Cumhuriyet
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Cuma
Çeşit çeşit cumhuriyet var. Adı cumhuriyet olmakla her sistem gerçek cumhuriyet olmuş olmaz. Gerçek cumhuriyetin birtakım şartları vardır. Cumhuriyet sisteminin idarecileri bu şartları yerine getirmekle mükelleftir (yükümlüdür). Bunları madde madde sıralıyorum:
Gerçek cumhuriyetin hâkim olduğu bir ülkede adalet vardır. Orada hukukun üstünlüğü prensibine uyulur. Ancak bu hususta da incelik vardır. Hukuk ve kanunlar âdil olacaktır. Gayr-i âdil kanunlarla adalet sağlanmaz. Hukukun üstünlüğü demek, âdil hukukun üzerinde başka bir kuvvet olmaması demektir.
Gerçek cumhuriyette, vatandaşların temel hak ve hürriyetleri çiğnenmez. Cumhuriyet idaresi evrensel insan haklarına hem saygı gösterir, hem de bunlara sımsıkı bağlıdır.
Gerçek cumhuriyette ülkenin ve halkın millî kimliği korunur. Yabancılaşma ve soysuzlaşma engellenir. Millî kimlik, millî kültür, millî kişilik geliştirilmeye çalışılır. Bunun için ne yapılmak gerekiyorsa yapılır. Ülkenin ve halkın millî kimliğine düşmanlık gerçek bir cumhuriyetle bağdaşmaz.
Cumhuriyet rejiminin temeli fazilettir. Teorisi, uygulaması, aksiyonu fazilete dayanmayan bir rejim sadece ismen (ad olarak) cumhuriyettir. Cumhuriyet ile kokuşma, bin türlü pislik, rüşvet, genelleşmiş bir haram yeme, ülkeyi ve halkı soyup soğana çevirme gibi pislikler bir arada bulunmaz.
Cumhuriyet rejiminde bütün vatandaşlar hukuk önünde eşittir. Birtakım güçlü azınlıkların ve çetelerin “daha eşit” oldukları rejim cumhuriyet değildir.
Gerçek cumhuriyette çoğunlukta olsunlar, azınlıkta olsunlar hiçbir vatandaş grubunun din, inanç, inandığı gibi yaşamak, düşünce, tenkit hürriyeti, dernek kurma hakları adalete, insan haklarına, millî kimliğe aykırı şekilde kısıtlanamaz; halk bu hak ve hürriyetlerden mahrum bırakılamaz.
Gerçek cumhuriyet rejimi millî gelirin halka âdil bir şekilde dağıtılması için gereken kanunları çıkartır ve bunları doğru-dürüst uygular. Bir cumhuriyet düşünün ki, orada millî gelirin yarısını 3000 kişilik bir küçük azınlık alıyor, geri kalanın yarısını 3 milyonluk başka bir azınlık elde ediyor, geri kalan nüfusa millî gelirin dörtte biri nasip oluyor.
Gerçek cumhuriyette devletin, millî iradenin, hukukun, evrensel insan haklarının, bilgeliğin/hikmetin, Millet Meclisi’nin üzerinde bir resmî ideoloji olmaz. Yine gerçek cumhuriyette
olmaz.
Gerçek cumhuriyette halkın çoğunluğu iç-düşman, tehdit ve tehlike olarak görülmez.
Gerçek cumhuriyet ülke tarihini ve kültürünü bir bütün olarak ele alır, tarihte ve kültürde kopukluğu kabul etmez. Gerçek cumhuriyet bir ârıza rejimi değildir.
Gerçek cumhuriyette genç nesiller bilgi, ilim, irfan, bilgelik nurlarıyla aydınlatılır. Onlara
kazandırılır. Bunun yanında millî lisan, millî edebiyat, millî tarih, millî sanat, millî kültür verilir.
Gerçek cumhuriyette hayata ahlâk ve yüksek karakter ilkeleri hâkimdir. Cumhuriyet ahlâktan, iffetten, doğruluktan, dürüstlükten yanadır. Cumhuriyet rejimi ahlâksızlıkla, hırsızlıkla, soygun ile, hortumlama ile, haramyiyicilikle, kara para birikimiyle, ülkeyi ve halkı talan etmekle asla bağdaşmaz.
