Dershane Bahane Kavga Derin
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
*Bu kavga kesinlikle dershane kavgası değildir. İşin içinde başka işler vardır.
*İşin içinde
vardır.
*
vardır.
*
vardır.
*
vardır.
*
vardır.
*
vardır.
*
vardır.
*Serbest seçimlerle iktidara gelmiş
vardır.
*
vardır.
*
getirmek vardır.
*
vardır.
*
koymak vardır.
buzdağının su üzerinde görünen onda biridir. Serbest seçimlerde en fazla oyu almış olan meşru Başbakan’ı bir saray darbesiyle yıkmak istemişlerdi. Başbakan’ın hatâları varsa, bunları kendi medyalarında açık ve seçik olarak yazmaları, tenkit etmeleri gerekirdi.
Bendeniz bugünkü kavganın içine girmem ve taraf tutmam. Lakin kavga mı savaş mı, her neyse asıl sebeplerini aramaya, öğrenmeye çalışırım.
Burnuma çok acayip kokular geliyor. Darphane makinalarının seslerini işitiyorum. Hafızam gerilere gidiyor.
Patrikler, papazlar, bir de Diyanet müftüsü…
Akıllarınca
mensupları böylece Sırat Köprüsünden geçerek Cennete duhül edeceklerdi.
Bendeniz Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesi içinde nâçiz bir Müslümanım.
doktrinini reddederim. Allah katında tek hak dinini İslam olduğuna kesin şekilde inanırım.
Hz. Âdem’den bu yana inançlarda, temelde, usulde hiçbir değişiklik olmamıştır.
Antalya’da bir
parkında
beni ürkütür.
Din hürriyeti olsun ama Diyalog olmasın. Hiçbir Müslümanın, hiçbir hocanın, İslam’ın Allah katında tek hak din olduğu inancı konusunda ödün vermeye hakkı yoktur.
Tevhid ile Teslis inançları asla birleşmez ve bağdaşmaz.
Kur’an’ın hak kitap olduğunu inkâr eden, Hz. Muhammed’in
Allah’ın Resulü olduğunu inkar edip, ona -hâşâ- yalancı diyen, İslam’ın hak din olduğunu kabul etmeyen ile Diyalog yapmak bir inkâr değil de nedir?
Ehl-i Kitab ile barış içinde yaşamak mümkün ve kabilse elbette barış olsun, lakin onların da hak üzere olduklarına inanmak İslam’ı inkâr demektir.
Buzdağının suyun altındaki görünmeyen kısmını öğrenmeye çalışmalıyız.Risale-i Nurların sadeleştirilmesini tenkit ettiğim yazımda, silleden, tokattan bahs etmiştim…
Adam ismini adresini yazmamış. Bir rümuzun ardına sığınmış ve kabaca, âdice, bayağıca hakaret ediyor… Niçin gerçek ismini yazmıyor? Çünkü haksız ve âciz olduğunu peşinen biliyor. Medenî bir vatandaş, terbiyeli bir Müslüman böyle yapar mı? Kesinlikle yapmaz.
Bendenizin veya bir başkasının yazısını, fikirlerini, görüşlerini beğenmeyebilir, hattâ çok yanlış bulabilir. Ne yapacak? Gerçek hüviyetini bildirerek, gerekçe göstererek tenkit edecek, uyaracak. İşte birileri bunu yapamıyorlar. Kültürleri, ahlakları, seviyeleri buna müsait değil. O zaman ne yapıyorlar? Küfür ediyorlar, hakaret ediyorlar, yalan söylüyorlar, iftira ediyorlar.
Bu cahil ve acizlerin yanında, bir de ajanlar var. Herif veya kadın Müslüman değil, Müslümanmış gibi mailler gönderiyor. Amaç ne? Müslümanları birbirine düşürmek.
Kirlilik, pislik, rezalet diz boyu değil, boyu aşmış. Madalyonun ardında iyi şeyler de var. Birtakım cahillerin, acizlerin, sürüngenlerin yanında olgun, edepli, terbiyeli vatandaşları görerek müteselli oluyoruz. Zeka, kültür, incelik, edeb, nezaket dolu tenkitler, uyarılar…
Olgun bir Müslüman nasıl tenkit eder, nasıl uyarır?.. Şöyle bir üslup ve ifade kullanmalıdır:
Gerekçe ve belge göstermelidir, mantık kurallarına riayet etmelidir. Her hâl ü kârda edeb ve terbiye sınırlarını aşmamalıdır. Edeb ve terbiye mi? Nerede bulunur, nerede satılır, nerede öğrenilir onlar? Kilosu kaç lirayadır? 30.11.2013