25 Ağustos 1998 Salı günkü yazı çıkmamıştır..

Yıl 1981. Türkiye askerî bir rejimle idare ediliyor. İşte bu tarihte Ankara Diyanet İşleri Başkanlığı, Çankaya Köşkü’nde general Kenan Evren’e ve Konsey üyelerine bir brifing verir. Brifingte anlatılacak hususlar, daha önce

büyük bir gizlilik içinde 112 sayfalık bir kitap halinde

dizdirilip, grafikerlere şemalar yaptırarak hazırlanmış ve Başkanlığın baskı işlerini yapan bir matbaada,

sadece 15 adet

bastırtılmıştır. Baskıdan sonra ofset filimleri ve kopyalar imha edilmiş, işin gizli kalmasına son derece dikkat gösterilmiştir. Diyanet’in Çankaya’ya sunduğu bu son derece gizli rapor beş bölüme ayrılmaktadır.

1’inci bölüm:

Açılış konuşması. Konsey ana fikri. Din ve laiklik. Alınan tedbirler. İdarî tedbirler. Eğitsel tedbirler. (Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş tarafından)

2’nci bölüm:

Diyanet İşleri Başkanlığının bugünkü durumu. (Başkan yardımcısı Hamdi Mert)

3’üncü bölüm:

Hükûmet programı icra planında Diyanet İşleri Başkanlığına verilen görevler. (Tayyar Altıkulaç, Diyanet İşleri Başkanı)

4’üncü bölüm:

Hükûmet programı icra planına ek olarak yapılan çalışmalar. (Tayyar Altıkulaç, Diyanet İşleri Başkanı)

5’inci bölüm:

Bazı problemlerimiz ve önerilerimiz. (Tayyar Altıkulaç, Diyanet İşleri Başkanı)

Kapağında Atatürk’ün resmi bulunan bu gizli raporun

75’inci sayfasında başlayıp 80’inci sayfaya kadar devam eden bölümden bazı parçaları aşağıya aktarıyorum:

“4. Sayın devlet başkanım, konuşmamın daha önceki bölümlerinde yer yer işaret ettiğim bölücü dinî akımlar konusuna, yüksek müsamahanıza sığınarak
“Önemli Problemlerimiz” başlıklı bu bölümde de temas etmek, bilgi arzetmek istiyorum. Yüksek mâlumları olduğu üzere Diyanet İşleri Başkanlığı bir Anayasa kuruluşudur. Toplumumuzu din konusunda aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere kurulmuştur. Bu kurum, hizmetlerini yaygınlaştırdığı ve güvenilir olduğu ölçüde zararlı dinî akımlar zayıflayacaktır. Bunu bilen ve emelleri devlet yıkıcılığına kadar uzanan bazı sapık kişiler kurdukları örgütlerle sistemli bir şekilde Diyanet müessesesinin aleyhinde bulunmuşlar, yöneticilerini yıpratmayı amaçlamışlar, yaşayabilmek için bunu yapmak zorunda olduklarına inanmışlardır. Çok kıymetli zamanınızı alarak sözü uzatmamak için bu yıkıcı dinî akımlardan sadece birinden, kanaatimizce en tehlikelisinden, Süleymancılıktan söz etmek istiyorum.

Bu örgütün başlıca hedefleri:

(a) Devleti yıkmaktır. (b) Süleymancılık tarikatine dayalı bir din devleti kurmaktır. (Tablo 19) Belli görüşleri ise: (a) Süleymancı olmayan herkes kâfirdir. (b) Mustafa Kemal Deccaldir. (c) Devletin yetiştirdiği din görevlileri Deccalin ordusudur. (d) Süleymancılık bir gün hükümran olacaktır. (e) Süleymancı olmayanlar, soğan gibi doğranacaktır. (f) Kainatın mânevî tasarrufu Süleyman efendinin elindedir. (g) İlmin yolu öğrenim değil, feyz ve râbıta yoludur. (h) Süleymancı olmayanlara her çeşit yalan ve iftira mübahtır.

