Cuma

 

Çetin Altan, 24.10.2003 tarihli Milliyet’te “Kimlerdir şu üç sorunun yanıtını bir türlü veremeyenler?.. 1- Son 70 yılda Hazine arazilerinin ne kadarı, kimler tarafından ve kimlerin aracılığıyla yağmalandı?.. 2- Son 70 yılda, devlet bankalarından alınıp da geri dönmemiş kredilern toplamı ne kadardır ve kimler tarafından kullanılmıştır?.. 3- Son 70 yılda kaç milyar dolarlık silah alındı ve bunların miadı ortalama ne kadar zamanda doldu?.. Biliyoruz ki, hiçbir zaman yanıtı verilmeyecek bu soruların…”

Bence bu üç soru azdır, yetersizdir.Tarihi de biraz daha ileriye almak, 1909’a, Sultan Abdülhamid’in devrilmesinden sonraki Jön Türk saltanatı devrinden başlamak (95 yıl olmuş) gerekir. Sorulması gereken bazı öteki sorular şunlardır:

4- 1915’te sürülen Ermenilerin, 1924’te mübadele edilen Rumların muazzam miktardaki mallarının bir kısmı kimlerin zimmetine geçmiştir? Mütarekeden sonra yurtdışına kaçan Ermeni zengini Mateosyan’ın büyük matbaa tesisleri hangi gazete patronuna peşkeş çekilmiştir?

5- Uzun yıllar Van mebusluğu (milletvekilliği) yapmış olan merhum İbrahim Arvas hatıralarında (Birinci kısmı kitap halinde basılmış, ikinci kısmı haftalık Yeni İstiklâl gazetesinde tefrika edilmiştir) İstiklal Mahkemeleri terörü esnasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gaz tenekesi ile (yirmi litrelik hacmi vardır) kulplu veya kulpsuz altın toplandığını yazmıştır. Bu miktardaki altınlar kimlerin cebine girmiştir?

6- İngiliz işgalindeki Hindistan Müslümanlarının Anadolu’daki Millî Mücadele hareketine yardım olarak göndermiş oldukları otuz bin altın ne olmuştur?

7- Hayata beş parasız başlamış, hiçbir ticaret işi yapmadıkları halde bugünün parasıyla milyarlarca dolarlık servetlere sahip olmuş kişiler kimlerdir?

8- Birinci dünya savaşında halk açlıktan kırılırken vagon yolsuzlukları ve binbir dalavere ile süper zengin olan İttihatçılar kimlerdir?

9- 1929’da, 1930’da şiddetli muhalefet yapan, baskılar ve tehditler karşısında Bulgaristan’a kaçmak zorunda kalan Arif Oruç, sahibi olduğu Yarın gazetesinde neler yazmıştır? Emval-i metrukeden krom madenlerinin, mermer ocaklarının, Bomonti’deki buz fabrikasının ve daha bir sürü kıymetli tesisin üzerine oturan zahiren Türk ve Müslüman görünen Yahudi kimdir?

Maalesef son doksan beş yıllık tarihimiz bir yağmalar, talanlar, hortumlamalar devridir. Bu memlekette bunları, belgelerin ve sahih bilgilerin ışığında kitaplaştıracak tarihçi, büyük düşünür, cesur ve ciddî araştırıcı yok mudur?

Çetin Altan yazısında “Bizim geri kalmışlığımızın nedeni; İttihatçılarla Cumhuriyetçilerin sandığı gibi İslâm dini değil (dir)…” diye yazıyor. Bu, pek geç kalmış bir itiraf değil midir?

Beş on soruyla bitmez; elli soru, yüz soru sorulmalıdır.

(1) Türkiye niçin Ortadoğu’nun Japonyası olamamıştır?

(2) Japonya pek büyük, mukayese kabul etmez bir örnek mi? Pardon, öyleyse, “Türkiye niçin bir Güney Kore kadar kalkınamamıştır?” diye sorabiliyor muyuz?

(3) Türkiye niçin yüzölçümü, nüfusu bizden az, başında bin türlü dert ve belâ olan, 650 bin kişilik ordu besleyen Taiwan kadar kalkınmadı, zengin olamadı?

