Çok üzülüyorum
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 24 Aralık 2018
Pazartesi
Aşağıda çok açık ve seçik şekilde beyan edip sıralayacağım şeylerden son derece rahatsız ve tedirgin vaziyetteyim.
Ülkemin uluslararası temizlik ve saydamlık notunun 10 üzerinden 5’in altında olması. Böyle bir ülkede yaşamak zor, nefes almak zor, huzurlu ve haysiyetli bir hayat sürmek zor. Bu notun en az 7’ye çıkmasını istiyorum. Daha sonra da, ülkemin bu konuda dünya birincisi olmasını, yani notun 9 küsur olmasını ümit ve temenni ediyorum. Bütün Müslümanları, bu konuda hassas olmaya, güçlerinin yettiğince
yapmaya çağırıyorum. (Emr-i mârufu herkes doğrudan doğruya yapamaz. İhyâu Ulumiddin kitabının emr-i mâruf bölümü okunsun…)
son derece rahatsızım. Bunları, İslâm’ı bozmak olarak görüyorum. Bu konuda halkın uyarılmasını, icazetli ulemanın harekete geçmesini istiyorum.
Medyadaki tekelleşme, kartelleşme, partizanlık, saldırgan din düşmanlığı, Ergenekon meddahlığı, müstehcenlik beni korkutuyor.
beni çok üzüyor.
. Hak mezhepler put olarak gösteriliyor.
Bundan da çok rahatsızım.
Yüce dinimiz, “Zekât parasıyla cami bile yapılmaz” buyururken bugünkü uygulama beni dehşete düşürüyor. Zekâtlar doğru dürüst, yerli yerinde, hakkeden gerçek kişilere (tüzel kişilere değil) verilse ülkemizde sosyal adalet sağlanmış olur.
“Tashih-i İtikad” faaliyeti
beni çok üzüyor.
derin üzüntü ve kaygı ile karşılıyorum.
çok vahim bir hadisedir.
Bu felâket de çok üzücüdür.
başka bir dehşet verici manzaradır.
çok düşündürücü ve üzücüdür.
korkunç bir âfet ve felâkettir.
Bu da büyük üzüntü kaynağıdır.
son derece rahatsızım.
Bu konuda adalet sağlanmazsa ülkenin, halkın, devletin işi bitiktir.
Verilen sözler tutulmadı.
küçük bebeklerin dövülerek öldürülmesi, 11 yaşındaki kızın annesini tabanca ile katl etmesi, liseli kızın sevgilisi tarafından başı testere ile kesilerek feci şekilde öldürülmesi, bir kadının komşu çocuğunu öldürüp cesedini sobada yakması, Adana’da bir adamın yakınlarından sekiz kişiyi birkaç saat içinde öldürmesi ve daha yüzlerce, binlerce vahşi cinayet toplumumuzun bir cinnet buhranı geçirdiğini gösteriyor. Bu manzara karşısında rahatsız ve tedirgin olunmaz mı?
19. Belki bana güleceksiniz, Sultanahmet parkında İstanbul’un en güzel, en nefis salkımsöğüt ağacı vardı, ağaç değil bir şiirdi o. Bundan birkaç ay önce hoyrat eller onu korkunç ve feci şekilde budadılar.
Evim o civarda olduğu için önünden her geçtiğimde yüreğim sızlıyor. Böyle ağaç budanır mı?
Medenî bir ülkede, medenî bir şehirde böyle şey yapılabilir mi?
Çocuk henüz büluğa ermemiş, ona beddua etmiyorum, ana babasına ileniyorum.
Yukarıda 19 madde yazdım. Uzatsam yüzlerce madde olur. Üzülmemek elden gelmiyor. Kaç senedir düşünüyorum, kıyıda köşede kalmış tenha bir yerde ikinci bir ev mi açsam, arada bir oraya mı kaçsam?..
Boş yere kâmillik taslama, en azından bana yutturamazsın. Böyle zıvanadan çıkmış bir toplumda herkes sana olgun diyecek, akıllı diyecek, bilge diyecek ve sen de onların şehadetiyle kâmil olacaksın…
Sen kâmil bir Müslümansan halkın büyük kısmı sana deli demeli, ki, büyük olduğun anlaşılsın. İmamı Rabbanî hazretleri ne buyurmuş: Siz Ashab-ı kiramı görseydiniz onlara deli derdiniz; onlar sizi görselerdi Müslüman demezlerdi.
Haliq ile mahluqatı aynı anda memnun ve râzı etmek mümkün değildir.
Haliq’ı hoşnut etmek istiyorsan, yaratıkların bir kısmının nefret ve düşmanlığını kazanmaya önceden razı olacaksın.
Şu haline bak. Hem mü’minlerin, hem militan ve saldırgan kâfirlerin mergubu ve mahbubu olmak istiyorsun. Dünyayı kendine yalancı bir cennet haline getirmek için yırtınıyorsun.
Ben çok ihlâslıyım deyip duruyorsun. Sus!.. Bir daha ağzına alma o kelimeyi.
Cenâb-ı Hak bir hadîs-i kudsîde “İhlâs Benim sırlarımdan bir sırdır, onu sevdiğim kulumun kalbine koyarım…” buyuruyor.
Ben büyüğüm, ben pek olgunum, ben çok ama çok ihlâslıyım, ben şöyleyim, ben böyleyim edebiyatı yaptıkça küçülüyorsun.
Çivisi çıkmış bir fetret, nifak şikak, fitne fesat, isyan tuğyan, azgınlık devrinde yaşadığını bil.. Olgun insanlar nazarında
İslâm, iman, Kur’ân, Sünnet, Şeriat, ahlâk ve fazilet için öyle çalış ki,
16 Haziran 2009