Gerçek cumhuriyet yabancıların ve onların işbirlikçilerinin ülkeyi soymalarına, bir sömürge gibi talan etmelerine asla izin vermez.
Gerçek cumhuriyet ülkedeki çeşitlilikleri birbirine düşman etmez. Türklerle Kürtleri, Sünnîlerle Alevîleri, Dincilerle Lâikleri, Sağcılarla Solcuları, Şucularla Bucuları birbirleri aleyhine kışkırtarak kin ve nefret tohumları ekmez. Aksine, çeşitliliği bir zenginlik kaynağı haline getirmeye çalışır, toplumsal barış ve millî mutabakat (uzlaşma) için elinden geleni yapar.
Cumhuriyet idaresinde hikmet/bilgelik esastır. Çareler ve çözümler bilgeliğin ışığında aranır, bulunur ve hayata geçirilir.
Gerçek cumhuriyetin tabuları yoktur, putları yoktur.
Suç işlenmeyen toplum düşünülemez. Ancak gerçek cumhuriyet mafyalara, çetelere, suçun organize bir şekilde işlenmesine asla izin ve fırsat vermez. Suçluları yakalar ve onları ibret-i müessire (başkalarına ibret olacak ve korkutacak şekilde) cezalandırır, tenkil eder. Kanunlara saygı gösterilmeyen, kanunlardan korkulmayan, suçluların gereği şekilde cezalandırılmadığı, zengin ve nüfuzlu suçluların kanun pençesine yakalanmadığı bir sistemin adı cumhuriyet olsa da o gerçek cumhuriyet değildir.
Gerçek cumhuriyet birtakım gizli ve güçlü lobilerin, amansız, yaman ve yavuz azınlıkların ülkede bir yeraltı hakimiyeti ve saltanatı kurmalarına izin vermez, imkan tanımaz.
Gerçek bir cumhuriyette, hâkim ve güçlü bir azınlık ülkenin hakikî sahibi halk çoğunluğuna sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, zenci, parya muamelesi yapmaz, onları
veya buna benzer tâbirlerle aşağılamaz.
Gerçek bir cumhuriyet rejiminde ülke çiftlik ve mandıra gibi idare edilmez. Orada efendi yok, hizmetkâr vardır.
Gerçek cumhuriyette kara para ve kara servet birikimi olmaz. Fazilet üzerine kurulu cumhuriyet rejimi bütün mafyalarla, hırsızlarla, büyük ve saygın soyguncularla, eşkıya ile, çetelerle gereği gibi mücadele eder, bunları alt eder.
Gerçek cumhuriyet rejiminde güven vardır. En âciz ve zayıf vatandaşlar bile huzur ve emniyet içinde yaşarlar. Devlet, güçsüzün hakkını güçlüden söke söke alır. Hİçbir güçlü azgına fırsat verilmez.
Cumhuriyet idaresi, en büyük siyasî ve sosyal güç olan medyanın tekelleşmesine ve kartelleşmesine izin ve fırsat vermez. Medyanın bir mafya haline geldiği yerde cumhuriyet elden gidiyor demektir.
Gerçek cumhuriyet Masonların, azınlıktaki bazı mezheplerin, birtakım gizli ve esrarlı lobilerin cumhuriyet içinde cumhuriyet kurmalarına, devleti ele geçirmelerine izin vermez. Masonların, mezhep mensuplarının, lobi bağlılarının da elbette hakları ve hürriyetleri vardır ama, ülkeyi gizli bir sömürge haline getirmeye hakları asla yoktur. Bir ülke ki, on bin Farmasonun borusu, on milyon halkın borusundan daha fazla ötüyorsa, orada cumhuriyet büyük tehdit ve tehlikeye mâruzdur.
Hangi dine, mezhebe, fikre, görüşe bağlı olurlarsa olsunlar, cumhuriyeti korumak, gözetmek, dejenere edilmemesi için gerekeni yapmak bütün iyi niyetli, vatansever, dürüst, faziletli, vicdanlı Türkiyelilerin temel vazifesidir. Cumhuriyetimize sahip çıkalım. Onun temellerini dinamitlemeye çalışanlarla yasal sınırlar içinde mücadele edelim. 12 Kasım 2005