Depremler Ülkesi Türkiye
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 19 Aralık 2018
Ülkemiz, oldum olası bir depremler ülkesidir. Şu andaki topraklarımızın yüzde 95’i depremli bölgedir. Bildiğimiz depremin yanında bir de sosyal, siyasî, kültürel depremler vardır. Bunların birkaçını sayayım:
Sultan Abdülaziz’in, Serasker Hüseyin Avni Paşa çetesi tarafından tahttan indirilmesi, birkaç gün sonra Ortaköy Fer’iye sarayında feci şekilde şehid edilmesi. Sultan 5’inci Murad’ın delirmesi.
Bunlar hep yakın tarihimizin büyük depremleridir.
Evet ülkemiz bir depremler ülkesidir. Sosyal, siyasal, kültürel, hukukî depremler A’dan Z’ye her şeyi bozmuş, her çiviyi yerinden oynatmıştır.
Van’da çadır yağması olduysa bu depremlerin neticesidir. Toplumda genel bir dağılma, çözülme, çürüme varsa hep bu depremlerdendir.
Türkiye Ortadoğu’nun Japonya’sı olamadıysa hep bu depremlerdendir. Türkiye Edirne’den Kars’a, Sinop’tan İskenderun’a devamlı depremlerle sarsılmaktadır.
Siyaset kirlenmiş, çığırından çıkmıştır. Medya depremi ülkeyi, halkı, devleti temellerine kadar sarsıp titretmektedir.
Yoğun müstehcen yayınlar, şehvet ve seks depremleri. Lüks, israf, sefahat depremleri.
Pompei Herculanum, Sodom Gomore depremleri.
Ülkeyi kasıp kavuran haram rant depremleri. Haram, kara, kirli, necis, uğursuz servetler depremi. Nifak şikak fısk fücur isyan tuğyan depremleri. Ehliyetsizlik, sorumsuzluk, liyakatsizlik, nepotizm, partizanlık depremleri.
Van depreminin yaraları inşaallah sarılacaktır ama bu saydığım depremlerin yaraları nasıl sarılabilecek mi?
Kur’ân çok açık, çok seçik, çok kesin bir şekilde, Allah katında İslâm’dan başka hak, makbul (kabul edilen), geçerli din olmadığını beyan ve ilân ediyor.
Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) sahih hadîsleri de bu gerçeği bildiriyor.
1400 senedir Ashab, Tâbiîn, Tebe-i Tâbiîn, eimme-i müctehidîn (müctehid din önderleri), Sâdat-ı Kiram, ulema ve fukaha, bütün evliyaullah, sülehâ ve bütün Ümmet-i Muhammed bu gerçeğe iman etmiştir.
Siyonistler, Haçlılar, Evangelistler bu hükmü kabul etmezler.
Onlara göre İslâm hak din değildir, Kur’ân ilahî hak kitap değildir, Muhammed aleyhissalatü vesselam hak peygamber değildir.
Son yıllarda Türkiye’de bir fırka türedi, onun mensupları da İslam’ın tek hak din olduğu inancına zıt şeyler söylüyor.
(kurtulacaktır).
bozuk inancını kabul ediyorlar.
Açıklamayla bile lüzum yoktur ki, bu inanç bozuktur, Kur’ân’a aykırıdır, Hz. Muhammed’in (s.a.v) tebligatına zıttır.
Avrupa Birliğinin bazı sözcüleri geçmiş yıllarda, Cuma günlerinde minberlerde okunan hutbelerde
mealindeki ayetin okunmasına çok sinirlenmişler, karşı çıkmışlar, okunmasın diye baskı yapmışlardı.
Bizde de öyle
zuhur etmişti ki, Kur’ân’ı re’y ve heva ile tefsir ederek Hz. Uzeyr’e ve Hz. İsa’ya Allah’ın oğludur diyenleri de
olarak kabul eden yorumlar yapmışlardı.
Diyanet İşleri Başkanlığımızdan ve bütün Ehl-i Sünnet ve Cemaat cami hocalarımızdan önemle rica ediyorum:
Cuma hutbelerinde, İslam’ın Allah katında tek hak din olduğunu beyan eden ayeti okusunlar… Senede 52 kez okusunlar.
Temel inançlar, esas, usûl itibarıyla başlangıçtan bu yana tek bir hak din olagelmiştir. Bütün peygamberler (aleyhimüsselam) temel inançlarda aynı şeyleri söylemiştir.
Bütün Peygamberler Tevhid inancı üzere idiler.
Onların hepsi Allahı kemal sıfatlarla sıfatlamış ve noksan sıfatlardan tenzih etmiştir.
Hz. İbrahim Efendimiz Yahudi ve Nasranî değil, hanif ve müslimdi.
Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya, Hz. Muhammed’den önceki devirlerde tevhid ve tenzih inancı üzere iman etmiş olanlar elbette kurtulmuştur.
Hz. Muhammed Mustafa’nın risaletini ilanından ve İslam Şeriatını tebliğinden sonra eski şeriatların hükmü kalmamıştır, onlar nesh edilmiştir.
H. Muhammed’den sonra, mü’min olabilmek için mutlaka ona iman etmek gerekir.
Artık zamanımızda üç hak İbrahimî din yoktur; bir tek İbrahimî din vardır, o da İslam’dır. Türkiye Müslümanları Avrupa Birliğinin baskılarına boyun eğmemelidir.
İslam’ın tak hak din olduğu temel inancı cami minberlerinden ve kürsülerinden Müslümanlara ve dolaylı olarak insanlık alemine çok açık ve seçik şekilde bildirilmelidir.
Din konusunda ikrah (=zorlama) yapılamaz ama dinin temel gerçekleri de asla gizlenip saklanamaz.
Hz. Muhammed’den sonra, İslam’dan başka hak, makbul, geçerli din olduğuna inanan kimse zaruriyat-i diniyeden çok önemli bir hükmü inkar etmiş olacağı için dinden çıkmış olur. 15 Kasım 2011