Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 13 Ocak 2019
Cumartesi
Bu yazı Müslümanlara hitaben yazılmıştır, başkaları üzerlerine almasınlar.
1. Güneş doğmadan önce uyanırsın, abdest alıp sabah namazı kılarsın. Kalkamazsan üzülürsün, kaza edersin. Müslümanın üzerine güneş, o yatakta iken doğmaz.
2. Memursan işine saatinde gidersin, hatta 5-10 dakika önce işbaşında bulunman daha iyidir. Müslüman memur asla kaytarmaz, vazifesini savsaklamaz. Kaytaran, savsaklayan haindir. “Efendim, bu düzen bozuktur, binaenaleyh iş sabote edilebilir…” Bu gibi şeytanî vesveselere hiç kimse kapılmasın. Arkamızdan şöyle konuşturmalıyız: “Bu arkadaş biraz tutucudur, lakin işine, memuriyetine, vazifesine son derece sadıktır, herkesten daha iyi çalışır.
3. Öğleyin yemek yenir, ezan okununca namaz kılınır. Mazereti olmayanların camiye, cemaate gitmesi gerekir.
4. Müslüman esnaf ve dükkancılar kendileri hakkında şöyle konuşturmalıdır: “Malın iyisini ve kalitelisini ucuza verir… Müşterisini aldatmaz, varsa malının kusurunu söyleyerek satar… Bir şey satın alsın veya almasın iş yerine gelen herkese güler yüzle muamele eder, müşteri bir yığın mala baksa ve bir şey satın almasa yine suratını ekşitmez, ‘tekrar bekleriz’ der…”
5. Müslüman ev hanımları gıybet, laf taşıma, dedikodu, gevezelik, zevzeklik yapmazlar. Ev işlerinden ve çocuk bakımından vakit artarsa, geleneksel sanatlardan biriyle meşgul olurlar.
6. Yemeklerde her halükarda israftan, şatafattan, gösterişten, aşırılıktan uzak durulur; Sünnete uygun bir şekilde kanaat prensibine riayet edilir. Tabaklarda yemek artığı bırakılmaz; pilav yenirken bir tek pirinç tanesi bile tabakta kalmaz. Artık ekmek dilimleri küçük parçalar haline getirilir, kuşlara atılır.
7. Birinci sınıf pahalı bir lokantaya gideceği yerde, yanına birini alır, ikinci sınıf lokantaya gider; aynı parayla iki kişi yemek yemiş, arkadaşına ikramda bulunmuş olur.
8. Peygamberimizin “iki günü birbirine eşit olan ziyandadır…” hadis-i şerifi daima aklımızda bulunmalıdır. Dün bir miktar hayır yaptın, iyilikte bulundun; bugün daha fazlasını yapmalısın. Peygamberimiz “Din kardeşine tebessüm etmen de bir sadakadır…” buyurmuşlardır. Yine başka bir hadis-i şerifte “Yarım hurma ile bile olsa, kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz…” ihtarı yapılmaktadır. Aç bir sokak kedisinin karnını doyurmak bile bir iyiliktir. Odaya bir arı girmiş, dışarı çıkmak için pencere camında uğraşıp duruyor, onu açık havaya çıkartmak da bir hayırdır. Susuz kalmış bir çiçeği sulamak hayırdır. Üzüntülü bir insanı teselli edip ferahlandırmak hayırdır. Müslüman, en hayırlı ticaretin Allah’la yapılan ticaret olduğunu bilen kişidir. Sadakalar, yardımlar, acıları ve sevinçleri paylaşmak hep birer iyiliktir. Her gün vaktimizin bir kısmını bunlara tahsis etmeliyiz.
9- Müslüman, hesaba çekilmezden önce, kendi muhasebesini yapmakla vazifelidir. Her gün kendimize şu soruları soralım: “Bugün Allah için ne yaptım?.. Bugün az da olsa ne gibi hayırlar, iyilikler yaptım?.. Bugün İslâmî ölçülere göre kârda mıyım, zararda mıyım?..”
10. Müslümanın en büyük düşmanı benliğidir. Peygamberimiz, nefs ile yapılan mücadeleye “Büyük Cihad” demiştir. Müslüman nefsiyle devamlı olarak savaşan kimsedir. Yularlarını nefs-i emmarelerinin eline vermiş olanlar hayırlı kimseler değildir.
11. Bazı eğlenceler, seyirler, müzikler İslâm dini tarafından fısk, fücur, günah, isyan, azgınlık olarak kabul edilmiştir. Gözlerimizi, kulaklarımızı, lisanımızı, ellerimizi ve ayaklarımızı bunlardan korumamız gerekir. Hiçbir akıllı ve şuurlu Müslüman evini meyhaneye, batakhaneye, umumhaneye çevirmez. Ne demek istediğimi anlatabildim mi?..
12. Çocuklarımıza en zararsız, en masum gibi görünen yalanları bile söylemeyelim. Çocuk huysuzluk yapıyor, yemek yemiyor… “Yemeğini yersen, seni gezmeye götüreceğim…” dersek ve çocuk bu vaadimize güvenerek yemeğini yerse, onu mutlaka gezmeye götürmemiz gerekir, aksi takdirde münafık oluruz. Yalanla büyütülen bebekler ve çocuklar, büyüdükleri vakit yalancı, eğri olur. Yalan ise, kebairdendir.
13. Sık sık komşularımızın hatırlarını soralım, gönüllerini hoş edelim, Arada bir pişirdiğimiz yemeklerden onlara da gönderelim. Rahatsız etmemek şartıyla karşılıklı ziyaretlerde bulunalım, acılarını ve sevinçlerini paylaşalım.
14. Yüce Allah kibir, gurur ve benlik sahiplerini sevmez. Mütevazı olalım. Meskende, ev döşemesinde, yemede içmede, giyimde kuşamda, binitte, cep telefonunda; aşırılığa, lükse, israfa, gösterişe kaçmayalım. Lüks bir otomobil, sahibine hiçbir fazilet, üstünlük, değer kazandırmaz. Unutmayalım ki, Türkiye’nin en lüks, en şaşaalı otomobili müteveffa genelevler imparatoriçesi Madam Matild Manokyan’a aitti… Otomobiliyle övünen kişiler, beyinsizlerdir.
15. Bir Müslümana değer, derece ve rütbe kazandıran şeyler şunlardır; İlim, irfan, hikmet, takva, ahlâk, fazilet, mürüvvet, ihsan, iffet, şecaat, cömertlik, hayır hasenat, ibadet ve taat, Sünnete uymak, insanlara yararlı olmak… Peygamberimiz “İnsanların hayırlısı, insanlara yararlı olandır…” buyurmuşlardır.
16. Ya fiilen, ya söz veya yazıyla yahut kalben emr-i maruf ve nehy-i münker yapmamız gerekir. Müslüman tepkili insandır, iyilikleri teşvik, tebrik ve tahsin eder; kötülükleri tenkit ve takbih eder. Memleket fitne ve fesat içinde, her tarafta cayır cayır yeni kiliseler yapılıyor, agresif misyonerler ülke sathında cirit atıyor, fuhşiyatın her türlüsü işleniyor, helaller haram, haramlar helal olmuş ve sonra bizim kuşkonmaz, yalancı sofumuz gaflet içinde yan gelmiş yatıyor. Böyle Müslümanlık olur mu? 15 Ağustos 2004