Pazar

 

Müslümanların toparlanması hem çok zor, hem de o kadar zor değil. Dikkat buyurunuz, kesinlikle kolaydır demiyorum. Ya “çok zordur”, yahut “o kadar zor değildir”.

Zorluğun iki ana sebebi var. Birincisi biojenetik bakımdan. Müslüman kesim yeteri kadar kaliteli, üstün, güçlü değildir. Elbette içlerinde çok zeki, çok istidatlı, çok cins kimseler vardır ama bunların sayısı yeterli değildir. Üstelik bunlar bilgi, aksiyon ve estetik boyut itibarıyla yetiştirilmemiş, olgunlaşmamış kimselerdir.

İkincisi: Müslümanların beyin takımı iki şeyin gerisinde kalmıştır: İslâm’ın ve çağın.

Müslümanların başını çeken, onlara rehberlik eden birtakım mehdiler, şeyhler, mürşidler, kutublar, gavslar, üstadlar, hazretler, baronlar mevcuttur. Bunlar kaptan, müdür, kumandan, reis olduklarına göre kendilerine tâbi olan cemaatlerin, sürülerin, toplulukların vebali bunların üzerinedir. Müslümanlar zillet ve esaret altında süründüklerine, sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerine, ezildiklerine, zulme ve haksızlığa mâruz bulunduklarına göre bu beyin takımı, bu başlar vazifelerini iyi yapamıyorlar demektir. Benim bu iddiama şu cevap verilebilir: İleride işler düzelecek, Müslümanlar selamet sahiline çıkacak, İslâm zafer bulacaktır. Bu itirazı çürütmek kolaydır. Çünkü, Müslümanları birtakım yollarda yürüten zevatın zihniyetleri, metodları, hizmet anlayışları Kitabullah’ın, Resûl sünnetinin, Şeriat ilkelerinin, fıkıh kurallarının, İslâm ahlâkının, hikmetin, erdemin dışındadır. İslâm tefrikayı, gururu, hizip ve fırka fanatizmini, lüksü, israfı, aşırı tüketimi reddettiği halde, din baronları bu gibi hatâ ve günahlara batmışlardır.

Müslümanlar ilim, irfan, kültür, sanat, hukuk, mimarlık bakımından karşıtlarının gerisinde kalmışlardır. Köylü, kırsal kesim, gecekondu, varoş, taşra zihniyeti esarete ve zillete yol açmıştır. İslâmî kesimde çekişme, tezebzüb, tefrika, hizip ve fırka asabiyetleri görülmektedir.

İslâm dini herhangi bir Müslümanın riyasete talip olmasını yasaklamaktadır. Tâlip olmadığı halde, matlup olsa bile eğer ehil ve layık değilse riyaseti kabul etmek yine haramdır.

Müslümanların üç günden fazla reissiz, İmam-ı Kebirsiz, emîrsiz kalmaları caiz değildir. Buna rağmen, bugün sayıları yüzleri, binleri bulan din baronları bir araya gelip de, ehil ve layık bir kimseyi Ümmet-i Muhammed’e reis olarak seçmiyorlar. Çünkü gururları, kibirleri, menfaatleri, nefs-i emmareleri böyle bir hayırlı iş yapmaya mâni olmaktadır.

Müslümanlar genel kültür, yüksek tahsil bakımından ateistlerin, farmasonların, din düşmanlarının gerisinde kalmışlardır. Bu geriliği gidermek, bu açığı kapatmak için yeterli bir gayret görülmemektedir.

Elli seneden beri din adına, hizmet adına, dâva adına toplanan yüz milyarlarca dolar ile pek âlâ büyük hizmetler görülebilir, kaliteli imanlı kadrolar kurulabilir, nice zarurî müessesenin temelleri atılabilirdi. Ne yazık ki, cehalet ve kibir yüzünden bu muazzam miktardaki hizmet paralarının büyük kısmı heba ve israf edilmiş, boş işlere yatırılmıştır.

