Danimarka, Norveç ve Fransa
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 06 Ocak 2019
Cuma
“Danimarka krallığında kokuşmuş bir hal var…” Hamlet, Shakespeare.
Hadisenin iki üzücü tarafı var: Birincisi Danimarka’da yayınlanan bir gazetede Resûlullah Efendimiz hakkında tahkir edici bir karikatür basılması, bunu Norveç’teki bir derginin de bilahare iktibas etmesidir.
İkinci üzücü husus, bütün İslâm ülkelerinin böyle bir saldırıya tepki gösterirken Ankara iktidarının bu konuda yapılan toplantılara katılmamasıdır.
Danimarkalılar ve Norveçlilerin medenî insanlar olduğunu bilirdik. Medenî insanlar başka milletlerin mukaddesatına saldırmazlar.
Bundan birkaç yıl önce batı dünyasında, Hz. İsa efendimizi küçük düşüren bir film çevrilmişti ve biz Müslümanlar buna çok üzülmüştük, protesto etmiştik.
Batılılar tolerans konusunda âdil hareket etmiyorlar, onların çifte standartları vardır. İsrail konusunda böyledir. Yahudilerin bir yurda, bir vatana ihtiyaçları ve hakları vardır diyorlar. Peki, Filistinlilerin böyle bir hakları yok mudur?
Akıllı, bilge, uzağı gören insanlar ayak kaydırıcı, netameli, tehlikeli konularda ihtiyatla hareket ederler. Peygamberimize saldıran gazetenin sorumluları hiç düşünmediler mi? “Biz böyle bir karikatür basarsak, bir buçuk milyarlık İslâm dünyası çok üzülür, protesto eder; bir sürü tatsız hadise çıkar, Danimarka ve Danimarkalılar bundan dolayı çok zarar eder, başımız ağrır…” Böyle düşünmüş olsalardı çirkin karikatürü yayınlamazlardı.
Batılıların çok katı dogmaları vardır: Onlar kendi medeniyetlerinin evrensel olduğuna, diğer medeniyetlerin gerilediklerine, bir gün çöküp yıkılacaklarına inanırlar. Bu çok yanlış ve tehlikeli bir düşüncedir. Tarih felsefecilerine göre dünyamızda on küsur medeniyet vardır. Bunların hepsi temel prensipler ve inançlarda birbiriyle uyuşmaz.
Batılılar, başka medeniyetlere mensup insanların da değerleri olabileceğini düşünmüyorlar.
Yakın zamanda okudum, İsveç’te iki eşcinsel (karı mı, erkek mi?) nikahlanmışlar ve evlilikleri kilisede kutsanmış.Böyle bir şey biz Müslümanlara çok ters gelir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girebilmesi için bu gibi terslikleri, olumsuz şeyleri kabul etmemizi istiyorlar ve bu konuda bize baskı yapıyorlar. Bu, kabul edilebilir bir şey değildir.
Avrupalıların büyük kısmını samimî, gerçek ve dindar Hıristiyan saymak doğru değildir. Onlar sosyolojik açıdan Hıristiyandırlar, gerçek Hıristiyan orada hayli azdır.
Akıllı, vicdanlı, bilge, ahlâklı, faziletli kimseler yanlış bir iş, bir hatâ yaptıkları vakit bundan dönmesini, gereken özür beyanlarında bulunmasını bilirler. Medyadan öğrendiğimize göre gerek Danimarka gerekse Norveç sorumluları, Müslümanların istediği şekilde özür beyan etmiyorlar, af dilemiyorlarmış. Bu da üzcü bir inattır.
Ben Danimarka ve Norveç’e hiç gitmedim. Bu ülkeler hakkında okuduklarım, gördüğüm fotoğraflar bende büyük sempati uyandırmıştı. Norveç’i, Avrupa Birliği’ne girmediği için (İsviçre de girmemiştir) çok takdir ediyordum. Bir Müslüman olarak canımdan çok sevdiğim Peygamberime yapılan hakaret dolayısıyla büyük bir hayal kırıklığına uğramış bulunuyorum.
