Deniz Bitti
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Mart 2019
Perşembe
Oniki haneden ibaret bir orman köyü. Köy bile değil, başka bir köye bağlı bir mahalle. Bu oniki hanelik köyün tek katlı güzel bir kahvehanesi vardı. Devlet onu yeterli bulmadı ve iki katlı yepyeni bir kahvehane yaptırdı, betonarme. Alt katı kahvehane ve çayhane olarak kullanılacak, üst katı düğün salonu olacakmış… Geçenlerde o köyden geçerken ayaküstü birkaç kişiyle görüştüm, bu kadar küçük yere böyle iki katlı, düğün salonlu bir bina gerekmezdi dedim. Köylülerden biri bana şu mânidar cevabı verdi: “Allah devlete zeval vermesin!”
Yıllardan beri Türkiye işte böyle idare ediliyor. Bütün köylere elektrik getirildi. Sadece aydınlanmak, ev aletlerini çalıştırmak için kullanılıyor. Küçük atölyelerde, üretimde, kırsal kesimde çalışacak tezgahlarda kullanılmıyor. Köy yolları asfaltlandı. Lakin bu yollar ticaret, iktisat, üretim gibi amaçlardan ziyade tenezzüh (gezip tozma), faydasız gidip gelmeler için kullanılıyor.
Partizan, popülist, kendi menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen, bilgi ve aksiyon boyutları güdük, karakterleri düşük bazı politikacılar ve bürokratlar son otuz kırk yıl içinde ülkenin, milletin, devletin aleyhinde çalışmışlardır. Sonunda da Türkiye bugünkü perişan ve feci hale düşmüştür.
Kırsal kesimden oy almak için birtakım ürünlere uluslararası fiyatların çok üzerinde para ödemişler, böylece devleti, milleti, ülkeyi iflas ettirmişlerdir.
Şu müflis (iflas etmiş), şu perişan Türkiye’de en iyi çalışan müessese şu anda Amerikan Coca Cola fabrikasıdır. En küçük köylerde bile bu firmanın yerleştirdiği soğutma dolapları vardır. Anadolu ve Trakya köylerinde bir bardak soğuk ayran bulamazsınız ama her zaman ve her yerde soğuk cola bulabilirsiniz.
Devletin, milletin, ülkenin malını domuzlar gibi yiyen haşarat ve eşkıya, denizi bitmez sanıyorlardı. İşte deniz bitmiştir. Batan gemi dibe vurmuştur. Ortada, kurtulmak için bir çare ve çözüm de yoktur. Fabrikalar kapanmakta, atölyeler tâtil edilmekte, onbeş milyon vatandaş işsiz beklemektedir. Ekmeklik buğdayımızın bir kısmını dışarıdan ithal ediyoruz. Yine dış ülkelerden çok kalitesiz, bir kısmı domuz eti olmak üzere parça et getirilmektedir. 1929-30 iktisadî çöküşünde Amerika’da milyonlarca insan işsiz ve aşsız kalmış; sokak ve cadde kenarlarına çorba kazanları kurulmuş, kuyruğa giren aç insanlara birer tas çorba ile birer sandviç ekmeği verilmişti. Maazallah bizim gidişimiz de böyle utanç ve dehşet verici bir sonadır.
Herif bankayı soydu, içini boşalttı, sözde iflas etti ve hiç kimse bu adama bir şey yapamadı. Büyük hırsızları, yurt ve cihan çapındaki dolandırıcıları ifşa etmeye kalksanız hakaret ve tazminat dâvası açarlar, büyük paralar ödeyerek çalıştırdıkları hukukçular sayesinde davaları kazanırlar ve sizden yüklü tazminatlar alırlar. Tepetaklak bir dünyada yaşıyoruz. Memleketin bugünkü kötü, çok kötü, berbat durumu hakkında en büyük feryadı Müslüman kesimin aydınlarının, uzmanlarının, yüksek şahsiyetlerinin kopartması gerekir. İlmin, irfanın, kültürün, uzmanlığın, aklın, vicdanın, mantığın, bilgeliğin ışığında tenkit etmek, uyarmak, yol göstermek, çare ve çözüm bulmak gerekir. Müslüman kesimde böyle aydınlar, uzmanlar var mıdır? Var iseler niçin uyarı, tenkit, rehberlik vazifelerini yapmıyorlar?
