Cumhuriyetin Temeli Fazilettir
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Ocak 2019
Salı
Cumhuriyet rejiminin temel değeri fazilettir. Bir cumhuriyette fazilet yoksa o ancak
olarak cumhuriyettir, gerçek cumhuriyet değildir.
Fazilet azaldıkça, faziletsizlik çoğaldıkça cumhuriyet tehlikeye girer.
Fazilet yoksa, yahut yeterli miktarda değilse demokrasinin de kıymeti kalmaz.
Cumhuriyet ve demokrasinin “olmazsa olmaz” zarurî şartı fazilettir.
Bizde, bilhassa politika sahasında fazilet yahut yeni Türkçe ile erdem üzerinde duran yoktur.
Son seçim kampanyasında faziletle ilgili bazı iddialar ortaya atıldı. Halk yığınları buna önem vermedi.
Konuştuğu ve yazdığı zaman doğruyu söylemek bir fazilettir, yalancılık ve aldatma ise faziletsizliktir. Yığınlar buna pek önem vermiyor.
Verdiği sözleri, vaadleri yerine getirmek fazilettir, bunları çiğnemek faziletsizliktir. Halk buna da önem vermedi.
Emanete riayet etmek fazilettir, hıyanet etmek faziletsizliktir. Bu da önemli değil.
Helâl kazanç elde etmek, helal yemek, helâlinden yaşamak fazilettir; haram yemek, kara ve kirli kazanç elde etmek faziletsizliktir.
Son seçimlerde bu konuda fazla bir şey söylenmedi. Söylenseydi, kütleler buna önem verir miydi?
Fazilete önem verilmemesi, faziletin ana değer olarak kabul edilmemesi, faziletsizlerden uzak durulmaması Türkiye için büyük bir eksiklik ve talihsizliktir.
Beyaz Türklerin fazilet konusunda söylemleri yoktur. Onlar için ana değer laikliktir.
Çoğunluğu teşkil eden Müslüman halkın fazilete büyük önem vermesi gerekirken onlar da bu konu üzerinde durmuyor.
Tam tarihini hatırlamıyorum, son 10 yıl içinde ABD’de bir zatı Adalet Bakanı yapmak istemişlerdi. Kabul edemedi, çünkü bir tarihte, ülkede kaçak olarak bulunan bir Meksikalıyı, sigortasız ve vergisiz hizmetçi olarak çalıştırmıştı…
Bazı ülkelerde politikacıların, hele iktidarda olanların yalan söylemeleri sadece ahlâksızlık değil, aynı zamanda suçtur. Bir de bizdeki duruma bakınız.
Ülke ve devlet idaresinde en büyük faziletsizlik emanetleri ehil ve layık olmayanlara vermektir. Nedir bu emanetler?.. memuriyetler, vazifeler, mevkiler, makamlar, riyasetler… Bizde bunlar ehil olanlara mı veriliyor, yoksa başka kriterlere göre mi dağıtılıyor?
Bundan bir ay kadar önce Tayvan devlet başkanının damadı mı oğlu mu her kimse ağır hapse mahkum edildi. Yolsuzluk yapmıştı!.. Bizde büyüklerin kardeşleri, oğulları, damatları, “canları ciğerleri”, yakınları, arkadaşları, ortakları yolsuzluk yapınca adalet hemen harekete geçiyor ve onları enseliyor mu? Bu soruya kim “Evet” diyebilir göğsünü gererek…
Bizde ne dindarlar, ne de dinsizler gerektiği kadar fazilet/erdem üzerinde duruyor.
Faziletsizlik cumhuriyet için en büyük tehlike ve tehdittir.
Demokrasi için de…
Liberal ve Sivil Bir Anayasa Hazırlanmalıdır
(1) Gerçekten demokratik sivil bir anayasa metni hazırlanıp yürürlüğe konulmalıdır.
(2) Bugünkü Anayasa militer-demokrasi anayasasıdır. Krizlerin, olumsuzlukların ana kaynağı ve sebebidir.
(3) Yeni anayasaya başta din, inanç ve inandığı gibi yaşamak hakkı ve hürriyeti olmak üzere bütün temel insan hakları konulmalıdır.
