Dışarıda Adam Okutmak
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Ocak 2019
Salı
Bir yazımda
diye yazmıştım. Türkiye çoğunluğunun kurtuluşu ancak ve ancak bu şekilde mümkün ve kabil olur.
Mesela Avusturya’nın çok vasıflı, çok güçlü, çok üstün birkaç lisesi seçilecek, bunların idareleriyle anlaşılacak, her birine yirmibeşer öğrenci gönderilecek. Bunlar için özel bir yurt olacak, başlarında hem disiplinli olmaları, hem de ahlâk ve karakterleri için ehil adamlar bulunacak.
Osmanlı İmparatorluğu 1866’da Paris’te
adıyla özel bir okul açmış ve oraya talebe göndermişti. Daha sonra bu işin çok zor olduğu görülmüş, 1868’de
Galatasaray Sultanîsi,
kurulmuştur.
Osmanlı devletini yıkmak, Hıristiyan unsurlara bağımsızlık fikri ve ruhu aşılamak, İslâm’ı ve Hilafet’i çökertmek maksadıyla kurulmuştur. Galatasaray Mektebi ise Osmanlı devletini yani Türkiye’yi ayakta tutmak, İslâm’ı ve Müslümanları yüceltmek ve güçlendirmek için… Galatasaray için
edebiyatı yapılıyor.
Galatasaray’da, Sultan Abdülhamid’in alaşağı edilişi ve Hilafet-i hakikiyenin ve İslâmî iktidarın son buluşu tarihine, yani 1908’e kadar günlük namazları cemaatle, okul imamının ardında kılmak bütün Müslüman öğrenciler için mecburî idi. Okulda sarıklı din hocaları ders veriyordu. İkinci Meşrutiyet’te namaz kılmak, mecburî olmaktan çıkartılmış, ihtiyarî (isteyen kılar, istemeyen kılmaz) yapılmıştır.
Namaz kıldığım, dindar olduğum için bazıları benim için, “Galatasaray’ın imalat hatasıdır” diyorlar. Asıl imalat hataları İslâm düşmanı olan Galatasaraylılardır. Galatasaray’daki bu tersliğin mimarları kimlerdir? Pembelerdir, Pembelerdir… Malûm:
ilkesi…
Her neyse biz yine konumuza dönelim.
. Bunların özellikleri, sıfatları, şartları nasıl olacaktır?
Madde 1: Zekaları yani
olacak. 100’den aşağısı alınmayacak.
Madde 2: Zekâları teknokrat zekası değil, Pascal’ın
dediği cinsten olacak.
Madde 3:
yapıları
işe yarar cinsten olacak. Apatik, amorf, muhallebi çocuğu tipler okutulmayacak.
Madde 4:
Kavak tahtaları okutulmayacak. Ceviz, meşe, gürgen, akaju, abanoz, tek, kestane ağacı seçilecek.
Madde 5:
sahip olacaklar.
Madde 6: Türkiye’ye (Devlet, halk ve vatan olarak) ve evrensel yüce gerçeklere
sahip olacaklar.
Madde 7:
Avusturya Lisesi onlara millî kültür, millî kimlik, dinî eğitim veremeyeceği için, kendileri bu sahalarda özel, paralel, alternatif bir eğitime tabi tutulacak. Bunun için Viyana’ya ehil ve başarılı hocalar gönderilecek.
Beş yabancı dil bilecekler: Almanca, Arapça, Farsça, İngilizce ve başka bir Batı dili daha. Osmanlıcaya,
olacaklar.
Ahlâk, karakter, nefs terbiyesi konusunda fütüvvet eğitimi görecekler. Bilgi, aksiyon ve estetik boyutları son derece gelişmiş olacak.
Bu öğrencilerin hiçbiri teknik konularda eğitilmeyecek. Hepsi de edebiyat, tarih, iletişim, siyaset-bilim, hukuk, mimarlık, güzel sanatlar, dekorasyon, moda, şehircilik, sosyoloji, antropoloji gibi sahalarda yüksek tahsil yapacak. Bu öğrencilerin hiçbiri dünyaya dönük olarak yetiştirilmeyecek, hepsine istisnasız zühd ruhu aşılanacak.
Para ve maddî menfaat konusunda hiçbir güç onları eğemeyecek, bozamayacak. Yurda döndükleri zaman kimisi gazetecilik yapacak, kimisi eğitim işleriyle, kimisi mimarlık ve sanatla uğraşacak.
Bunlar ileride Türkiye’nin değil, dünyanın en güzel ve kaliteli dergisini çıkartacak.
İleride şartlar müsait olduğu vakit ülkemizde Eton kolejinden daha gözde liseler açacaklar.
Bunların biri modacı olarak yetişecek ve bütün dünyanın hattâ düşmanlarımızın hayran kaldığı tesettür kıyafetleri hazırlayacak.
Belki bir tanesi şair olacak ve neşideleriyle milyonlarca insanı coşturacak, harekete getirecek. Biri romancı olacak, kitapları elli dünya diline çevrilecek, Nobel veya benzeri bir ödüle layık görülecek.
Bunlar, yurda döndükten sonra en az on sahada ilmî araştırma enstitüleri açacaklar.
Böyle kişilerin bu dünyada başlarına neler gelir biliyor musunuz? Bir hadîs meâli vereyim:
Bir zat, Peygamberimize gelmiş ve
demiş. Peygamber ona:
cevabını vermiş. Ne buyuruluyor:
Dünyayı kendileri için yalancı, sahte bir cennet haline getirmek isteyen gafiller bu dine, bu vatana hizmet edemezler.
Dinleri ve imanları para olanlar bize idealistlik taslamasın.
19’uncu asırda Rus istilasına ve saldırısına karşı Kuzey Kafkasya’da Müridizm hareketi kurulmuştu. Müridizmin esası Nakşîlik idi. Türkiye’yi böyle bir zihniyet Tanrının izin ve yardımıyla kurtarabilir.
Paraya ve menfaate tapanlardan nefs-i emmarelerini put haline getirenlerden, kendi ülkelerini ve halklarını talan edenlerden hayır gelmez.
Selahaddin öldüğünde başveziri Şam sokaklarında dellal gezdirmiş,
08 Haziran 2005