Diyalog
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Perşembe
BEN: Bayram Haftası…
O: Sandal tahtası…
BEN: Agresif misyonerlerin Türkiye’ye karşı açtıkları yeni Haçlı Seferi karşısında Rahşan Ecevit bile “Din elden gidiyor” diye bağırdı. Durum gerçekten çok vahimdir.
O: Bizim Hazretimiz çok büyüktür…
BEN: (İçimden) Başına Hazretin kadar taş düşsün emi…
BEN: Denizli’nin bir ilçesinde kiliseden camiye çevrilmiş bir binanın tekrar kilise yapılması isteniyormuş…
O: Bu meseleyi şimdi kurcalamayalım, partimize zarar verebilir…
BEN: Misyonerler birkaç bin kişiyi Hıristiyan yapmışlar…
O: Birkaç bin kişiyle bir şey olmaz…
BEN: Yabancılar ülkemizden ev, arsa, tarla, bağ bahçe satın alıyorlarmış…
O: İyi para veriyorlarsa ben de evimi ve tarlamı satabilirim. Bir alıcı adresi verebilir misiniz?..
BEN: Milyonlarca fakir vatandaş işsizlik ve aşsızlık içinde sürünüyor. Hiçbir geliri olmayan Müslümanlar çöplüklerden ekmek parçaları topluyor. Hali vakti yerinde olan tuzu kuru Müslümanların bu kardeşlerimize yardım etmesi gerekmez mi?..
O: Biz zekâtlarımızı ve yardım paralarımızı Feşmekân Efendi Hazretleri cemaatine veriyoruz…
BEN: Ama Şeriatımız ve fıkhımız cemaatlere, tarikatlara, hizip ve fırkalara, tüzel kişilere; Kızılay’a, Çocuk Esirgeme Kurumu’na, Hava Kurumu’na ve benzeri derneklere zekât verilmez diyor.
O: Benim aklım o kadarına ermez. Gözlerimi kaparım, zekâtımı Feşmekânlara veririm.
BEN: Camiler vakit namazlarında dolmuyor, ezan okununca camiye gitsek, cemaati çoğaltsak iyi olmaz mı?..
O: Biz namazımızı münferiden (tek başına) kılıyoruz.
BEN: Şeriat ve fıkıh, “Hür ve mukîm Müslüman erkekler farz namazları cemaatle kılmalıdır” diyor. Siz niçin bu emri yerine getirmiyor, bu öğüdü tutmuyorsunuz?..
O: Ben Medine kurrası değilim. O kadarına aklım ermez.
BEN: İslâm dini lüksü, israfı, gösterişi, aşırı tüketimi yeriyor, Müslümanları bunlardan uzak durmaya çağırıyor. Siz ise, yüz bin Euroluk lüks mü lüks bir ciple geziyorsunuz. Bu otomobilin yıllık vergisi onbeş milyarmış, su gibi benzin yakıyormuş. Bu yaptığınız doğru mudur, revâ-yı hak mıdır?
O: Müslümana her şeyin en iyisi lâyıktır…
BEN: Siz bu fetvayı kimden aldınız?.. Sakın, başında iki boynuzu olan, ardında kuyruğu bulunan bir mahlûkattan almış olmayasınız…
O: …
BEN: Irak’ta, Felluce’de geçen mübarek Ramazan ayında Müslümanlar, Haçlılar tarafından feci zulümlere mâruz bırakıldı. Kutsal Kadir Gecesi’nde camideki yaralılar acımasızca, hunharca, gaddarca şehid edildi. Siz o esnada ne yapıyordunuz?
O: Lüks bir restaurantta hahamlar, papazlar, rahibler, patrikler ile iftar ediyor, nefis yemekler, iftariyelikler, tatlılar yiyordum. Tabii bunların üzerine çaylar ve kahveler içtik. Bir diyalog, bir hoşgörü, bir evrensel kardeşlik oldu ki sorma gitsin…
BEN: On milyonluk Hıristiyan Yunanistan’dan Müslüman depremzedelere kısa zamanda onbeş milyon Euro yardım toplanmış. Aynı müddet içinde yetmiş iki milyon nüfuslu Müslüman Türkiye’de sadece bir milyon Euro toplanmış. Buna ne dersiniz?..
O: Bizim cemaatimizin kendi hizmetleri ve faaliyetleri vardır. Bunların dışında hiçbir şeye karışmayız. Efendi Hazretleri ne diyorsa doğrudur, ne yapıyorsa isabetlidir.
BEN: Kur’ân Müslümanları uyarıyor, “Kefereyi dost ve velî ittihaz etmeyiniz” buyuruyor.
O: Bizim Hazretimiz öyle söylemiyor…
BEN: Müslümanlar, Allah tarafından kardeş ilan edilmiştir. Birbirlerini sevmeleri, korumaları, iyi ilişkiler içinde bulunmaları gerekmez mi?
O: Biz, bizi tenkid eden salih Müslümanlarla âlâkamızı keseriz; bizi pohpohlayan kefere ve fecere ile sıkı fıkı, can ciğer dost oluruz.
BEN: İslâm dini “Peygamberler dışında hiç kimse ismet sıfatına sahip değildir, günah işlemekten, hatâ etmekten korunmamıştır” diyor. Siz ise, Hazretinizi veya Baronunuzu hatâ etmez, mâsum olarak kabul ediyorsunuz. Bu nasıl oluyor?
O: Yahu sen aklını mı kaçırdın, hiç bizim Hazretimiz hatâ eder mi, yanılır mı?
BEN: Tevhid ile Teslis bir olur mu?..
O: Üç İbrahîmi din esasta, temelde birdir.
BEN: Bu nasıl oluyor?..
O: Ben nasılını masılını bilmem. Feşmekân Efendimiz öyle dediyse doğrudur.
BEN: Fikirlerin, iddiaların, tezlerin gerekçeleri olması lâzım gelmez mi?
O: Bize gerekçe gerekmez…14 Ocak 2005