Müslümanlar elli sene içinde, ülkenin en güçlü, en ciddî, en müessir medyasını kurmuş olmalıydı. Bunu yapmadılar. Müslümanlar dünya çapında düşünürler, hukukçular, mimarlar, siyaset uzmanları, sanatkarlar, edebiyatçılar, romancılar yetiştirmeliydi. Bunu da yapamadılar.

Her tarafı onbinlerce betonarme çirkin bina ile doldurduk. Kırk bin yeni camiden ancak kırk tanesi güzel ve sanatlı oldu, diğerlerinin mimarisi berbat. Bütün gücümüzü Kur’an kurslarına ve imam-hatip mekteplerine verdik. Bu sahada da yanlış işler ettik.

Nefs-i emmarelerimize, şeytanlara ve içimize sızmış ajan ve casuslara uyarak yarım asırdan beri iman kardeşlerimizle çekişip duruyoruz.

Zekâ özürlü kişiler akıllarını cami hoparlörlerine, kazık gibi uzun ve çirkin minarelere, cami helalarına taktılar; bu verimsiz sahalara Müslümanların servetlerini, yardımlarını akıtıp durdular.

Birtakım rezil, şerefsiz, namussuz, demagog, arivist, dejenere din sömürücüleri peydahlandı ve dini âlet ederek büyük servetler vurdular, kâzip şöhretler elde ettiler, İslâm dâvasını mıncıklaya mıncıklaya kirlettiler, perişan ettiler. Maalesef milyonlarca ahmak dindar da bunların peşine düştü.

Nihayet bugünlere geldik. Güney Afrika’daki zenciler bile 28 sene zindanda çile çeken Mandela’nın önderliğinde ırkçı rejimi değiştirip hürriyetlerine kavuştular, fakat biz Türkiye Müslümanları zillet içinde çile doldurmakla meşgulüz.

Din baronlarında ve onların peşlerinden giden sersemlerde bir uyanma var mı? Maalesef ben böyle bir uyanış göremiyorum. Eski hamam eski tas, her şey kadim minval üzere sürüp gidiyor.

Allah bizi son zelzele ile sınadı, yine kendimize gelmedik. Yine futbol kulübü tutar gibi hizip, cemaat, fırka, tarikat tutmak; yine birbirimizle çekişmek veya dargın durmak; yine hizmet paralarını verimsiz sahalarda ziyan etmek…

İslâmî sahalardaki hizmetler iyi yürümüyor. Çünkü hizmetleri ehil ve layık olanlara değil; kendi yâranımıza, kendi etrafımıza, kendi adamlarımıza veriyoruz. Böylece emanete hıyanet ediyoruz.

Müslümanlara akıl veren öyle adamlar var ki, ellerine fırsat geçince çift hörgüçlü Türkistan devesini üzerindeki hamuduyla yutmaktan geri kalmazlar. Bunların dini imanı paradır. Bunların putları vardır, nefs-i emmarelerine taparlar. Böyle düşük adamların Müslümanlara rehberliğe kalkışmaları ve birtakım ahmakların bunları kılavuz olarak kabul edip peşlerinden gitmeleri ne büyük bir felakettir.

Allah’tan ümid kesilmez. Müslümanlar inşaallah kurtulacaktır. Lâkin bu iş çok zor olacaktır. Her şeyden önce cehaletimizi gidermemiz; ilim, irfan, hikmet nurlarıyla aydınlanmamız; Kitabullah’ın ve Sünnet’in emir ve yasaklarına uymamız; nefislerimizi dizginlememiz; gurur ve kibirden arınmamız gerekiyor.

Eline fırsat geçiren Müslümanlar kendilerini lüks, israf, aşırı tüketim, konfor bataklıklarına atıyor. Mide ve şehvet hazları için bir sürü rezalet irtikâb ediliyor.

Bizim mâzeretimiz yoktur. Hiçbir bahane bizi kurtaramaz. Allah bize haberci ve uyarıcı göndermiş, Kitab göndermiş, Şeriat göndermiştir. İman ettik diyoruz. Hakkıyla iman etmiş olsaydık bunlara uyardık da, bugünkü zillet ve esârete duçar olmazdık. 11 Ekim 1999