CHP Bir Parti midir?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Pazartesi
CHP’nin genel kongresinde büyük kavgalar olmuş, bazı delegeler birbirine saldırmış, yaralananlar hastahaneye kaldırılmış, Baykal ve Sarıgül karşılıklı ağır hakaretler yağdırmış, velhasıl ortalık savaş meydanı gibi olmuş, toz duman içinde kalmış, kavgaları bastırmak için çevik polis kuvvetleri çağırılmış. Neticede sayın Baykal tekrar genel başkan seçilmiş.
CHP, bilinen, klasik, alışılmış şekliyle bir siyasî parti midir, yoksa parti ötesi bir yapıya ve hüviyete mi sahiptir? CHP, kesinlikle sadece bir parti değildir. Onun tarihî bir misyonu olmuştur. O, klâsik bir siyasî parti değil, “Tek Parti”dir.
Yakın tarihimizdeki bütün yenilik, değişiklik, ihtilâl, inkılap hareketlerinde CHP’nin büyük rolü ve tesiri olmuştur. Bugün Türkiye’de din ile devlet, din ile siyasî sistem arasında müzmin bir kavga ve kopukluk varsa, bu öncelikle CHP’nin işidir. CHP, ruh itibarıyla Pembelerin partisidir.
Türkiye, bir Japonya gibi ilerleyemediyse CHP yüzündendir. Türkiye, bir Güney Kore gibi olamadıysa CHPyüzündendir. Türkiye, bir Tayvan gibi olamadıysa CHPyüzündendir. CHP, yakın tarihimizdeki bütün olumsuzlukların baş sorumlusudur.
Bakınız son büyük toplantılarında birtakım CHP’liler birbirleriyle nasıl kavga ettiler, birbirlerine nasıl hakaretler savurdular, birbirlerini nasıl hastahanelik ettiler. Bütün CHP’lileri suçlamıyorum. Kavga edenleri, hakaretler savuranları, sözle yetinmeyip yumruklara başvuranları, tekme sille atanları suçluyorum. Böyleleri, parti kardeşlerine bu şekilde davranırsa, partileri dışındaki vatandaşlara neler yapmazlar.
Adnan Menderes’i astıran zihniyet bu zihniyettir. İstiklâl Mahkemeleri vasıtasıyla tavuk gibi vatandaş boğazlayan zihniyet bu zihniyettir. Lâiklik, lâiklik, lâiklik diye diye gerçek lâikliğin ve din hürriyetinin canına okuyan zihniyet bu zihniyettir. Türkiye bir çeşitlilikler ülkesidir. Çeşitliliklere eyvallah; kavgaya, düşmanlığa, hakarete, amansızca çekişmeye hayır diyoruz.
CHP, son büyük toplantısıyla çok kötü bir imtihan vermiştir. Yarın, demokrasinin cilvesiyle iktidara gelseler, bu kafa ve bu zihniyette olanlar neler yapmazlar.
1950 ile 1960 yılları arasında Türkiye, CHPyüzünden büyük buhranlar geçirmiştir. Aşırı partizanlar işi o kadar ileriye götürmüşlerdi ki, bazı mahallelerde DP’lilerin kahvehaneleri ile CHP’lilerinki ayrılmıştı. Halk, birbirine düşman iki kesime, iki cepheye bölünmeye çalışılmıştı.
27 Mayıs 1960’da askerî darbe yapıldığı zaman çok taşkınlıklar görüldü ve yaşandı.
Demokrasi ile Altıok bağdaşamaz.
CHP, bugünkü zihniyeti ve şekliyle yoluna devam edebilir mi? Hiç sanmıyorum. Parçalanacaktır. Bunun sorumlusu “CHP zihniyeti” olacaktır.
