Cumartesi

 

Dinlerarası diyalog ve evrensel kardeşlik, Müslümanlara karşı kurulmuş büyük bir tuzaktır. Niçin? Gerekçelerini açık ve seçik maddeler halinde arz edeyim:

1. Ehli Kitap ile Müslümanlar arasında, din ve inanç bakımından son derece büyük, esaslı anlaşmazlıklar, ihtilaflar vardır.

2. İslâm Tevhid dinidir, Hıristiyanlık Teslis dinidir. Yahudiler Hazret-i İsa’ya iman etmezler, onu tahkir ederler. Hıristiyanlar Hazret-i İsa’yı tanrılaştırırlar, Teslisin üç “uknumundan” biri olarak görürler. İslâm ise onu, ilahî bir haberci olarak görür. Bir Müslüman Hazret-i İsa’nın peygamberliğine iman etmekle mükelleftir.

3. Kur’an konusunda: Yahudiler ve Hıristiyanlar, Kur’an’ın Allah tarafından gönderilmiş hak bir kitap olduğunu kabul etmezler. Hâşâ, uydurmadır derler.

4. Hazret-i Muhammed konusunda: Onlar Hazret-i Muhammed’in Allah tarafından insanlığa gönderilmiş, hak peygamber olduğunu kabul etmezler.

5. Şeriat konusunda: Onlar İslâm şeriatının, hak ve geçerli Şeriat olduğuna inanmazlar.

Bazı diyalogcular “Üç din esasta birdir, aralarında büyük ihtilaflar yoktur” edebiyatı yapıyorlar. Bu edebiyat hilaf-ı hakikattir, yalandır. Onlar Hazret-i Muhammed’e, Kur’an-ı Kerim’e, İslâm’ın hak din olduğuna inanmayacaklar, tekzib ve inkar edecekler, sonra da aramızda büyük ihtilaf olmayacak. Böyle bir iddia hezeyandan ibarettir.

Onlar da Allah’a inanıyormuş…

Hindistan’da on bin kadar puta tapınan Mecusîler de, Allah’a inanıyorlar.

Cahiliyye Arapları da, Allah’a inanıyordu.

İslâm inancının iki ana temeli vardır:

– Allah’tan başka, kendisine ibadet edilecek hak ve gerçek bir mabud olmadığına,

– Hazret-i Muhammed’in, Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna… iman etmek.

Müslümanlar, Hazret-i İsa konusunda doğru ve orta yoldadır. Yahudiler onu inkar etmişler, bu suretle aşırı bir uçta yer almışlar; Hıristiyanlar onu tanrılaştırmış, birincisinin tersine başka bir aşırılığa kaçmıştır.

Ülkemizdeki büyük bir dinî cemaat, planlı ve programlı bir şekilde “Dinlerarası diyalog ve evrensel kardeşlik” propagandası yapmaktadır. Müslümanların akıllarını, irfanlarını, iz’anlarını, mantıklarını kullanarak bu tuzağa düşmemelerini tavsiye ediyorum.

Kesinlikle bilinmelidir ki:

a. Allah katında geçerli hak din, İslâm’dır.

b. Yahudilerin ve Hıristiyanların kutsal metinleri kul sözüdür; tahrif edilmiştir, ilave ve çıkartma yapılmış, değişikliğe uğramıştır.

c. Müslümanlar, kendilerine saldırmayan ehl-i kitap ile iyi geçinirler. Tarih boyunca İslâm ülkelerinde yaşayan “ehl-i zimmet” din hürriyetine sahip olmuşlar, kültür ve kimliklerini korumuşlardır. Fanatik Hıristiyanların İspanya’dan kovdukları Endülüs Yahudilerine, Osmanlı devleti ülkesinin kapılarını açmıştır.

ç. Biz Müslümanlar, gerçek Tevrat’ı, gerçek İncil’i kabul ediyoruz, Hazret-i Musa’ya ve Hazret-i İsa’ya iman ediyoruz; Yahudiler ve Hıristiyanlar Hazret-i Muhammed’e ve Kur’an-ı Kerim’e iman etmiyorlar, bühtan ediyorlar. Bu şartlar altında diyalog miyalog olmaz.

Arap ülkelerinde, Pakistan’da, başka yerlerde, dinlerarası diyalog tuzağına karşı Müslümanları uyaran kitaplar çıkartılmıştır. Bunların Türkçe’ye tercüme edilmeleri ve çok sayıda bastırılarak halka dağıtılması gerekir.

Bu diyalog işini kim ortaya çıkartmıştır?

Müslümanlar çıkartmamıştır. Bunda Papalığın büyük miktarda tuzu biberi bulunmaktadır. Papalık herhalde bunu, Müslümanların hayrı için yapmıyor.

Amerika ve Avrupa, İslâm dünyasını içten kontrol etmek için birtakım planlar, programlar yapmış, stratejiler hazırlamıştır.

Büyük Ortadoğu projesi bunlardan biridir.

Dinlerarası diyalog da böyledir.

Amerika’da, Avrupa ülkelerinde İslâmiyet hızla yayılıyor, ihtida edenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Fransa’nın ünlü L’Express dergisinin 15-21 Mart 2004