Diyanet ve kokuşma
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 24 Aralık 2018
Pazar
Laik Cumhuriyet rejiminin iki büyük başkanlığı vardır: Genelkurmay Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı… Diyanet İşleri Başkanlığı’nın büyük bir ordu kadar personeli bulunmaktadır. Akıllara durgunluk verecek büyük bir bütçesi vardır. Yetmiş beş bin camisi vardır.
Her Cuma milyonlarca vatandaş Diyanet’in bu camilerine gelip Cuma namazı kılmakta, Cuma hutbesi dinlemektedir. Ve bu memlekette… Yüce İslâm dinine, Kur’ân’a, Sünnete, bilgeliğe, ahlâka, fazilete aykırı bir yığın kötülük yaygın hale gelmiş vaziyettedir. Türkiye kokuşmuş bir ülkedir. Türkiye’nin uluslararası temizlik, saydamlık, ahlâk notu 10 üzerinden 4’tür. Yani Türkiye ahlâk dersinden geçer not alamamıştır.
Böyle bir durumda Diyanet İşlerine düşen çok büyük ve temel bir vazife vardır. Kimsenin gözünün yaşına bakmadan kokuşma ile mücadele etmek. Cami minberlerinden ve kürsülerinden rüşvete, ihalelere fesat karıştırmaya, devlet ve belediye bütçelerinin hortumlanmasına, Emanetlere hıyanet edilmesine, Nepotizme, partizanlığa, yakın ve yandaş kayırılmasına, Haram yollarla zengin olunmasına, Haram zenginliklerle lüks, israf, aşırı tüketim, gösteriş, gurur ve kibir sergilenmesine, Çok büyük, çok çirkin bir günah ve isyan olan ribanın her türlüsüne, Kokuşmadan ileri gelen sosyal adaletsizliğe, Saçı bitmedik yetimlerin, fakirlerin haklarının yenmesine, Yasalara ve ahlâka aykırı şekilde yüklü komisyonlar alınmasına, Ülke çapında en az 300 milyar dolar kara, kirli, necis, haram para birikimi olmasına…
Ve daha bir sürü ahlâksızlığa, kirliliğe, kokuşmaya, hırsızlığa, talana, soyguna savaş açmalıdır. İslâm’ın temel emir ve farzarından biri de
yani iyiliği desteklemek, kötülüğü kösteklemektir.İslâm’ın beş şartı derken, başka şart olmadığını kasd etmiyoruz… Bu zikr ettiğim farz da büyük bir dinî emirdir.Böyle olduğunda hiç şüphe yoktur.
Din kitaplarımızda, bir Müslüman toplumun bu farzı yerine getirmediği takdirde azaba ve felâkete duçar olacağı açıkça bildirilmektedir.
Diyanet elbette ki siyasî partiler, siyasî liderler ve politikacılar gibi muhalefet yapamaz. Diyanet’in üslubu, beyan tarzı kaliteli olur.
Diyanet yukarıda maddeler halinde saydığım kötülükleri minberlerden, kürsilerden mutlaka yeterli, yoğun, etkin, devamlı bir şekilde kötülemelidir.
Diyanet bu ülkenin, bu halkın, bu devletin temiz, şeffaf, ahlâklı, faziletli olması için ağırlığını koymalıdır.
Diyanet ülkemizdeki genel kokuşmaya karşı en uygun ve hikmetli üslup ve şekille savaş açmalıdır.
Diyanet bu muhalefeti yaparken elbette şahıs veya kurum ismi vererek polemiğe girecek değildir. Anonim tenkitler yapılacaktır, halk her şeyi anlamaz değil…
Son yirmi sene içinde İslâmcılık akımı güçlendi ve bir kısım Müslümanlar da ülkemizdeki bozuk düzen veya sistemin nimetlerinden nemalanmaya başladı. İslâmî kesimde kara servetler, kirli zenginlikler oluştu. Bir kısım sahte dindarlar da haram yemeye başladı (Gerçek ve samimî dindar asla haram yemez).
Diyanet bu kötülüklere, bu kebaire (büyük günahlara), bu kokuşmaya, bu isyan ve tuğyanlara, bunca lüks ve sefahate tepkisiz kalamaz. Kalırsa vazifesini yapmamış olur.
Diyanet, bu saydığım hizmet ve vazifeleri yapmak için vardır. Yapmıyorsa yoktur.
