jerusalem Post gazetesi, Türk bakanının Sabataycı kökenli olduğunu yazdı.

Türkiye’deki son çalkantılar, sun’î (yapay) krizler birkaç Sabataycının işidir. Bunlardan biri de büyük bir politikacının eşi olan Raşel hanımdır. Bu hanımın veya madamın militanca hareket etmesi devletimize, ülkemize, halkımıza büyük zarar vermektedir.

Sabataycı kesimin memur kıyımı kararnamesini çıkartabileceklerini sanmıyorum. Maçı kaybetmişlerdir.

Siyaset işlerinde öfkelenen, sinirleri bozulan taraf kaybeder.

Başörtüsü konusunda çember daraltılmaktadır. Üniversiteye hazırlama kurslarına, imtihanlara başörtülü olarak girilmesi yasaklanmak isteniyor. Bu yasaklar insan haklarına, hukuka, demokrasiye, sağduyuya, millî kimliğe, akla, vicdana, iz’ana aykırıdır.

Sabataycı beyin takımının siyasal İslâm hakkında da bazı planları vardır. Müslümanları iki veya üç partiye bölmek için planlar ve stratejiler hazırlıyorlar.

Süleyman Demirel başkanlığa, şana, şerefe, alkışa doymamışa benziyor. Şimdi de onu millî hakem yapmak için bazı girişimler var.

Memleketteki birtakım din baronları, üç dört yıldan beri süren iktisadî ve mâlî sıkıntılardan çok zarar görmüşlerdir. Dindar halkın ve zenginlerin durumu iyi olacak ki, onlar da büyük paralar toplayabilsinler. Para kalmayınca baronlardan biri müridlerine İki mülkü olan birini satsın ve parasını getirsin emrini vermiş.

Bir kısım islâmî medya çare, çözüm, strateji üretmek yerine, günübirlik şiddetli muhalefet yapmayı tercih ediyor. Bu muhalefet yürekleri soğutuyor ama sadra şifa olmuyor.

Büyük ve çok güçlü bir devlet kuruluşu içindeki Atatürkçüler’in Rumelililer ve Anadolulular diye iki kampa ayrılmış olduklarına dair haberler alıyorum.

İktisadî, ticarî, mâlî durum her geçen gün biraz daha bozuluyor. Önümüzdeki aylarda bir devalüasyon yapılması mevzuubahistir. Bir doların fiyatı bir milyon liranın üzerine fırlayacaktır.

Yine Sabataycı cepheye dönelim: Selanikli olduğunu açıkça söyleyen, İslâm’a ve Müslümanlara düşmanlık etmeyen Ilgaz Zorlu bey Zvi-Geyik Yayınevini kurdu. İlk olarak iki kitap neşretti: Profesör Galante’nin aslı Fransızca olan bir eserinin tercümesi ile benim Sabataycılık ve Sabataycılar hakkındaki bazı yazılarımdan meydana gelen bir derleme.

İslâmî hareket, Müslümanların kendi zaafları ve bazı baronların hıyanetleri yüzünden büyük darbe yemiştir. Bazı Müslüman kardeşlerime şuculuk, buculuk, oculuk yapmaları yerine Müslümanlık yapmalarını tavsiye ederim. Birinci madde olarak da ezan okununca camiye gitsinler, cemaati çoğaltsınlar, topluca ibadet ve dua etsinler. İbadetsiz, cemaatsiz, birliksiz kurtuluş olmaz.

İkinci tavsiyem zekatlarını Şeriat’ın, fıkhın, ilmihal kitaplarının hükümlerine göre hakkı olan Müslümanlara dağıtsınlar. Hiçbir hizbe, fırkaya, derneğe, tarikata zekat verilmez. Hiçbir din baronunun zekat toplamaya hakkı yoktur. Yerine verilmeyen zekat ödenmiş olmaz. Zekatın dışında sadaka olarak (dilencilere verilen para değil, Allah rızası için yapılan yardım) da vermemiz gerekmektedir. Sadakanın belâ ve felaketleri uzaklaştırdığına dair hadîs-i şerif vardır.

Tesettür konusunda üzülmeyiniz, kederlenmeyiniz, ümidinizi kaybetmeyiniz. Bu yasak devamlı olmayacaktır.

Müslümanlar için en büyük tehlikeler: Parayı birinci değer olarak kabul etmek. Lüks, konfor ve tüketim azgınlığı. Dünyevî şehvetler. Şeyhini ve baronunu Allah’tan ve Peygamber’den daha fazla sevmek; cemaatini ve tarikatini İslâm’dan daha fazla benimsemek. Nefs-i emmâresine tâbi olmak. Din sömürücüsü hâin ve sapıkların peşinden gitmek. İlim, irfan, kültür, sanat konularında karşıtlarından aşağıda olmak.

Zelzelelerin devam edeceği anlaşılıyor. Cenab-ı Hak ülkemizi ve milletimizi felaketlerden korusun. Yer titriyor. Bu depremler hep birer uyarıdır. Uyanıyor muyuz, intibaha geliyor muyuz?

Çocuklarınızın imanlı ve tatbikatlı Müslümanlar olması için çalışınız. Onlara din ve iman konusunda güzel ve uygun kitaplar hediye ediniz. İlmihal bilgilerini ve namaz kılmaya kadar yetecek kıraati öğretmek üzere özel hocalar bulunuz, tutunuz. Dikkat ediniz, bu hocalar onları dinden soğutmasın.

Geçimde, dünya işlerinde kanaatli, mütevazı, alçakgönüllü olunuz. Az yiyiniz, ucuz şeyler yiyiniz. Allah müsrifleri sevmez. İsraf, gösteriş, kibir, gurur haramdır.

İslâm’ın iki temeli ihlas ve istikamettir. Allah ile olan bütün işlerimizde ihlaslı, dünyaya ait bütün muamelelerimizde istikametli olmalıyız.

Din işleri ile parayı, maddî menfaatleri, beşerî ihtirasları kesinlikle ayırmamız gerekir. Para kirlidir, kirletir. Son otuz yıl içinde Müslümanlardan din hizmetleri için milyarlarca dolar toplandı. Neticede ne oldu? Bediüzzaman hazretleri gibi parasız çalışılmış olsaydı emin olunuz ki, çok büyük fütuhat elde edilecekti.

Şu adam çok temiz… Bu adam çok ahlâklı… gibi edebiyatlara hemen kanıvermeyiniz. Ben isim veremiyorum ama islâmî kesimdeki bazı kocaman ve kodaman kişiler Karun kadar zengin olmuşlardır. Helâl ticaret yaparak, ithalat, ihracat, üretim işleriyle uğraşarak mı? Güldürmeyin beni! Hangi adamın peşinden gidecekseniz öncelikle onun malvarlığını, servetini araştırın.

İslâm dâvasına en büyük zararı verenler, en büyük hıyaneti yapanlar emanetleri ehillerine vermeyenlerdir.

Kaç kere yazdım, tekrar ediyorum: Müslümanların içinde, her cemaat ve grubun içinde bir sürü casus, ajan, istihbaratçı, karıştırıcı bulunmaktadır. Bunlara karşı dikkatli olunmalıdır. Bunlar insî şeytanlardır, onların iğva ve tuzaklarına düşülmemelidir.

Benim şeyhim en büyük, öteki şeyhler en küçük… Benim cemaatim en hak, ötekiler berbat… gibi ahmakça ve eşekçe sözler ve gururlanmalar firasetli ve olgun Müslümanlara yakışmaz. Kur’an, Allah katında en üstün olanınınız en takvalınızdır buyuruyor. 02 Eylül 2000