CHP’lilerin öncelikle ne yapması gerekir? Türkiye’nin tarihiyle, kimliğiyle, geleneksel kültürü ile barışmaları gerekir. Mazide CHP’nin yapmış olduğu büyük hataları parti ileri gelenlerinin resmen kabul etmeleri gerekir. Bazı CHP’liler Türkiye halkını, Sünnî-Alevî…. İlerici-Gerici…. Sağcı-Solcu…. Şucu-Bucu şeklinde ayırmak ve bunları birbirine düşürmek zihniyetini kesin olarak bırakmalıdır. Bu gibi ayrılıkları ve çeşitlilikleri kışkırtmak Türkiye’nin halk, ülke ve devlet olarak lehine değil, son derece aleyhinedir. CHP, şu veya bu şekilde İslâm karşıtı olmayı kesin ve samimî şekilde bırakmalıdır.
Medenî bir vatandaş, ateist de olsa, ülkesinin ve halkının kimliğinin dominant faktörü olan İslâm ile savaşmaz. Böyle bir savaş medenî insanın işi olamaz, sadece bir Don Kişot’luk olur.
Birtakım kodaman CHP’liler başörtüsüne, din eğitimine, Müslümanların temel hak ve hürriyetlerine; halkımızın, devletimizin bin yıl kullanmış olduğu tarihî ve millî yazıya, tasavvuf dergahlarına olan düşmanlıklarını sona erdirmelidir. CHP, yaşamak istiyorsa “Pembelerin Partisi” olmayı bırakmalı, normal bir siyasî parti haline dönüşmelidir.
Bir yandan İslâm’a ve dindar Müslümanlara karşı olacaksın; öte yandan Pembelik dininin organı gibi hareket edeceksin. Olmaz böyle makyavelistlik. Bu ülkede çoğunluğu teşkil eden Müslümanlar yakın tarihte CHP’den çok çektiler. Onların güvenini kazanmak için yapılması gerekenler CHP idarecilerinin işi ve vazifesidir.
Demokrasinin ve çoğulculuğun olmadığı zamanlarda astıkları astık, kestikleri kestikti. Aradan altmış sene geçti, yine de demokrasiye alışamadılar, intibak edemediler. Demokratik zihniyetli olsaydılar son genel kurulları böyle mi olurdu?
Gözleri rant hırsıyla dönmüş birtakım adamlar, çeteler, zümreler; kapalı kapıların ardında, perdelerin verasında plânlar yapıyor, dolaplar çeviriyor, tezgâhlar kuruyor. Birkaç konu başlığı vereyim:
(1) İstanbul civarındaki ormanlık araziyi, ta Karadeniz sahillerine kadar yapılaşmaya açmak isteyenler vardır. Bu işin rantı yüz milyarlarca dolardır.
(2) Yine birtakım çeteler İslâm Vakıflarına göz dikmişlerdir. Ticarete âlet adilmesi mümkün olmayan hayrat vakıflarını akar vakfına çevirmek istiyorlar. Hayrat vakfı akar vakfı olunca ne mi olur? Ne olacağını ileride görürsünüz. Yakın tarihimizde, bugünkü değeriyle belki de bir trilyon dolar (evet dolar) kıymeti olan vakıf malları haraç mezat satılmıştır.
(3) Afrika çekirgelerinden beter bir haşarat sürüsü, korkunç vızıltılar içinde, aç köpekler gibi rant aramaktadır. Bu haşaratın yeşil (sahte İslâmcılar, Müslüman gibi görünen münafıklar, din sömürücüleri), gök (sahte Türkçüler ve milliyetçiler, Moiz Kohen Tekin Alp’in çömezleri), kara (dinsiz, densiz, donsuz) olmaları neticeyi değiştirmez. Zararlı sinek yeşil de olsa, gök de olsa, kara veya kızıl da olsa haşarat familyası ve fasilesindendir.
Hangi dine, inanca, mezhebe, felsefeye bağlı olursa olsunlar; namuslu, şerefli, dürüst, haram yemez, millet malını hortumlamaz, haksızlık yapmaz, helâl ve meşru kazançtan başkasını istemez kimselere saygı duyuyoruz, onları yukarıda anlattıklarımızın dışında tutuyor, tenzih ediyoruz.
Haram yiyicilere, ihalelere fesat karıştıranlara, din veya lâiklik sömürüsü yapanlara ise lanet ediyoruz. Bir kere değil, bin kere değil, milyon kere, milyar kere… Allah belâlarını versin! 08 Şubat 2005