Başlangıçta yayılma alanı olarak Kur’ân kurslarını seçmişler ve istismar etmişlerdir. Aslında yaptıkları iş, tarikat esasına dayalı gizli din eğitimidir. Özellikle 1971’den bu yana Başkanlığımızın sıkı takibi sonunda, denetim alanımızdan kaçarak faaliyetlerini pansiyon, biçki dikiş kursu, muhasebecilik, arıcılık kursları adı altında ve daha da aldatıcı bir şekilde sürdürmüşler, resmî platformda Millî Eğitim Bakanlığı’nın halk eğitimi alanında görünmeyi tercih etmişlerdir. Ama bu pansiyonlarda ve kurslarda yapılan iş yine aynıdır, gizli din eğitimidir. Hemen arz edeyim ki, ülkemizde zararlı dinî akım muhakkak ki, sadece Süleymancılık akımı değildir. Ancak bu akımın arzettiği tehlike, aldığı mesafe, diğerlerini gölgede bırakacak kadar büyüktür. (Tablo 21)

Bu akımın: (a) Büyük paraları. (b) Günlük gazeteleri. (c) Ticarî şirketleri. (d) Rütbeli militanları. (e) 2000 kadar gizli din eğitim yuvaları. (f) Siyasî kadrolar içinde temsilcileri vardır. (Tablo 22) Buraya kadar arzettiğim bilgiler için yeterli belge, özellikle 3’üncü Piyade Tugayı ve Sıkıyönetim Komutan Yardımcılığı ile 2’nci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığında ve Başkanlığımızda mevcuttur. Tehlike, normal dönemlerin siyasî iktidarları ile üstesinden gelinmeyecek kadar büyümüş ve ciddileşmiştir. Aksine, siyasî iktidarların yeşil ışık yakmak ihtiyacını duyacakları kadar organizedir.

Kısaca önerilerimiz de şunlardır:
(a) Yasal tedbirler alınmalıdır. (Yasa tasarısı hükümete arzedilmiştir.) (b) İlgili dernekler kapatılmalıdır. (c) Himayelerindeki gizli din eğitimine tâbi öğrenciler dağıtılmalıdır. (d) Resmî öğrenciler belli merkezlerde toplanarak iaşe ve ibâdetleri Türkiye Diyanet Vakfı ve benzeri hayır kurumları tarafından karşılanmalı, ileride idarî makamlar tarafından hazırlanan bu mâsum çocuklar zehirlenmekten kurtarılmalıdır. Arzederim (Tablo 23)

Rapordan aldığım kısım burada sona erdi. Raporun bende

fotokopi makinasıyla çoğaltılmış bir sureti

vardır. Ayrıca, renkli fotokopi ile çoğaltılmış bir nüshasını da görmüş bulunuyorum.

Kimse inkâr etmeye kalkmasın, bu brifing raporu gerçektir.

Maalesef

Diyanet’in 1981’de Çankaya’da paşalara arzettiği bu rapor yalanlarla, iftiralarla, hezeyanlarla doludur.

Meşreb taassubunun insanları ne hallere düşürdüğünü bu rapordan anlamak mümkündür. Raporda

Süleymancılar

denilen zümre, (raporda yer aldığı gibi haşa sapık, kâfir, bozuk ve saire değil –REB), ehl-i sünnet akıdesine bağlı,

Nakşî

meşrebine mensup, siyasetle uğraşmayan, kendi hizmetleriyle meşgul olan dinî bir cemaattir.

Diyanet’ten o kadar çok çekmişlerdir ki, kurdukları hayır hasenat müesseselerini Millî Eğitim Bakanlığının kontrol ettiği sahalarda çalıştırmaktadır. Diyanet raporundaki şu hezeyana bakınız. Süleymancılar Diyanet’in kontrolundan kaçmışlar ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın kontroluna girmişler. Sanki Millî Eğitim Bakanlığı, onların iddia edilen zararlı faaliyetlerine göz yumacakmış gibi konuşuyorlar

. Demek ki, 1981’deki Diyanet kurmayları resmî ideoloji ve Atatürkçülük konusunda Millî Eğitimden daha şuurlu ve hassasmışlar.

Süleymancılar gizli din eğitimi veriyorlarmış, Süleymancılar din devleti kurmak istiyorlarmış, Süleymancılar bu maksatla adam ve kadro yetiştiriyorlarmış.

Tehlike büyükmüş…

Vakit geçmeden Süleymancılık teşkilâtı dağıtılmalıymış. Bunları kim söylüyor? 1981’in Diyanet başkanı sarıklı zat söylüyor. Fesubhanallah! 27 Mart 2010 Cumartesi

27 Ağustos 1998 Perşembe, 28 Ağustos 1998 Cuma, 29 Ağustos 1998 Cumartesi, 30 Ağustos 1998 Pazar, 31 Ağustos 1998 Pazartesi günkü yazılar da çıkmamıştır.