Devlet ve Vatan Hepimizindir
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Pazartesi
Amerika ve İsrail, perde ardında bir yığın kışkırtma, manipülasyon, yönlendirme yaparak, bir sürü entrika ile İslâm ülkesi olan Irak ile İran’ı savaştırdılar. Bu kanlı savaş sekiz yıl sürdü. Neticeleri:
(1) İki devlet de büyük yaralar aldı, zayıfladı, sarsıldı.
(2) En az bir milyon asker ve sivil öldü. Her iki ülke de dullarla, yetimlerle, acılı ve perişan insanlarla doldu.
(3) İki tarafta da korkunç tahribat oldu. Yüzbinlerce bina yıkıldı, köprüler ve barajlar çöktü, nice bayındır yerler yangın yerine döndü.
(4) İki İslâm devleti yüz milyarlarca dolar savaş masrafı yaptı.
Böylece Evangelistler ve Siyonistler bir taşla iki kuş vurmuş, hem iki Müslüman ülkeyi ezmiş, hem de büyük servetler vurmuş oldular.
İran-Irak savaşında ABD’nin Saddam Hüseyin’i desteklediği, ona yardım ettiği artık herkesin iyi bilmesi gereken bir gerçektir. Belgeleriyle isbatlanmıştır. Yine bu savaş esnasında İsrail dolaylı olarak İran’a silah ve mühimmat satmıştır.
Sekiz uzun yıl süren savaş bittikten sonra yeni entrikalar neticesinde Saddam’ı Kuveyt’i işgale teşvik ettiler. Sonra Irak’a saldırdılar. Birinci Körfez savaşı… Ardından İkinci Körfez Savaşı… Saddam rejiminin devrilmesi, Irak’ın işgali ve yağmalanması… Evet yağmalanması… Sadece müzelerdeki kıymetli tarihî ve arkeolojik eşya değil, ülkenin bütün zenginlikleri yağmalanmıştır. Saldırıyı haklı ve meşru göstermek için ortaya atılan bütün (evet bütün) gerekçelerin yalan olduğu bugün gün gibi açığa çıkmıştır.
Irak parçalandı… Parçalanma ameliyesi devam etmektedir. Kuzeyde bağımsız bir Kürdistan… Sonra Şiî bölgesi, Sünnî bölgesi… Irak’taki iç kargaşa ve kardeş kavgası emperyalist işgal güçlerinin eseridir.
Son yıllarda geliştirilip ortaya sürülen Büyük Ortadoğu Projesi…
Bu projeye göre Ortadoğu’da İsrail’e rakip olacak, onu tehdit edecek hiçbir güçlü ülke bırakılmayacak; büyük İslâm ülkeleri parçalanacak, onların küçük ordularının gücü olmayacak, İslâm dünyasının zenginlikleri emperyalistlerin kontrolü altına girecek…
Biri İran. O açık düşman. Diğeri, bugün İsrail’in müttefiki gibi görünen, yarın yön değiştirebilecek olan Türkiye…
Evangelistler ve Siyonistler iki büyük devletin ve ülkenin de parçalanması konusunda kesin kararlarını vermişler ve harekete geçmişlerdir. Bunun için iki ülkenin birbiriyle savaşması gerekmektedir. Aralarında problem olmayan, asırlardan beri çatışmayan iki kardeş ve komşu ülke nasıl savaşacaklar? Emperyalist şer güçleri bu savaşın bahanelerini, sebeplerini, şartlarını, zeminini hazırlamaktadır.
1. ABD ve İsrail’in ekmeklerine yağ sürülecektir.
2. İki ülke de yüz milyarlarca dolarlık silah, cephane, savaş araç ve gereci satın alacaktır. Bu paranın büyük kısmı ABD’nin ve Yahudilerin kasasına girecektir.
3. Savaşta milyonlarca Türk ve İran askeri ve sivil halkı can verecektir.
4. En önemli netice de savaş sonunda her iki ülke parçalanacak, ortaya birkaç sun’i uydu devletçik çıkacaktır. ABD ve İsrail güdümünde bir Kürt devleti kurulacaktır.
5. Savaştan sonra doğu ve güneydoğu Anadolu’ya Ermeniler geri dönecektir.
6.
(Samsun’dan Hopa’ya kadar olan Doğu Karadeniz bölgesi)
Pontus Rumları geri gelecektir.