(4) “Değer” olmayan birtakım kavramlar, ideolojiler anayasaya konulmamalıdır.
(5) Anayasada resmî ideoloji bulunmamalıdır.
(6) Millî kimliğe ve kültüre aykırı zorlama ve tabular bulunmamalıdır.
(7) Norveç, Finlandiya, Avusturya ve diğer ileri, medenî, hukuklu ülkelerin anayasaları gibi bir metin olmalıdır.. (İngiltere’nin anayasası yoktur).
(8) Parti ve lider demokrasisi kaldırılmalı, onun yerine halka yansıyan bir halkın demokrasisi (halk demokrasisi demedim…) getirilmelidir. (Lider saltanatı kırılmalıdır).
(9) Türkiye’nin dünya ülkeleri içinde temizlik ve şeffaflık notu çok kırıktır. Anayasaya kokuşmayı giderecek ve önleyecek çok radikal tedbirler ve maddeler konulmalıdır.
Politikacıların ticaret, iktisat ve finans işleriyle uğraşması kesinlikle önlenmelidir.
(10) Diyanete en az üniversiteler kadar özerklik verilmelidir.
(11) Türkiye’nin parçalanmasını önleyecek, bütünlüğünü sağlayacak bütün tedbirler anayasaya maddeler olarak konulmalıdır.
(12) Eğitimde Tevhid-i Tedrisat prensibi kaldırılmalıdır. Zaten şu anda gerçekten tevhid-i tedrisat yoktur.
(12) Medyadaki tekelcilik, kartelcilik, mafyacılık kırılmalıdır. Basın ve iletişim hürriyeti birkaç şahsa, aileye, holdinge mahsus çok pahalı bir hürriyet halinden çıkartılmalıdır. (Hal-i hazır durumda halk basın hürriyetine sahip değildir, maruzdur).
(13) Derin devlet veya devletler kesin olarak ortadan kaldırılmalıdır.
(14) Bir buçuk milyonluk Sabataycı ve Kripto Yahudi lobisinin her şeyin üzerinde olması ve son sözü söylemesi durumuna son verilmelidir.
(15) Birtakım gizli ve derin güçlerin Türkiye’yi idare etmek, millî gelirin aslan payını almak için halkı Türk Kürt, Sünnî Alevî, Dinci Çağdaş diye birbirine düşman kamplara bölme hıyanetinin yolu kapatılmalıdır.
(16) Hukuk, insan hakları muvacehesinde eşitlik sağlanmalıdır. Birtakım azınlıklar halk çoğunluğundan “Daha eşit” olmamalıdır.
(17) Büyük bir kültür kopukluğuna sebep olan; yazı, lisan, edebiyat konusundaki yasaklar, tabular sona erdirilmelidir, lisan hürriyeti sağlanmalıdır.
(18) Ahlâka aykırı olmamak şartıyla devlet kılık kıyafete, serpuşa, tesettüre karışmamalıdır.
(19) Tarikatlar Mason locaları kadar hür ve serbest olmalıdır.
(20) Milletvekillerine sağlanan siyasî dokunulmazlık, hırsızlık, yolsuzluk, nüfuz ticareti, kara para gibi konularda geçerli olmamalıdır.
Türkiye liberal demokrat bir anayasaya kavuşmadıkça selamet ve huzur bulmaz, krizleri aşamaz.
Böyle bir anayasa birtakım siyaset babalarının işine gelmeyecektir.
Bizdeki siyaset son derece kirlenmiştir, mafyalaşmıştır.
Yolsuzluk yapan kişi en yüksek mevkide de olsa mahkeme huzuruna çıkartılabilmeli ve adil mahkemeler tarafından suçlu bulunursa hapse atılabilmelidir.
Halkın çoğunluğunu teşkil eden Müslümanlara ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi, parya, zenci muamelesi yapılmamalıdır.
Cumhurbaşkanlığı, YÖK, yargı, ordu devlet içinde devlet durumundan çıkartılmalıdır.
Böyle bir anayasanın yapılabilirlik şansı var mıdır? Başka bir tabirle yapılabilir mi? Bunun için gerekli niyet, irade, güç var mıdır? 25 Temmuz 2007