Cumartesi

 

Ailesine, Ermeni cemaatine, milletimize samimi üzüntülerimi sunuyor, başsağlığı diliyorum.

Hrant beyle tanışıyorduk. Evime gelmiş, bendenizle röportaj yapmış, Agos gazetesinde yayınlamıştı.

Bu cinayet Türkiye’nin huzurunu bozmaya yöneliktir, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

“Birileri düğmeye bastılar”,

tabancayı ateşlediler…

Birinci madde:

Katilin yakalanacağını sanmıyorum.

Yakalansa bile, onu teşvik edenler yakalanmayacaktır.

Birkaç yıl önce Eyüp Sultan kabristanında Tevrat kurallarına göre feci şekilde katl edilen

Üzeyir Garih

ile ilgili sırlar çözüldü mü? Bundan önce de bir sürü siyasî cinayet işlendiydi. Hangisi çözüme kavuştu?

Ya katiller hiç bulunmuyor, yahut piyonlar bulunuyor, mesele kapatılıyor.

İkinci madde:

Hrant Dink’in Ermeni meselesi,

“Ermeni soykırımı iddiası”

konusunda kendi göreceli gerçekleri vardı. Bunlar onun gerçekleri idi, mutlak gerçekler değildi. Müslüman bir Türkiyeli olarak benim de gerçeklerim var, Hrant beyin gerçekleriyle çatışan…

Üçüncü madde:

1915’ten önce Anadolu’nun birçok bölgesinde ve şehrinde Ermeniler yaşıyordu… Madalyonun arka tarafında başka bir gerçek daha var:

Şu anda Ermenistan’ın başkenti olan Erivan yakın tarihe kadar bir Müslüman şehriydi. Ne oldu Erivan Müslümanlarına?

(“Erivan, Müslümanlar yurdu idi” başlıklı Azerice kitabı okuyarak bu konuda fazla bilgi edinebilirsiniz.)

Dördüncü madde:

Müslüman bir ülkede yaşayan gayr-i müslim azınlıklar, Müslümanlara Allah’ın ve Peygamberin bir emanetidir.

Onların can, mal, ırz, din, kültür hürriyetlerinin mutlaka korunması gerekir.

Bu açıdan,

Hrant Dink’in katli ülkemiz, devletimiz ve Müslüman halk için büyük bir darbe olmuştur.

Beşinci madde:

Ermeni Meselesi, Ermeni soykırımı madalyonun sadece bir tarafına bakarak, konuyu bir bakış açısından inceleyerek anlaşılmaz, âdil bir çözüme kavuşturulamaz. Mesele bütünüyle ele alınmalıdır.

Altıncı madde:

Hrant Beyi ziyaretime geldiğinde,

Erzurum’da Ermenilerden kalma Yakutiye kilisesinin camiye çevrilmesi meselesi tartışılıyordu.

Agos gazetesi, bu binanın kesinlikle cami yapılmamasını, ille bir iş görmesi gerekiyorsa

kütüphane veya kültür merkezi

olarak kullanılmasını istiyordu. Hrant Dink bey, sohbetimiz esnasında

“Ermeni Patriği benim gibi düşünmüyor. Erzurum’da Ermeni kalmadı, eski kilise binası cami yapılabilir diyor”

demişti. Bir caminin kilise yapılması vahimdir, çünkü o bina kilise olunca içinde Son Peygamber Hazret-i Muhammed’e saygı gösterilmeyecektir. Halbuki, eski ve harap bir kilise cami yapılırsa, içinde Hazret-i İsa’ya ve Hazret-i Meryem’e hürmet edilecektir.

Yedinci madde:

Hükümetimiz Van gölündeki

Akdamar Ermeni kilisesini,

büyük paralar sarf ederek restore ettirdi? Restorasyonun aslına uygun olması için Ermenistan’daki uzmanlardan bile akıl ve fikir alındı. Bizde Ermeni kiliseleri tâmir edilirken, Erivan’da acaba eski bir caminin tâmir edilip İslâm ibadetine veya en azından Müslüman turistlerin ziyaretine açılması düşünülebilir mi? Böyle bir şey mümkün müdür? Ermenistan, Karabağ’ı işgal ve istilâ ettikten sonra oradaki Müslümanların, camilerin başlarına gelenleri gördük.

