Dinsizler Densizler Donsuzlar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 11 Aralık 2018
Memlekette iç barış, huzur, rahat, güvenlik kalmadı.
Gezi Parkında bir vatandaş İstanbul valisine sormuş:
Böyle bir soru densizlik değil de nedir?
Türkiyenin bir millî ahlakı, edebi, terbiyesi vardır; sokaklarda, meydanlarda, parklarda, toplu taşıma vasıtalarında öpüşmek, birbirini mıncıklamak ayıptır.
Son zamanlarda başta İstanbul olmak üzere bazı büyük şehirlerde açıkta ayıp ve çirkin işler yapılıyor.
Bazı şeyler açıkta değil, dört duvar arasında yapılmalıdır. Azınlıkların, çoğunluğu rahatsız etmeye, üzmeye, sinirlendirmeye hakkı yoktur. Eskiden, çok iyi hatırlıyorum,
, onların yanında yiyip içmezlerdi.
İslam kültürüdür.
İslam ile Kemalizm çatıştığı vakit üstünlük İslamdadır.
bir kısmının bunu
yaptığını sanıyorum.
ayındayız… Erzurum gibi muhafazakar şehirlerimizde açıkta yenilip içilmediğini sanıyorum.
Bendeniz
, Hinduların kutsal inek ve öküzlerine, Hinduları üzecek muameleler yapmam. Koyu Hıristiyanlar arasında yaşasam onları üzmem. Dindar Yahudilerin arasında yaşasam onları kızdıracak, kıracak işler etmem.
Türkiyede dinsizler vardır, onların bir kısmı kendi halindedir, bir kısmı ise agresiftir. Bu agresifler sosyal barışı ve mutabakatı dinamitleyen kötü işler yapıyor.
Terbiyeli, görgülü bir ateist otobüste, tramvayda, parkta öpüşmez; Ezan okunurken inanmasa bile saygılı davranır, mesela çalgı çalıyorsa ara verir.
Bazı saldırgan ve aşırı dinsizler Müslüman çoğunluğu sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, zenci olarak görüyor ve hakaret ediyor.
Öyle bir şey olmasını istemem ama
üzücü şeyler olacaktır.
isminde saygısız bir kadın vardı, o da agresif sözler ve işler edip dururdu.
Okullarımızda maalesef çoğulculuk eğitimi verilmiyor.
Bu memlekette iç barış olması için çoğunluktaki Sünniler azınlıklara, çeşitliliğe, ötekilere saygılı olacaklar; azınlıklar da Müslümanların haklarını tanıyacak. Provokasyonlardan kaçınılacak.
derler. Be adamlar, be kadınlar, oruç tutan Müslümanlara saygı gösterseniz ne kaybedersiniz?
Gizli Yahudiler, çoğunluktaki Müslümanları eşit görmüyor. Anayasada teorik bir eşitlik var ama onlar daha eşittir.
Vesayet rejimi İslamı öcü, Müslümanları düşman gösterdi. 28 Şubattan sonra omzu kalabalık biri ne demişti:
Bu kafayla bu ülkede ne demokrasi olur, ne hürriyet, ne adalet.
Türkiye Müslümanlarının kabahati ve kusuru yok mu? Olmaz olur mu? Müslümanlar şifahî kültürlü, karşıtları ise daha fazla okumuş… Müslümanlar paramparça, ötekiler ise İslam ve Müslümanlarla savaşma konusunda tam bir birlik içinde.
İslamcı bir grup katıldı ama ötekilerden Müslümanlara destek vereni yok.
Bu yapıda,
Bir teki bile sağlam, düzgün, yerinde değildir.
çivileri yerlerinden çıkmıştır.
çivileri oynamıştır.
İç barış ve toplumsal mutabakat…
… Yapılaşma… Komşuluk münasebetleri… Her şey her şey…
Çoğunluğu oluşturan şu Müslümanları haline bakalım: Başında ehliyetli bir İmam bulunan teşkilatlı bir Ümmet yapısına sahip değiller. Bin parçaya ayrılmışlar. Tartışmanın, çekişmenin, ihtilaf ve tefrikanın haddi hesabı yok.
