CumartesiBindikleri dalı kesmek isteyen, üzerinde bulundukları gemiyi batırmak için çalışan bazı beyinsizler devletimize ve cumhuriyetimize düşmanlık ediyor, saldırıyor. Yüce devleti ve cumhuriyeti tenzih ediyorum. Birtakım aksaklıklar yüzünden onlara düşmanlık edenleri kınıyor ve uyarıyorum.

Türkiye’de yapılan bazı haksızlıklar, zulümler, kanunsuzluklar devlete maledilmek isteniyor. Bu büyük bir haksızlıktır.

– Demokrasiyi benimsemiş,

– Hukukun üstünlüğü prensibini kabul etmiş,

– Evrensel insan haklarına bağlı ve riayetkâr,

– Halkına ve ülkesine hizmet etmek için varolduğunu bilen bir devlet zulm etmez, kanunları çiğnemez, kendi halkına eza ve cefada bulunmaz.

Cahillerin, gafillerin, anlamazların devlete mal ettikleri kötülüklerin hiçbirisi onun değildir. Suçlu devlet değil, başkalarıdır.

Türkiye devleti, her türlü çeşitlilik içinde halkını bir bütün olarak kabul eder.

Irk, din, mezhep, siyasî görüş ve ideoloji farklılıkları yüzünden ayırım yapmaz.

Devlet elbette âdil kanunların ışığında anarşistleri, teröristleri, suçluları yakalar, cezalandırır ama itaatkâr, ülkesini seven, millî hizmetlerini seve seve yapan, vergilerini ödeyen bir kısım halkına sömürge yerlisi, gerici, ikinci sınıf vatandaş, parya, zenci muamelesi yapmaz.

Türk devleti Türk halkına karşı asla gaddar değildir.

Kendisine karşı silahlı isyan hareketine girişenler dışında devlet herkese dosttur, şefkatlidir, merhametlidir. Devlet bir baba gibidir.

Türkiye Cumhuriyeti hüviyetini taşıyan hiçbir vatandaş devlet nazarında düşman değildir. Onları düşman olarak kabul ederse, uluslararası savaş hukukunun onlarla olan mücadelesinde geçerli olduğunu da kabul etmiş olur. Devlet böyle bir şey yapmaz.

Devlet okumaktan, tahsil görmekten, ilim ve irfan edinmekten başka gayeleri olmayan öğrencilerin tahsil haklarını engellemez, onların okul ve üniversitelere girmelerine mâni olmaz, onları polislerine dövdürmez, coplattırmaz, onları tutuklatmaz, onları vasıtalara koyup şehir dışına çıkartıp yol ortasında bırakmaz. Hayır hayır, bin kere hayır! Türk devleti asla böyle haksızlıklar yapmaz.

Peki bunları kimler yapıyor, devlet yapmıyorsa?

Bunları yapanlar, kendilerini Fransa Kralı Ondördüncü Louis gibi gören, “Devlet benim” diyen bir zihniyettir. Onlar kendilerini devletle özdeşleştiriyor. Bu tuzaklarına düşülmemelidir. Devletimiz, Cumhuriyetimiz başkadır, onlar başka.

Devletimiz âdildir, kendi halkını ilerici gerici diye iki kampa ayırmaz. İlericileri baştacı edip de gericileri düşman ve hain bilmez. Devlet kendi halkını Türk Kürt, Sünnî Alevî, şucu bucu diye kamplaştırmaz, kutuplaştırmaz.

Âdil devletimiz kendi vatandaşlarının evrensel hak ve hürriyetlerine sadece saygılı olmakla kalmaz, o haklara samimiyetle bağlı ve riayetkâr olur.

Devletimiz temel hakların birincisi olan din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyetini kısıtlamaz. Din ve inanç hürriyeti tecezzi (bölünme) kabul etmeyen kutsal bir değerdir. Devlet halkına bunu yüzde yüz tanır. Devletimiz masonluğun, Sabataycılığın, başka ideoloji ve teşkilâtların üzerindedir, onların hizmetinde değildir.

Devletimiz resmî dil olan Türkçeye suikast yapmaz. Devletimiz biri düzmece ve mitolojik, diğeri gerçek iki ayrı tarih olmasına izin vermez. Türkiye’nin bir tek tarihi vardır. O da gerçeklere dayanan tarihtir, gerçek tarihtir.

Türk devletinin putlaştırılmış sahte şöhretlere, kahramanlara, kurtarıcılara ihtiyacı yoktur.

Türkiye bölünmez bir bütündür. Türk halkı, tâli ve ikinci sınıf çeşitliliklere rağmen sarsılmaz bir birlik teşkil eder. Devletimiz çeşitlilik içindeki bu birliği bilir ve bunu bir zaaf değil, bir güç ve zenginlik olarak kabul eder.

İslâm dini insanların mutluluğunu isteyen ve bunu temin eden yüce ve kutsal bir dindir. Türkiye halkı Müslümandır. Devletimiz kesinlikle İslâm dinine karşı değildir. Birtakım dinsizler öyle göstermek istiyor, onların oyunlarına gelmemeli, yalanlarına aldanmamalıyız. Devletimizin selâmeti, güçlü kalması İslâm’la barışık olmasına bağlıdır. Devletimiz, tarihte olduğu gibi bugün de diğer dinlere karşı da toleranslıdır.

Birtakım uyuşturucu tâcirleri, silah kaçakçıları, soyguncular, hortumcular, talancılar, yalancılar, sahtekârlar, hokkabazlar biz devletiz diyecekler de biz bunlara aldanacak mıyız? Hayır hayır.

Bir ülkede bazen kötü bir yönetim olabilir. Tarihin çeşitli kazaları ve ârızaları vardır. O kötü yönetimler, o ârızalar, o kazalar başka şeylerdir, devlet başka şey.

İki kimlikli gizli ve esrarlı bir lobi ülkemizi bir Tekelistan haline getirmek istiyor. Onlar kendilerini, kendi emel ve ideallerini devletimizle özdeşleştirmeye kalkışıyor, bu devlet bizimdir, devlet biziz diyorlar. Ne münasebet! Devlet hepimizindir.

Rüşvetçiler devlet değildir, devleti temsil etmezler.

Kara para sahipleri devlet değildir. Bütçeleri soyanlar da devlet değildir.

Bu ülke, bu devlet kimsenin babasının çiftliği değildir.

Bu devlet kimseye, hiçbir zümreye babasından, atasından miras kalmış bir mandıra değildir. Halka sağmal inek, yolunacak kaz nazarıyla bakanların kendilerini devletle özdeşleştirmeleri ne korkunç bir küstahlık ve cür’ettir.

Siyaset ve hukuk kültürüne sahip olmayanlar, âmme hukuku okumamış olanlar, birtakım kötülüklere bakıp da devlet ve cumhuriyet düşmanlığına yeltenmesinler.

Devleti yıkmak isteyenler iyi bilsinler ki, o maazallah yıkılırsa enkazın altında kendileri de kalacaktır.

Kötü yönetim gitsin, kötülerin hükmü kalmasın. Tarihî ârızalar tâmir edilsin. Devlet ve Cumhuriyet ise ilelebed yaşasın. 30 Haziran 2002