Perşembe

 

İngiliz tarihçisi David Irving’in

Avusturya’da, Yahudi üstünlüğünü reddetmek suçu ile üç sene hapse mahkûm edilmesi bütün hür fikirli, hür vicdanlı insanların gözlerini açmalıdır.

“Yahudi üstünlüğünü reddetmek”

dedim. Kesinlikle mübalağa etmiyorum. Vakti olanlar, arzu edenler bu konuda,

Israel Shamir’in

internet sitesindeki (www.israelshamir.net) konuyla ilgili yazıyı okumalarını tavsiye ederim.

Amerikan ve İsrail istihbaratı bütün dünyadaki Siyonizm aleyhtarlarını fişlemektedir.

Şimdi bilgi toplanıyor, fişler ve dosyalar hazırlanıyor. Sonra günü gelince uygulamaya geçilecek, Siyonistleri tenkit edenlerden hesap sorulacaktır.

İleride birtakım Türk aydınları, yazarları, gazetecileri, fikir adamları yakalanabilir, zindana atılabilir, gayr-ı adil mahkemeler huzurunda muhakeme edilip ağır cezalara çarptırılabilir. İmzalamış oldukları uluslararası metinlerle işkenceyi suç sayan Batı demokrasilerinin şu anda yapılan işkenceler karşısında alçakça sustuklarını görüyoruz. İnsan hakları… Demokrasi… Hürriyet… Batı’nın bunlardan ne anladığını Irak’ta yaptıklarına bakarak idrak edebiliriz.

1. Mübarek Ramazan ayında Müslüman siviller acımasızca öldürülmüşlerdir.

2. Camideki ağır yaralı Müslümanı, kıpırdandığı için nişan alarak öldürmüşlerdir.

3. Hapishanelerde Müslüman tutuklulara en ağır, en hayasız cinsel işkenceler yapmışlardır.

4. Kur’an-ı Kerim’i yerlere atmışlar, tekmelemişler, sayfalarını tuvalete atmışlardır.

5. Kadınlara ve bazı erkek mahkûmlara tecavüz etmişlerdir.

6. Günlerce aç ve susuz bırakmışlardır.

7. Harp esirleri dahil, bütün insanların sahip oldukları temel hakları inkâr etmişlerdir.

8. Napalm bombası kullanmışlardır.

9. Radyasyonlu silahlar kullanmışlardır.

10. Deliler gibi, çılgınlar gibi, kuduzlar gibi katl etmişlerdir.

Yapılan alçaklıkların tam listesini vermeye kalksam yüzlerce madde olur. Senelerce boşu boşuna işkence gördükten sonra salıverilenlerin beyanları facianın büyüklüğünü anlatmaya yeterlidir. Bir takım namuslu Amerikan askerleri pişman olmuşlar ve medyaya beyanlarda bulunmuşlardır. Onların anlattıkları bile işlenen suçların ağırlığını göstermeye kafidir.

Demokrasi, hürriyet, refah dediler; zulüm, kan, ateş, ölüm, işkence, yıkım getirdiler. Bunları yapanlar, yaptıranlar, yapılmasına göz yumanlar İslâm’ın ve Müslümanların en azılı düşmanlarıdır. Maalesef İslâm dünyasındaki birtakım adamlar da bunlarla can ciğer dost ve müttefiktir. Onlar Resul-i Kibriya Efendimize “Terörist” diyecek kadar azgın ve aşırıdır. Onlar, ihtiyatlı konuşmalarına rağmen, bazen ağızlarından kaçırıyorlar,

“Biz Haçlı Seferi yapıyoruz”

diye itiraf ediyorlar.

Onların gayesi İslâm’ı ve Müslümanları yeryüzünden silip kazımaktır. Bunu yapamazlarsa, kendi menfaatlerine ve sömürülerine zarar vermeyecek ılımlı, evcil (ehlî), light, suya sabuna dokunmaz yeni bir İslâm çıkartmaktır. Bu maksatla, ileride ABD emperyalizmine ve Siyonizme hizmet edecek

evcil ve itaatkar bir Halife adayı

bile hazırlamışlardır.

Birtakım vicdanları, kalemleri satın almak için her yıl milyarlarca dolar dağıtmaktadırlar. Peki bu zalimler amaçlarına ulaşabilecek midir? Kesinlikle bilinmelidir ki, asla ulaşamayacaklardır. Çünkü:

(1) Güç Allah’ındır. Allah zalimleri, azgınları, işkencecileri, yeryüzünü fesada verenleri sevmez.