Ben bir Müslümanım. Hinduizm dinini hak ve doğru olarak görmem, lakin kaba, terbiyesiz, saygısız bir şekilde Mecusilerin mukaddesatına saldırmam. Hinduizm tenkit edilmez mi? Elbette edilebilir. Sanskritçe bilen, Hindu dinini uzun yıllar boyunca, konunun uzmanlarından öğrenen ilim adamları incelemeler yaparlar, tenkit ederler. Hinduların alimleri de bunlara cevap verir.
Danimarka’da, İslâmiyet’i tenkit eden ünlü oryantalistler (doğu bilimciler) yetişmiştir. Bunlar dinimizi tenkit etmişlerdir. Büyük İslâm alimleri de bu tenkitleri red ve cerh etmişler, çürütmüşlerdir.
İnsanlığın dört-beş bin yıllık bir tarihi ve bu müddet içinde gelip geçmiş büyük, tesirli, ünlü şahsiyetleri vardır. Peygamberler, krallar, filozoflar, bilgeler, bilim adamları, kâşifler, seyyahlar, sanatkârlar… Amerikalı bir yazar, insanlığın en etkili yüz şahsiyetiyle ilgili kocaman bir kitap yazdı. Bu kitaptaki birinci şahsiyet kimdir, biliyor musunuz? Hz.Muhammed’dir. Müslüman olmadığı, Peygamberimize iman etmediği halde bu gerçeği görmüş, kabul ve teslim etmiştir. Hz.Muhammed’in büyüklüğünü, etkisini anlamak için Müslüman olmak gerekmez. Kafası çalışan bir insan olmak yeterlidir.
Beni antisemit olmakla suçlamasınlar, lâkin Danimarka’daki çirkin ve üzücü karikatürü çizen ve basan kişiler Yahudi iseler hiç şaşmam.
Müslümanlarla iyi geçinmesi, Müslümanlara yakınlık göstermesi ve sempati beslemesi icab eden Yahudiler niçin bu kadar düşmanlık ediyorlar? Anlamak mümkün değildir.
Fırsat ve imkan bulabilirsem Danimarka Kralı’na hitaben saygıda kusur etmeksizin, Danimarka diliyle bir açık mektup yayınlamak istiyorum. Ben bu lisanı bilmem, çok iyi bilen bir kimseye, mümkün olursa Danimarkalı kültürlü bir Müslümana yazdırtmak istiyorum.
Gereken tepkiyi göstermeyen Ankara iktidarına gelince: Şu anda Türkiye’de Müslüman bir iktidar vardır. Sistem laiktir ama iktidar mensuplarının herhangi bir dine mensup olmaları bu laiklikle çatışmaz, ona aykırı olmaz.
Öyle ya: Gizli Yahudi iktidara geçince laikliğe aykırı oluyor mu? Dr. Moon dini mensubu iktidara geçince laikliğe aykırı oluyor mu? Farmasonluk dinine mensup olanlar iktidara geçince laikliğe aykırı oluyor mu? Kripto Ermeniler, Kripto Nesturiler, Kripto Pontus’lar iktidara geçince laikliğe aykırı oluyor mu?.. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki olmuyor. O halde Müslümanlar geçince de olmaz. Bence
Gelelim üçüncü üzücü bir hususa: Türkiye Müslümanlarının tepkisi de yeterli değildir.
Çok olgun, çok medenî, çok yüksek seviyede tepki göstermemiz, protesto etmemiz gerekirdi. Bu gibi konularda bayağı ve pespaye yaygaraların bir kıymet-i harbiyesi yoktur.
olduğu, Osmanlı barışı şemsiyesi altında Hıristiyanların ve Yahudilerin dinî bakımdan hür yaşadıkları ve kimliklerini koruyabildikleri.
Hz. Muhammed’in bizim üzerimizde hakları vardır. O bizim büyük velinimetimizdir. Bize doğru yolu göstermiş, bize ebedî mutluluk kazandıracak hak dini getirmiştir. O’nun hatırasını korumak, O’na karşı yapılacak saldırıları göğüslemek boynumuza borçtur. Bu vazifelerimizi yerine getirmezsek cezaya lâyık oluruz.
Avrupalılar bu yaptıklarının cezasını acı şekilde çekeceklerdir. 04 Şubat 2006