Hrant Dink beyin birtakım fikirlerine, iddialarına katılmıyordum ama onun iğrenç bir cinayete kurban gitmesine gerçekten çok üzüldüm.

O idealist bir insandı.

Hatâları, aşırı tarafları olabilir… Meselâ

“Mahkûm edilirsem Türkiye’yi terk edeceğim…”

sözü yanlıştı. Türkiye onun vatanıdır, niçin terk edecekmiş?

Tetikçiyi fazla lânetlemiyorum. Asıl onun arkasındaki güçleri bütün gücümle lânetliyorum.

İzleri karıştıracaklar, dezenformasyon yapacaklar, öldürme emrini verenlere kadar ilerletmeyeceklerdir.

Türk Tarih Kurumu Başkanı

Prof. Yusuf Halaçoğlu

bey 2006 senesinde çok önemli bir cümle sarf etti;

“Biz bu kafada gidersek bu toprakları elimizde tutamayız”

dedi idi…

Bu yazıya bazı ilâveler

Ülkemizde 1,5 milyon Ermeni kökenli Türk var mı?

Fransa’da yayınlanan, Katolik günlük LA CROIX (29 Ağustos 2005)

Türkiye Ermeni Patriği İkinci Mesrob ile yapılmış bir röportaj yayınlanmıştı.

Bu röportajın tamamı (hiçbir yeri çıkartılmadan, metninde değişiklik yapılmadan) Türkçe’ye çevrilip yayınlanmalıdır. Patrik İkinci Mesrob kendisine yöneltilen bir soruya verdiği cevapta şöyle diyordu: “Bazı tarih profesörlerine göre, 1915’te 200.000 Ermeni, çoğu kızlar olmak üzere, İslâm dinine geçirilmiştir. O halde, hiç şüphe yoktur ki, en azından 1,5 milyon Türk Ermeni asıllıdır.”

Ülkemizde şu anda

68 bin ile 70 bin rakamları arasında Türkiye kimliği taşıyan yerli Ermeni varmış.

Bir de, Ermenistan’dan çalışmak için gelmiş 30 bin yabancı tâbiyetli Ermeni bulunuyormuş.

Büyükanneleri 1915’te Müslüman edilen Ermenilerin torunlarından her yıl 80 ile 100 kişi İslâm dinini bırakarak Ermeni kilisesinin kanatları altına giriyormuş. Ermeni Patriğinin

“1,5 milyon Ermeni kökenli vatandaş”

iddiasını şu günde bu sütunlarda tartışmak istemem.

Yukarıdaki ilk yazıyı Hrant Dink’in lânetlenmiş menfur bir cinayete kurban gitmesinin sıcak dakikaları içinde yazmıştım. Onun altındaki bu

“ilaveyi”

sabahleyin yazdım ve birkaç dakika sonra gazeteye fakslayacağım. Cinayet işlenir işlenmez, onbin kişi kadar oldukları tahmin edilen bir topluluk Taksim ile Osmanbey arasında gece yürüyüşü yapmış,

“Biz hepimiz Hrant’ız”

diye bağırmış.

Prof. Mahir Kaynak

gibi strateji ve istihbarat uzmanları cinayetin kesinlikle siyasî olduğunu, dış kaynaklı olabileceğini ve

Türkiye’yi, bilhassa Ermeni meselesi konusunda güç duruma düşürmek için işlenmiş olduğunun akla yakın olduğunu beyan ediyorlar.

Dehşetli bir Ortadoğu savaşının ayak seslerinin duyulduğu şu günlerde cenab-ı Hak ülkemizi, halkımızı, devletimizi, bütünlüğümüzü korusun. 21 Ocak 2007