Devletin bütçesi korkunç miktarlara ulaşmış olan borçların faizlerini ve memur maaşlarını ödemeye yetmiyor. Devlet, bin trilyoner aile ve şirketten yüksek faizle kısa vadeli borçlar alıp ayakta durmaya çalışıyor. Popülizm, demagoji, partizanlık, irtica ile savaş bütün hızı ile devam ediyor. Sosyal Sigortalar, Emekli Sandığı gibi müesseseler batırılmış, bitirilmiş. Türk parasının değeri paraşütsüz olarak düşmeye devam ediyor. Her yerde hıyanet, cehalet, rezalet, gaflet var. Malî durumları, aldıkları maaşlar, emeklilikleri, rahatları, konforları iyi olan tek resmî sınıf milletvekilleridir. İyi para alıyorlar, iyi yiyorlar, iyi geçiniyorlar. İki sene milletvekilliği yapınca en yükseğinden emeklilik hakkı kazanıyorlar.
Türkiye nereye gidiyor? Şimdi herkes bu soruyu sorsun ve cevabını arasın. Bunun cevabını yalancılardan, demagoglardan, emanete hıyanet edenlerden, vaadlerinden dönenlerden, popülistlerden, hilekârlardan değil uzmanlarından, yüksek vicdanlı ve irfanlı aydınlardan, ahlâk ve karakter sahibi şahsiyetlerden öğrensinler.
Müslüman kesimin kurmayları, parababaları, güçlü adamları, başı çekenleri artık harekete geçmeli ve din düşmanlarına karşı dosyalar, kasetler, ifşalar bulup yayınlamalıdır. İslâm düşmanlarının bir sürü kirli işi vardır. Onlar rantlar, spekülasyonlar, bütçe talanları, gayr-i meşru servetler, haram kazançlar içinde ve peşindedir.
Müslüman medya, köşeyazarlarımız ucuz ve kolay ağlamaları, feryatları, tazallümleri (zulme uğramışlık edebiyatlarını) bıraksınlar ve delilli, isbatlı, belgeli, şahitli dosyalar hazırlamak üzere harekete geçsinler. Hangi karteller, holdingler, haramiler, haydutlar yüzlerce trilyonu götürmüştür? Ne gibi yolsuzluklar yapılmıştır? Haram yiyicilere ne gibi kıyaklar yapılmıştır? Kim, nereden, nasıl çalıp çırpmıştır? İrtica yaygaraları yapılırken, perde arkasında ne gibi pis ve iğrenç işlerle uğraşılmıştır?
İslâm ve Müslüman düşmanı çevreler içinde uyuşturucu trafiği ile meşgul olanlar da vardır. Korkmadan, yılmadan, fütur getirmeden bunların üzerine gidilmeli, dosyaları hazırlanmalı ve büyük gürültü ile yayınlanmalıdır. Şu anda islâmî kesimdeki gazetelerden birinin hayli yüksek tirajı vardır. Ne yazık ki, bu yayın organının patronu çalışanlara direktif vermiş ve “Dinî konuları işlemeyin, islâmî yayınları durdurun” demiştir.
Başka büyük bir Müslüman gazete de cesaretli yayınlar yapamamakta, İslâm düşmanlarının amansız hücumlarına karşı “Aman tolerans olsun!” diyerek pısırık kalmaktadır.
Delilsiz, belgesiz, şahitsiz, isbatsız kuru yayınlara son verilmeli ve son derece güçlü ve sağlam dosyalarla ortaya çıkarılmalıdır. Ülke korkunç skandallar içindedir. Bunlardan yararlanılmalıdır. Milyonlarca halk aptal değildir. Delilli isbatlı dosyalar yayınlandığı taktirde din düşmanlarının maskeleri düşecek, bizdeki kavganın bir ilericilik gericilik kavgası olmadığı, bir rant kavgası, bir soygun kavgası olduğu meydana çıkacaktır.
Müslüman kesimde bu işi yapacak güçlü medyacılar yok mudur? 09 Temmuz 1999