7. Türkiye’ye yardım bahanesiyle 6’ncı Filo İstanbul’a gelecek ve
İstanbul’da suriçi bölgesinin bir kısmı Rumlara ve Hıristiyanlara verilecek, İstanbul’dan göç etmiş Rumlara şehre yeniden dönme hakkı tanınacaktır.
8. Türkiye parçalandıktan sonra, Türklere bırakılan bölge Beyaz Türklerin kontrol ve idaresine verilecek
ABD ve İsrail, Türkiye ve İran’ı parçalayamazlarsa gelecekleri karanlıktır. Avrupa Birliği de Türkiye’nin parçalanmasından yanadır. Bu parçalanma iki şekilde olabilir:
(I) Kesin parçalanma, ayrı devletler zuhuru.
(II) Yahut federasyon şeklinde bir parçalanma. Bunun sonu da kesin parçalanmadır. Irak’ta bir Kürt devleti olacak, Türkiye’de bir federal Kürt bölgesi olacak ve bu durum hep böyle devam edecek… Böyle bir şey mümkün olamaz. Önünde sonunda birleşirler…
ABD’nin ve İsrail’in Ortadoğu projesi gerçekleşirse bundan en fazla zarar görecek unsur Kürt unsuru olacaktır. Onlar Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaktır. Kürtler kendi menfaatlerini düşünüyorlarsa var güçleri ile Türkiye’ye sarılmalı, Türkiye’nin bütünlüğünü korumak için çalışmalıdır. Vaktiyle, 1915’ten önce emperyalistler Ermenilerin zihinlerini çelmişler, onları
(vaktiyle tebaa-i sadıkası oldukları) Türk devletine isyan etmeye kışkırtmışlardı. Sonunda kumarı Ermeniler kaybetti ve silindiler.
Türkiye’de son yıllarda çıkartılan bütün fitne ve fesat hareketlerinde Siyonistlerin ve Misyonerlerin tuzu biberi bulunmaktadır. Nüfuslarında açıkça Yahudi oldukları yazılı olan Musevî vatandaşlarımızı tenzih ederek söylüyorum: Fitne fesatlar, nifak şikaklar, provokasyonlar, tertipler birtakım Kriptoların eseridir.
Türkiye’deki Türkler, Kürtler, Çerkezler, Arnavutlar, Boşnaklar vesair unsurlar; bu ülkedeki Sünnî ve Alevî Müslümanlar; dindar veya dindar olmayan vatandaşlar; çağdaşlar ve muhafazakârlar hep kardeştir. Siyonistler, Kriptolar, dış düşmanlar bu çeşitliliği, bu unsurları birbirine düşman ve hasım yapmak için uğraşmaktadır. Ben hayal görmüyorum, kuruntular içinde boğulmuş da değilim. Düne kadar kardeşçe yaşayan bir kısım Türklerle Kürtleri kimler birbirine düşman etmiş, zıt kamplar haline getirmiştir? Sünnîlerle Alevîleri birbirine düşman etmek için kimler çalışmaktadır?
(1) Devletimizi korumalıyız. Devlet hepimizindir. Şu veya bu grubun, kliğin, kesimin değil, hepimizin.
Sistemler, düzenler, iktidarlar, ideolojiler değişir, fakat devlet baki ve devamlı kalır.
Çünkü bu özdeşleştirme hayırlı değişim ve yenilenme yollarını tıkar, patlamalara yol açar.
(2) Ülkemizin bütünlüğünü korumalıyız, bir karış toprağımızı bile kaptırmamalıyız. Vatan bir bütündür, bu bütün hepimizindir.
(3) Halkımızı korumalıyız. Halk, çeşitlilik içinde sarsılmaz bir bütündür. Halkı kamplara ayırıp birbirine düşman etmek en büyük vatan hainliğidir. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Boşnak… Sünnî Alevî… Dindar veya dindar olmayan… Hepimiz kardeşiz, hepimiz Türkiyeliyiz… Bu memlekette Kürtlere haksızlık ve baskı yapıldı da, Müslüman Türklere yapılmadı mı? Papaza kızıp da oruç mu bozacağız, yuvamız olan vatanımızı yıkıp da enkazı altında mahv mı olacağız? Allah Türkiye’yi ve Türkiyelileri korusun… 06 Haziran 2006