(2) Allah’ın, Kur’an’da Müslümanlara zafer vaadi vardır.

(3) Zâlimlerin ve kâfirlerin bütün mekir ve hileleri dönüp dolaşıp kendi tepelerine inecektir.

(4) Mehdi’nin zuhuru yaklaşmıştır.

(5) İsa aleyhisselamın nüzulü de yaklaşmıştır.

(6) Melhâma-i Kübra savaşı yaklaşıyor.

(7) Zulme uğrayanların ağlamaları, feryatları, hıçkırıkları, duaları göklere yükseliyor. Resulullah Efendimiz “Mazlumun duası ile Allah arasında bir perde ve engel yoktur” buyuruyor. Yüce Allah zulme uğrayanlara yardım edecektir.

(8) Ölçüsüzlükte ve azgınlıkta çok ileri giden siyonistleri,

bizzat Musevî hahamlar (meselâ Neturei Karta mensupları) uyarıyor.

Onlara

“Ey dinsizler! Tevrat’a aykırı işler ettiniz, Filistin’i zulüm ve acı ile doldurunuz. Sonunuz çok kötü olacaktır…”

diyorlar.

(9) İsrael Shamir gibi Yahudiler bu yapılanları şiddetle kınıyor, lanetliyor.

(10) Onlar, hem Allah ile olan ahd ü misaklarına ihanet ettiler, hem de hâlâ kendilerini üstün ırk olarak kabul ediyorlar ve diğer insanları ikinci sınıf insan olarak görüyorlar.

Allah’ın iradesi ve yaratması olmadan küçük bir sinek bile kanadını çırpamaz. Ey zalimler! Âkibetiniz korkunç olacaktır. Ey kan dökücüler! Sizler, döktüğünüz kanların içinde boğulacaksınız.

Bir sinek kadar değer vermediğiniz Müslümanların ahları, feryatları sizi hem bu dünyada, hem de cehennemde yakacaktır. Allah’ın gazabı ve hışmı tepenize ansızın inecektir.

İlahî darbe ve silleyi ne zaman, nerede ve nasıl yiyeceksiniz, bu şimdiden belli değildir. Bazen dehşetli bir kasırga şeklinde gelir. Bazen deniz dağlar gibi kabarır, öldürücü dalgalar yırtar, siler süpürür, öldürür Bazen yanardağlar ateş, zehir, kül kusar. Belaların nasıl geleceği hiç belli olmaz.

Soruyorum size: Kaç Katrinalık canınız vardır sizin? Söyleyin bana 100 Katrinaya dayanabilir misiniz? Atlantis gibi yok olmaktan korkmuyor musunuz? Bütün Amerikalıları toptan suçlamıyorum. Bundan birkaç ay önce Kapalıçarşı’da görüştüğüm ABD’li kibar hanım:

– Nerelisin diye sorduklarında utancımdan Amerikalıyım diyemiyorum da Kanadalıyım diyorum… Bizde insanların karşısına çıkacak yüz bırakmadılar demişti…

Amerika bu yaptıklarından en kısa zamanda tevbe ve rücû etmezse, aksine zulüm ve teaddisine devam ederse pek yakın bir zamanda büyük ilâhî silleler yiyecektir. Daha bugünden birtakım büyük zâlimlerin feci akıbetlerini görür gibiyim:

“Adaletin bu ne şehametli tecellisi,

Şu leş görür gibi görmek İkinci Amnofis’i…”

Müslümanlara hitap ediyorum:

Dünya büyük bir felâkete doğru gitmektedir. Herkes maddî ve manevî hazırlık yapsın, tedbir alsın, gafleti kesinlikle bıraksın. Zâlimleri desteklemek suçtur. Zâlimleri destekleyen ve onlara yardakçılık edenlere yandaş olmak da suçtur. Mütecâviz kâfirlerden para alarak Müslümanları sırtından vuranlar hâindir. Herkes safını bilsin, Melhâme-i Kübra savaşında Allah ve Resûlü düşmanlarının safında yer alanlar ne korkunç bir tercih hatâsı yapmış olduklarını anlayacaklardır.

Üçüncü dünya savaşının ön yangınları başlamış, insanlık korkunç bir felakete doğru yol alıyor. Ve bu hengâme içinde hâlâ hırsızlık yapan, hâlâ kendi milletini, kendi devletini, kendi vatanını soymak için bin türlü dolap çevirenler görüyoruz. 17 Mart 2006