CumaAldatıcı propagandalara kanmayınız, eski başbakanlardan Refik Saydam’ın dediği gibi Türkiye’de A’dan Z’ye kadar her şey bozuktur. Gemi dibe vurmak üzeredir veya vurmuştur bile. Temeldeki bozukluklardan hangi birini sayayım: Bir insanı insan yapan, bir milleti millet yapan birinci unsur olan yazılı ve edebî lisan elden gitmiştir. Eğitim sistemi ve üniversiteler bitirilmiş, batırılmıştır. Yetmiş yıldan beri tarihimize ve ecdadımıza saldırılmakta, hakaret edilmektedir. Din ve devlet çatışması ve uyumsuzluğu büyük çöküntüye sebebiyet vermiştir. İktisat ve maliye mi? Ülkedeki paranın yarısı kara paradır. Türkiye’yi Güney Kore ile mukayese ediniz. Onlar iktisadî, ticarî, sınaî (endüstriyel), malî şahikalarda uçarken biz bataklıklarda çırpınıyoruz. Ülkemiz bir Taiwan kadar bile olamadı. Neden?

Kültür, düşünce, sanat, mimarlık, hukuk tefekkürü gibi sahalarda nal topluyoruz. Nijerya, Yunanistan, Mısır, Şili Nobel aldılar da biz niçin alamadık? Nobel konusunda tek rekorumuz, Yaşar Kemal’in her sene aday gösterilmesi ve bir türlü alamamasıdır.

Müzmin ve yüksek enflasyon sadece ekonomiyi, ticareti, parayı bitirmekle kalmadı; ülkenin bütün temel yapısını çökertti. Her yer kirlilik içinde. Siyaset kirli, medya kirli, sağ sol kirli.

Mutlu ve putlu bir azınlık ülkenin, milletin, devletin bütün kanını, iliğini, imkanlarını sömürüyor. İleride başka halklara peşkeş çekilmek üzere doğu ve güneydoğu Anadolu’nun büyük bir kısmı sinsice boşaltılıyor.

Uğursuzluk, meymenetsizlik o hale geldi ki, denizlerdeki balıkları bile kuruttular.

Rüşvet, hırsızlık, kokuşma gırtlağa kadar. Koskoca bankalar içten soyuluyor, dipten boşaltılıyor, hortumlanıyor, iflas ettiriliyor ve faturası devlete ve millete çıkıyor bu namussuzlukların. Sadece anavatanda mı? Kıbrıs’ta da bir sürü rezalet cereyan ediyor.

Zahiren Türk ve Müslüman isimleri taşıyan, gerçekte ise Yahudiliğin Sabatay Sevi tarikatına mensup bulunan birtakım adamlar ve kadınlar ülkemizi parmaklarında oynatıyor. Siz caddelerde meydanlarda “Kahrolsun Şeriat” diye uluyan militan ve saldırgan dinsizleri Türk ve Müslüman kökenli mi sanıyorsunuz?

Türkiye bu hallere nasıl düştü? Bu sukutun, bu bitişin, bu dibe vuruşun, bu çöküşün ana sebepleri şunlardır:

1. En büyük gerçek olan islâmî vahye sırt çevrilmiş ve onun yerine beşerî bir ideoloji konulmuştur. Lût, Ad, Semud kavimleri de böyle yapmışlar ve batmışlardı.

2. Pozitif ilimler put haline getirilmiş, hikmet (bilgelik) kapı dışarı edilmiştir.

3. Türkiye’nin, Türklerin, Türkiyelilerin en büyük güç kaynağı olan İslâm dinine ve nizamına savaş ilan edilmiştir.

4. Millî kimlik, kişilik, kültür baltalanmıştır.

5. Gelenin keyfi için atalara söğülmüş, tarihe küfr edilmiştir.

6. Ülkeyi, milleti ve devleti sekülerleştirmek (dinsizleştirmek) için itikad, muamelat, ahlâk ve nizam sahasında kaynağı din olan her hüküm değiştirilmiştir.

7. Hedonizmin en âdisi ve pespayesi hayat felsefesi olarak kabul ettirilmiştir.

Sonunda bu çöküntü olmuştur. Peki İslâmcılar bu kötü gidiş karşısında bir direniş göstermemişler midir? Maalesef İslâmcıların bir kısmı bu dini, bu milleti, bu ülkeyi, bu dâvayı satmıştır. Dini imanı para olan, nefs-i emmarelerine put gibi tapan adamlardan ne hayır gelir?

Halk tabakasına ve Müslüman aydınlara gelince onlar yetersizliklerinin, cehillerinin, iradesizliklerinin ve firasetsizliklerinin kurbanı olmuşlardır.

Bâtıl ideolojiler, sapık nizamlar demagoji, arivizm, şarlatanlık, soytarılık ile göz boyanabilir, bir müddet için pâyidar olunabilir ama yüce İslâm dinine ve nizamına bunlarla hizmet edilemez.

İslâmî bir eğitim olmadan; medreseler, dergâh ve tekkeler, darülfünunlar, darülhikmetler, büyük islâmî araştırma merkezleri, büyük kütüphaneler, büyük kültür ve sanat merkezleri olmadan; güçlü, vasıflı, üstün kadrolar kurulmadan İslâm dâvası zafer bulamaz, Müslümanlar zilletten kurtulup izzete kavuşamaz.

Militan ve saldırgan laikler ve resmî ideoloji mensupları İslâm’ı anlamadılar… Peki İslâmcılar anladılar mı? Anlamış olsalardı Türkiye bu duruma düşmezdi.

Muhammed aleyhissalatü vesselamın Hak katından bize tebliğ etmiş olduğu İslâm ile bizim uyguladığımız İslâm arasında ne büyük farklar var. İslâm’ın iki büyük temeli ihlas ve istikamettir. Bugünkü İslâmcılarda bu iki haslet var mı?

Küfür cephesi İslâmcıların arasına sürüyle casus, ajan, provokatör soktu. Nice iri, kocaman, kodaman İslâmcı, kâfirlerle anlaşmalı, protokolludur.

Türkiye örs ile çekiç arasında kalmıştır. İki büyük bela bizi bitirmiş, yere sermiştir: Biri azılı, militan, saldırgan dinsizlik; ötekisi iğrenç din sömürüsü. Bunlardan nasıl kurtulacağız? Türkiye’deki İslâm-Laiklik çatışması aslında bir rant savaşıdır. Dinsizler yiyor, birtakım sahte İslâmcılar yiyor. Bu ülkeyi, bu milleti, bu devleti bu hale getirdikleri için her iki kesime de lânet ediyorum. Kazandıkları paraları afiyetle yiyemeyeceklerdir. Dünyada rezillik ve rüsvaylık, âhirette ateş olacaktır o servetler.

Vahye, hikmete, firasete, millî kimliğe, millî kültüre, millî kişiliğe, tarihî devamlılığa nasıl döneceğiz? Beşerî planda bir ümit göremiyorum. Allah’tan ümit kesilmez. 26 Ağustos 2000