Çeşitli Konular
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Pazar
İstanbul vali yardımcılarından biri beklenen büyük depremle ilgili bir toplantı yapmış, medyaya bilgi vermiş. Şehrin felakete hazır olmadığını söylemiş. Zelzele olduktan sonra yollardan istifade edilemeyeceği için 75 helikopter pisti hazırlanmış olduğunu, onlardan yararlanacağını ilave etmiş.
Zelzele konusunda ilk yapılacak iş, yıkılacağı bilinen 50 bin çürük binayı en kısa zamanda tahliye ettirip yıktırmaktır. Bu yapılmadığı taktirde bir milyon kişi, sarsıntıda yassı kadayıf gibi olacak bu
enkazı altında can verecektir.
Nasreddin Hoca, evinin önündeki meydancıkta uzun zamandır bir şeyler arayıp duruyor, yere bakarak dönüp dolaşıyormuş. Komşusu meraklanmış sormuş: Hocam epey müddettir orada ne arıyorsunuz?.. Yüzüğümü kayb ettim, onu arıyorum… Hocanın tuhaf hallerini bilen komşusu tekrar sormuş: Yüzüğü nerede kayb etmiştin?.. Ahırda… Peki niçin burada arıyorsun? Hoca: “Ahır karanlık, burası ise aydınlık, onun için burada arıyorum…” cevabını vermiş.
Evet, beklenen büyük İstanbul zelzelesi konusunda ilk yapılması gereken iş, sarsıntıda yıkılacağı şimdiden bilinen çürük 50 bin binayı en kısa zamanda tahliye ettirmektir.
İktidar, idareciler, sorumlular bunu vaktinde yapmazlarsa, bu çürük binaların yıkıntıları altında ölecek büyük sayıda vatandaşın katilleri olacaklardır.
Hızlı adımlarla bir savaşa doğru yaklaşıyoruz. Medya bu konunun üzerinde gereği gibi durmuyor. 200 nükleer füzeye sahip İsrail ve müttefikleri İran’ın nükleer çalışmalar yapmasını kesinlikle istemiyor. Böyle bir şeyi barış için tehlikeli buluyor. Bizim Gizli Yahudi büyük medya organlarımız bu konuda son derece tek taraflı yayın yapıyor. Barış için asıl tehlike İsrail’in bunca nükleer silaha sahip olması değil midir? Bizim Yahudilerimizin düşünce ve görüşleri ise şöyledir:
– Yahudi devleti nükleer silaha sahip olabilir, çünkü Yahudilerin buna hakkı vardır.
– Müslümanların nükleer silah sahibi olmaya hakları yoktur.
Sanırım üçüncü dünya savaşı bu zihniyetin tek taraflılığı, inadı, israrı yüzünden çıkacaktır.
İsrali’in nükleer silahlarını, İran’ın çalışmalarını bırakalım da şu soruya cevap arayalım:
Üçüncü dünya savaşı çıkarsa, İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşamak mümkün olamayacağına göre, kendimizi ve ailemizi kurtarmak için daha sakin, daha güvenilir bir yere kaçabilir miyiz?
Mesela küçük bir ilçedeki, bir yayladaki yazlık evimize veya köyümüze…
Böyle bir yerimiz olduğunu farz edelim, dehşetli kargaşa içinde oraya nasıl gidebileceğiz? Yollar kapalı olacak, milyonlarca insan ve vasıta yolları tıkayacak…
Bu konuda henüz zamanımız varken düşünüyor muyuz? Çare, çözüm ve tedbir arıyor muyuz?
2006