Diyanet’te Değişiklik
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Aralık 2018
Hükûmet Diyanet İşleri Başkanını azl etmiş (makamından almış) ve yerine Mehmet Görmez’i tayin etmiş.
Lâiklik ne demektir? Devletle din işlerinin ayrılması demektir. Ne acayip!..Lâik rejimin siyasî iktidarı keyfince Diyanet İşleri Başkanı’nı azl ediyor, yerine yenisini tayin ediyor…
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Ermeni patriğine karışabilir mi?
Rum patriğine karışabilir mi? Yahudi Hahambaşısına karışabilir mi? Masonların Üstad-ı Azamına karışabilir mi? Bahaîlere karışabilir mi? Alevî Dedelerine karışabilir mi?
Bunları azl edip yerlerine yenilerini tayin edebilir mi?
Eski Başkan Ali Bardakoğlu’nu az çok tanıyorduk… Yeni Başkan nasıl bir Müslüman acaba?..
Bizde son yıllarda bir
modası veya salgını var.
Diyanet’i kimler ele geçirmek istiyor?
Cemaat ele geçirmek istiyor. Fazlurrahmancılar ele geçirmek istiyor. Bazı tarikatlar ele geçirmek istiyor. Reformcular ele geçirmek istiyor.
Ehl-i sünnete uymaz ictihad ve fetvaları olan bir profesörün kliği ele geçirmek istiyor.
Diyalogçular ele geçirmek istiyor.
Bazı güçler Diyanet’i Ehl-i Sünnet ekseninden çıkartmak istiyor. Diyanet Kürt ve Alevî açılımına âlet edilmek isteniyor.
Diyanet’in yan kuruluşu vakfın çok ama çok büyük bir mâlî potansiyeli var.
Yeni Diyanet Başkanı
‘in meşrebi nedir?
Bir ara Diyanet’te hummalı ve yoğun bir
başlatılmıştı. Bu çalışmaları veya ayıklamaları tenkit ettiğim için yıldırımları üzerime çekmiştim. Çok yüksek meblağda paralar harcanan bu işin amacı neydi? Birileri ne yapmak istiyordu?
Dünyaca meşhur
neler yazılmıştı?
1400 yıllık İslâm tarihinde görülmemiş bir yenilik olarak
Büyük bir vilayetin müftü yardımcısı bir kadın
tabirini kullanmıştı.
Sinsi bir güç
istiyor, direnen imamlara baskı yapıyordu.
kurulmuş, erkeklere konserler veriliyordu.
Bir cemaat,
inancına bağlı imamlar tayin etme faaliyetlerine girişmişti. Diyanet bir meâl çıkartmış, bunun nüshaları piyasaya verilmiş, sonra toplatılmış, bir müddet sonra piyasaya yeni şekliyle arz edilmişti. Bu işin içyüzü neydi?
Diyanet ile ilgili müfettiş raporları var? Bunlar hangi konulardadır? Diyanet’in başına niçin
tipinde icazetli
getirilmiyor?
Demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğü prensibinin hâkim olduğu
bakalım.
İngiltere devleti ve hükûmeti buna karışmıyor. İngiliz eğitim sistemi karışmıyor. Ne diyorlar?.. Ülkemizde din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti vardır. Müslümanlar tesettür kıyafetiyle dolaşırsa, çocuklarını okula tesettürlü olarak gönderirse, onların bu inancına, bu dinî uygulamasına karışmayız…
Bizde bazıları,
meâlinde lâflar ediyor. Yedi sekiz yaşındaki çocuk, baliğ veya baliğa olmadığı için mükellef değildir, ya anne babasının, yetim ise başkasının velâyeti altındadır.
şöyle bir hüküm vardır: “Norveç krallığının dini, Norveç Lüteryan kilisesidir. Bu kiliseye mensup olan vatandaşlar, çocuklarını onun öğretilerine göre yetiştirmekle mükelleftir. Diğer dinlere de tam hürriyet verilir.”
ingiltere’de Müslüman küçük bir kız okula başı örtülü olarak gidebiliyor da Türkiye’de niçin gidemesin?
Allah’a mâsiyette kula itaat yoktur.
Yedi yaşındaki çocuk için namaz farz değildir ama öğrensin, sevsin, büluğa erdikten sonra devamlı kılsın diye edilir bu teşvik.
Böyle bir iddia İslâm dininin ruhuna aykırıdır. Dinimiz ne diyor:
Birinci sınıfa giden kızlar büluğa ermemişlerdir ama daha sonraki yıllarda ve sınıflarda ereceklerdir.
Yedi yaşındaki kızların başlarının örtülmesine karşı çıkmak:
Temel insan haklarından biri de şudur:
(anne babalar)
İngiltere bir İslâm ülkesi değil… Orada dindar bir Müslüman aile yedi yaşındaki kızını okula başörtüsü ile gönderebiliyor. Türkiye bir İslâm ülkesi… Bizde ilköğretimde başörtüsü yasak…
Doğrusu acınacak bir haldeyiz. Hem lâikler, hem de İslâmcılar acınacak halde…
, bu fuhuştan KDV alıyor, bu KDV’yi bütçesine koyuyor.
İsteyen bikini mayoyla denize giriyor.
Otellere gelen çiftlerden evlilik cüzdanı sorulmuyor…
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!..
(Not: Sultan Abdülhamid 11 yaşına giren kızlarını çarşafa sokardı…) 14 Kasım 2010