(4) Türkiye niçin, 600 küsur kilometre karelik Singapur site devleti kadar ilerleyemedi, işlerini düzgün yürütemedi, başarılı olamadı?

(5) Türkiye niçin beş buçuk milyonluk küçük Finlandiya kadar ileri, zengin, dengeli olamadı?

(6) Bizim neyimiz eksikti de, komşumuz Yunanistan’ın fert başına düşen millî geliri bizimkinin beş mislidir?

İdeolojik edebiyata gelince zart zurt eden, mangalda kül bırakmayan adamlar bu soruların cevabını verebilirler mi?

Hani kısa zamanda muasır medeniyet seviyesine füze gibi fırlayacaktık.

Bu ülke, bu halk, bu devlet son doksan beş yıl içinde trilyonlarca dolar soyulmuştur.

Soygun o hale gelmiştir ki, yabancı sömürgeciler bu ülkede pancar ve tütün ekimini bile sınırlamışlar, kısıtlamışlardır. Yemeklik sıvı yağlarımız artık Amerika’dan tankerlerle geliyor. Buğdayımız, pirincimiz, nohut ve fasulyamız hep dışarıdan getiriliyor.

Yeni yeni düzenlemeler yapılıyor. Yabancı sermayeli ilaç sanayii ülkemizi pençesine almıştır. Yakında birtakım hizmetleri de yabancılar verecektir.Peki Türkiyeliler ne yapacak. Irgatlık yapsınlar!

1997’de Güney Kore’de iktisadî ve malî bir kriz olmuş, devlet IMF kanalıyla 40 milyar dolar borç almıştı. Vâdesi dolmadan bu borçtan kurtuldular. Nasıl ödediler bunu? Bozulan iktisatlarını ve sanayilerini kısa zamanda nasıl düzeltebildiler?

Başka ülkeler kalkınmak için kredi alıyor. Biz ise, çoğunu yağmalamak, hortumlamak için…

Bizim ülkemizin, Güney Kore gibi yüzde yüz millî ve yerli bir otomobil sanayii kuracak bilgisi, tekniği, aklı yok muydu? Peki niçin kuramadık da, yabancıların geri teknolojili, çirkin dizaynlı otomobillerini ürettik yıllarca? Birkaç büyük aile veya holding zengin olsun, birkaç bin şirket ve aile otomobil ticaretinden milyonlarca dolar kazanç elde etsin diye Türk otomotiv sanayii kasden, müteammiden sabote edilmiştir. Bu bir vatana hıyanet değil midir?

İşlerimiz o kadar kötü idare edilmiştir ki, Sosyal Sigortalar, Emekli Sandığı, Bağ-Kur bile iflasın eşiğindedir, devlet bütçesinin desteği ile hizmet verebilmekte, maaş ödeyebilmektedir.

Sormak lazımdır:

Batı Avrupa ülkelerinden daha büyük yüzölçümü olan, yetmiş milyon nüfusu bulunan, üç tarafı denizlerle çevrili, sadece bor rezervleri ile bile zenginleşebilecek bu güzelim ülkeyi kimler bugünkü perişan hale getirmiştir?

Türkiye halkının ezici çoğunluğunu teşkil eden Müslüman Türkiyelilere “Acı Soğan” diyenler bu memleketi sevebilirler mi? Onların dini imanı, aklı fikri ranttır, haram kazançtır.

Bu memleketin eğitimini, üniversitelerini, hukuk sistemini, toplumun temeli olan aile müessesesini, medyasını kimler dinamitlemiştir?

Loncaları, ahîlik teşkilatını, fütüvvet ahlâkını yıktılar da yerlerine bir şey koyabildiler mi?

Dengeli ve sağlıklı toplumlarda sadece âlet ve vasıta olan parayı kimler baş amaç, birinci değer, put haline getirmiştir?

Bu sorulara cevap veremeyenler, büyük çöküntüden önce başka ülkelere kaçmak ve oralarda haram servetlerini afiyetle yemek için dışarıda banka hesapları açmışlar, villalar satın almışlardır. İnşaallah kaçamazlar, enkazın altında kalarak geberirler! 15 Kasım 2003