İslam kültürü ve medeniyeti yitirilmiş yerine şifahî kültür (veya kültürsüzlük) almış.
Müslümanlar çocuklarını İslam mekteplerinde okutmuyor, tağut eğitimiyle okutuyor. Müslümanların paraları imkanları var ama kültürleri, bütün öğrencilerinin okul camiinde cemaatle beş vakit namaz kılacağı İslam mektepleri açamıyorlar.
Müslümanlar
yapmıyor, yapamıyor. Memlekete hürriyet gelmiş ama Müslümanlar İslam medreselerinin, tasavvuf tarikatlarının açılmasını bile isteyemiyor.
Yerinden oynamış çivilerin hangi birini sayayım?
* * *
Biraz da
bahsedelim:
Onların da bütün akıl, iz’an, mantık, adalet, insaf, sağduyu, itidal çivileri yerlerinden oynamış. M. Kemal’in ölümünden sonra uydurulmuş
ideolojisinin tutar tarafı yok.
Bütün çivileri yerinden oynamış bu bina nasıl sağlamlaştırılacaktır? Bugünkü düzene ve sisteme iyi diyenlerin zaten herhangi bir sıkıntıları yok.
Kötü diyenlerin ise reçeteleri, çareleri, çözümleri yok. Çivisi çıkmış eğitim sistemi nasıl düzelir? Hukuk sistemi nasıl düzelir? Bu işler günlük gazete yazılarıyla düzeltilemez.
ipe sapa gelir çok ciddî, çok şümullü, çok etkili çareler ve çözümler üretilmelidir.
Memlekette hürriyet var ya,
in Safahatında,
vardır:
*
*
*
*
*
*
*
İslamcıların bir kısmı öyle şaşırmış ve savrulmuşlar ki,
bile var.
var.
Ya
Don Kişot’lara ne demeli?
Cür’et mi, cinnet mi dersiniz, böylesine…
Müslüman kesimde lüks, israflı, tantanalı, debdebeli, şaşaalı, gösterişli, ilanlı reklamlı,
‘lu, Mekke’de korkunç fiyatlara tutulan
, bir eli yağda, bir eli balda,
hikâyeli umre seyahatleri…
Türkiye Müslümanları birbirinden kopuk bin parçaya bölünmüş. Benim cemaatim senin cemaatin… Benim baronum çok büyüktür.
Benim cemaatim benim cemaatim benim cemaatim…
Ümmet yok. Ümmet teşkilatı ve hiyerarşisi yok. Başta, bütün Sünnî Müslümanların biat ve itaat edeceği bir
Zina serbest.
İslama aykırı korkunç nemrudî yüksek binalar, gökdelenler yapılıyor.
Düşük (aslında düşük değil) faizli kredilere reformcular fetva verdi. Yetmiş çeşidi olan, en hafifi anasıyla zina etmek kadar günah olan riba toplumu kanser gibi sarmış.
Tv’lerdeki İslam aleyhtarı programları bir kısım Müslümanlar heyecanla seyr ediyor. Din, iman, Şeriat, ahlak elden gitmiş, lüks iftarlar gırla gidiyor. Yiyin sevgili kardeşler yiyin.
Mısırda İslamî İhvan iktidar partisine karşı yapılan askerî küfür darbesine karşı yine İslamî Selefî partisi destek vermiş. Oh ne güzel İslam kardeşliği!
Türkiyede dinî bir cemaat İslamcı iktidara karşıymış… Din kardeşliği!
Ülkede bunca fitne fesat, nifak şikak, isyan tuğyan, fısk ve fücur, kaos ve anarşi, rezalet ve şekavet içinde birtakım dini bütün Müslümanlar mışıl mışıl uyuyor. Aman gürültü yapmayın uyanmasınlar.
Yatakta uyuyan Müslümanları anladık da, bazılarımız ayakta uyumayı nasıl beceriyor? Ah yerinden oynamış çiviler… Kim çakacak bu çivileri yerlerine?
22 Temmuz 2013