“Önümüzdeki Perşembe günü öğle namazında sayın Rantlar Bakanı Sultanahmet Camii’ne gelecek ve namazdan sonra cemaate çeşit çeşit rant dağıtacak, rant yüklü 250 adet TIR cami civarında şimdiden bekletilmektedir” diye bir ilan yapılsa ne olur biliyor musunuz? Üç gün önceden büyük bir kalabalık cami çevresini doldurur. Perşembe günü heyecan doruğa çıkar. Öğle namazı yüz bin kişilik bir cemaat tarafından kılınır. Rant ve erzak dağıtımı esnasında ahali birbirine girer.
Müslümanları camiye, cemaatle namaz kılmaya müezzin mi çağırıyor? Ne münasebet.Allah çağırtıyor. Bu davete icabet eden az.
Kodaman bir devlet büyüğü camiye mi gelecek, duyanlar akın akın gelir. Bunlar riyakârdır, münafıktır, Allah için mi geliyor, kodaman için mi?
Yıllar önce bir camiye gitmiştim. Pahalı kostümlü, kravatlı, matruş yığınla adam görmüştüm. Bu nâ-mübarekler camiye gelmezlerdi, acep ne oldu da gelmişler diye sormuştum. Meğerse Hazret-i Kodaman bir vesile ile camiye gelecekmiş, onlar da göze görünmek, kodamanın nazarına ermek için koşmuşlar.
Camide, cemaatle namazda rant olsa, maddî menfaat olsa mâbetler tıklım tıklım dolar. Ne kadar rantçı münafık varsa ön saflarda yer tutmak için birbirini çiğner.
Namazı ihlâsla kılmak… Cemaate Peygamber Efendimizin (Salat ve selâm olsun O’na) sünneti olduğu için katılmak…Bunlarda ticaret yok mu?Olmaz olur mu? Mânevî ticaret var. Allah ile ticaret yapmak ne güzel bir ticarettir. Namaz kılana, cemaatle kılana çok sevap var. Lakin münafıklar, rantçılar, din sömürücüleri mânevî ranttan anlamazlar. Onlara bol para, bol rant, büyük servet lazımdır.
Beş vakit günlük namazlar meselesini halledemeyen Müslüman bir toplum adam olmaz, iflâh olmaz.
Camiler vakit namazlarında Cuma namazlarında olduğu kadar dolmalıdır.
Namazlar Allah’ın emri olduğu için kılınmalıdır.
Resulün sünneti olduğu için kılınmalıdır.
Herhangi bir Perşembe günü öğle namazında Sultanahmet Camii dolmalıdır. Bayram değil, seyran değil… Camiye herhangi bir kodaman gelmemiş.
Vakit ezanları okunduğu zaman şehirde bir kaynaşma olmalıdır. Dükkânlar kapanmalı, bürolar boşalmalı, Müslüman ahali akın akın camiye seğirtmelidir.
Ezanlar o kadar güzel okunmalıdır ki, dinleyen gayr-i Müslimlerin bile tüyleri diken diken olmalı, içleri huşu ile dolmalıdır.
Bir Perşembe günü Sultanahmet civarından geçen Ekselans Kodaman hazretleri aman camiye gidelim, namaza katılalım demelidir. Cemaatin oylarını almak ümidiyle…
Müslümandan çok islâmcidir
Kalbinin yarısında Mehmet Âkif varsa (varsa…), öbür yarısında ateist Nazım Hikmet vardır.
Onun istediği İslâm, Şeriat İslâm’ı değildir.
Tam İslâm istemez. Light olsun, ılımlı olsun. Hümanizması ve ideolojisi bol olsun, fıkhı az olsun.
Tesettür mü?Canı isteyen bürünsün, istemeyen açılsın saçılsın.
Kur’ân meâli… Leopold Weiss’inki iyidir.
Sağcı Müslümanlar gitsin, solcuları gelsin.
Tarihselcilik mezhebine sempatisi var.
Türkân Saylan mı?.. İyi ve idealist bir eğitimcidir sayın Saylan…
Geleneksel Müslümanlarla arası pek yoktur. İslâm düşmanlarıyla pek sıkı fıkıdır.
Akaid, fıkıh, ahlâk-ı islâmiyye… Şimdi bunların zamanı değil. İslâm’ın sosyolojik morfolojik koniksel kesitinin izdüşümü üzerine aforizmalar…
Gazalî, Şa’ranî, Süyutî… Bunlardan hoşlanmaz ve bahs etmez. Fazlurrahman, Şeriatî, Müslüman olan Prof. Nimbus, Flamingo ve diğerleri…
Cami… Bazen cumaya gider, başka zamanlarda orada görünmez.
Mütefekkir midir?Hayır, düşünür.
Aydındır ama ziyalı değildir.
Müslümandan çok İslâmcıdır.
Kardeş midir? Pek acayiptir ama yine de kardeştir. 08 Haziran 2009