Cumhurbaşkanı Seçiminde Tekrar Kriz Çıkar mı?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Ocak 2019
Cuma
AKP zirvesi zafer sarhoşluğu içinde… Bunca muhalefete, bunca tenkide, bunca hücuma, bunca yıpranmaya rağmen yüzde 50’ye yakın oy aldılar. Bu başarı insanı
etmez mi? Siyaset yolları tuzaklarla, mayınlarla doludur. Bir an bile gaflet etmeye gelmez.
Ünlü politikacılarımızdan biri derin devletin adamı ve ajanıdır.
Seçimlerden önce olduğu gibi, seçimlerden sonra da cumhurbaşkanlığı meselesi yüzünden büyük bir kriz çıkabilir.
Türkiye’nin yüzde 47’si AKP’ye oy vermiştir ama yüzde 53’ü vermemiştir. Binaenaleyh, cumhurbaşkanı konusunda, halkın en az yüzde 75’ini memnun edecek bir uzlaşmaya gitmekte büyük yarar vardır.
Türkiye’de normal bir demokrasi olsa,
İsmet İnönü uzlaşma ile mi seçildi?.. Onun uzlaşmaya muzlaşmaya ihtiyacı yoktu. Tek partili bir rejimin Millî Şefi idi, diktatördü.
Benim kendisine hiçbir düşmanlığım yoktur. Aksine takdir ettiğim bir kimsedir. Yeni bir kriz oluşmayacaksa seçilsin derim. Kriz çıkacaksa, darbe tehlikesi büyükse olmasın daha iyi.
gibi birisi mi olsun? Hayır hayır, bin kere hayır!.. Üzerinde uzlaşılacak, anlaşılacak, mutabık kalınacak mesela
bulunup aday yapılabilir.
Gücün varsa getirirsin, yoksa diretmezsin. İstenen nedir? Gerçek demokrasi olsun. Hukukun üstünlüğü prensibi hayata geçirilsin. İnsan hakları ihlâllerine son verilsin.
Din, inanç, düşünce, inandığı gibi yaşamak hürriyeti sağlansın. Müslüman çoğunluk ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi, zenci, parya gibi görülmesin, tam bir eşitlik olsun. Liberal demokrat olan, fakat dindar olmayan bir zat bu konularda garanti verirse laik cumhuriyetin en yüksek tepesine niçin çıkıp oturmasın?
İlle de benim dediğim olacak, benim istediğim seçilecek zihniyeti Türkiye’nin başına büyük dertler, hattâ felaketler getirebilir.
Halkın yüzde 47’sinin oyunu almak başka şeydir, gücü ve ağırlığı olmak başka şey… Dört seneden fazla iktidarda kaldılar da başörtüsü meselesini halledebildiler mi? Milyarlarca dolara hükm ediyorlar ama medya konusunda yeterli güçleri ve tesirleri yok. Halkın yarıya yakın kısmı bizi seçti… Eyvallah seçti, lakin ihtiyatı, tedbiri, sağduyuyu elden bırakmamak gerekir. Uzlaşmada çok hayırlar vardır.
Yüzde yüz uzlaşma mı?.. Hayır, tam bir uzlaşma ümidi bugünkü şartlarda ütopyadan başka bir şey olmaz. En az yüzde yetmişlik bir uzlaşma… Ayrıca derin devletlerin bir kısmıyla da (Bizde sadece bir derin devlet yok…) uzlaşılacak.
Baykal ve ekibi tesirsiz hale getirilecek. Medyadaki birtakım ağır toplar ile anlaşılıp uzlaşılacak. Darbe çığırtkanlarının çanlarına ot tıkanacak. Fincancı katırları ürkütülmeyecek.
Siyasette uzlaşmanın büyük önemi vardır. Bir tek siyaset yoktur, çeşit çeşit siyaset vardır. Halk bizi seçti, istediğimizi yaparız, dediğimiz dediktir siyaseti çok çürük ve ucuz bir siyasettir.
Halkın sevgilisi idi… Londra seyahatinde uçağı düşmüş, yanındakilerden bazısı vefat etmiş, kendisi sağ kalmıştı.
Büyük siyaset… Büyük uzlaşma… Akıl, firaset, sağduyu, hikmet, basiret.
Şam’dan gelen bir habere göre, Arap lisan ve edebiyatçısı
bir konferansında Amerika’nın Arap lisanıyla ilgili bazı projeleri olduğunu, bunların başında
maddesinin geldiğini açıklamış. Amerikalıların ikinci plan ve projesi de,
Bu haber ABD fanatizminin nerelere vardığını gösteriyor. Amerikalılara göre Arapça, terorizmin kaynaklarından biriymiş!
Evet dünyamızda, tarihte
adını verebileceğimiz bir zulüm vardır ve şimdi ABD ve Siyonizm Araplara karşı bunu uygulamayı düşünmektedir. Arapça, sadece Arapları ilgilendiren bir dil değildir.
ABD ve Siyonistler, sadece alfabeyi değiştirmek istemekle yetinmiyor. Lisanı da değiştirmek istiyor. Yapmak istedikleri şudur:
(1)
Böylece tarihî ve kültürel bir kopukluk olsun.
(2)
Alfabeyi değiştirdikten sonra lisanı da değiştireceklerdir. Bilinen klasik ve geleneksel Arapça yerine,
bir Arapça çıkartacaklardır.
Sovyetler rejiminde, bilhassa
zamanında Kafkasya ve Ortaasya Türklerinin dilleri ve yazıları üzerinde de zorlama değişiklikler yapılmıştı.
Bu yazı yasaklanmış, yerine önce Latin yazısı, sonra Kiril alfabesi getirilmiştir. Sovyetler mahkûmu, bütün Türk halkları için tek bir Kiril alfabesi yapılmamış, her bölge, her grup için ayrı bir alfabe hazırlanmıştır.
Emperyalistler, Müslümanlar arasındaki bağları kopartmak için, anadilleri Arapça olmayanların ezanı ve namazı kendi dilleri ile okuyup kılmalarını isterler.
28 Temmuz 2007