Perşembe

 

İsveç’in kralı, başbakanı, bakanları, valileri, büyükelçileri ne otomobillerine biniyor? İsveç otomobillerine İsveç!..

Fransa’nın Cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları, sefirleri hangi otomobillere biniyor? Fransız otomobillerine!..

İngilizler, İtalyanlar da öyle…

Şu 72 milyonluk Türkiyenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Meclis Başkanı, sair önemli adamları nelere biniyor? Mercedes’lere!..

Bizde otomobil sanayi yok mu? Var da o biçim… Montaj…

Bizim yüzde yüz yerli ve millî otomobil sanayimiz yok.

Böyle bir sanayimiz olamaz mıydı? Olurdu ama izin vermediler. Kimler izin vermedi?

Dışarıdaki sömürgeci ağabeylerimiz ve içerdeki onların adamları izin vermedi.

İsveç’in Volvo şirketini Çinliler satın aldı, Türkler alamaz mıydı?

Birkaç gün önce internet sitelerinde gülünç haberlere rastladım. Yüzde yüz yerli ve de konforlu Türk taksileri yapılacakmış?

Kendimizi neylerle aldatıyoruz. Türkiye Volvo gibi, Saab gibi mükemmel, sağlam, güzel, üstün, fennin son harikası yerli otomobiller üretmedikçe haysiyetini kurtaramaz.

Türkiyelilere soruyorum: Bizim Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Genel Kurmay Başkanımız niçin yüzde yüz yerli ve millî otomobillere binmiyorlar sorusunu hiç sordunuz mu?

Ömrünüz boyunca bu soruyu bir kere bile sormadınızsa asıl kabahat sizdedir.

Türkiye Volvo, Saab, Mercedes gibi otomobiller yapamazmış… Böyle diyenin ağzını yırtmak lazım. Pekala yapar da, yaptırtmıyorlar.

Sen Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluklarının vârisi ol. Koskoca bir coğrafyada mekan tut, 72 milyon nüfusun, 150 üniversiten, trilyonlarca dolarlık kapasiten olsun ve millî otomobil yapama. Olur mu böyle şey?

Biz neler becermiş bir toplumuz.

Temizlik ve şeffaflık notumuz 10 üzerinden 4.

300 milyar dolar kara paramız var.

25 yıldır dillere destan PKK terörü batağı içindeyiz.

Dehşetli bir uyuşturucu kaçakçılığı, trafiği ve ticareti.

Uyuşturucu helikopterle taşınıyor.

Haram yeme yoğun, genel ve yaygın.

Rüşvet, komisyon, alavere dalaverede dünya birincisiyiz.

Bina ve zina almış başını gidiyor.

Memleket kocaman bir meyhaneye döndü. Yolcu sarhoş hancı sarhoş.

Harıl harıl okul açıyoruz, her okulun yanına bir de hapishane F tipi, E tipi, Ce tipi!..

1960, 1971, 1980, 28 Şubat darbelerini ve postdarbelerini yaptık. Bunlar az şey midir?

Biz halkın seçtiği bir Başbakanı asmışız, az şey midir bu?

Az zamanlarda çağdaş uygarlık yollarında büyük mesafeler aldık.

On milyonlarca halk sefalet içinde, birkaç milyon tuzu kuru Neron gibi yaşıyor.

Bunca ilerleme içinde yüzde yüz millî ve yerli kendi Volvo’larımızı, Saab’larımızı, Mercedes’lerimizi üretememişsek ne gam.

(Başlıktaki sorunun cevabı: Çünkü yüzde yüz millî ve yerli otomobilimiz yoktur da onun için binemiyor… Montaj Serçeye binecek değil ya.)

(İkinci yazı) İhlâslılar

Hadîs-İ Kudsî’de Cenab-ı Hak buyuruyor: “İhlas Benim sırlarımdan bir sırdır. Sevdiğim kulumun kalbine koyarım.”

Biz kimsenin kalbine girip de ihlaslı mı, değil mi diye bakamayız.

Lakin ihlasın dışarıya vuran pırıltıları, ışıltıları vardır. Reis olmak ihtirasına sahip kimsenin ihlaslı olması mümkün müdür?

Allah’ın yeryüzündeki halifeleri, gerçek evliyaullah, gerçek şeyhler, gerçek dervişler, gerçek mukarrebler riyasete hiç talib olmazlar.

Gerçek mukarrebler dedim, bunların sahtesi de mi var? Hâşâ!.. Öyle görünen, öyle gösterilen, öyle olduğu sanılan, fakat öyle olmayanlar var.

Dini imanı para, servet, mal mülk, konfor, aşırı tüketim olan bir kimse nerede ihlas nerede? O bir vâdide, ihlas başka vâdide.

İhlaslı mü’min Allah’ı kemal sıfatlarla sıfatlandırır, noksan sıfatlardan tenzih eder.

Müteşabihata iman eder, ancak onları lügavî manasına almaz, te’vil de etmez.

Onu her göz görmez, ihlaslı mü’minde “aura” diyebileceğimiz bir nuranîlik vardır. Gözleri görür, görmeyen görmez.

İhlaslı mü’minin özellikleri nelerdir?

1. Kendini kurtaracak kadar faydalı ilme sahiptir.

2. Bu ilmin yanında irfanı da vardır.

3. İhlastan ileri gelen hikmete sahiptir.

4. Ezelde “Bezm-i Elestte” yapmış olduğu ahd ve misakı hatırlar ve ona hep sadık kalır.

5. Resûl-i Kibriya Fahr-i Kâinat aleyhi ekmelüttahiyyat Efendimize biatlidir.

6. Fâni dünyanın yaldızlı oyuncaklarına değer vermez.

7. Ün, şan, itibar, makam mevki, tantana peşinde koşmaz. Hüccetülislâm Zeynüddin İmamı Gazalî’ye Bağdat Başkadılığı makamı teklif edilseydi ne yapardı. Eliyle değil, bir parmağı ile reddeder, iterdi.

Ben çok ihlaslıyım diye davul çalanlar katmerli ihlassızdır.

Evet, ihlas ilahî bir sırdır.Hak Teâlâ hazretleri onu sevdiği kulunun kalbine koyar.

Dualarının makbul olduğunu ümid ve zan ettiğimiz muhlisler, ne olur bizim için de dua ediniz. Bilhassa hüsn-i hâtimemize dua buyurunuz.

Ellerinizden, eteklerinizden öperiz. Ayaklarınızın tozu olmak ne büyük şereftir bize. 30 Temmuz 2010