Dokuz Yıldır Hapisteler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 07 Şubat 2019
Çarşamba
Leyla Zana ve arkadaşları dokuz yıldan beri cezaevinde tutuluyor. Onların siyaseten yanlış ve hatâ yapmış olduklarını vicdanım kabul ediyor ama bu kadar uzun müddet cezalandırılmalarına aklım ermiyor.
Bir ideoloji, doktrin, dinimsi bir zihniyet olarak milliyetçiliğin ne Türklere, ne de Kürtlere bir yararı olmuştur. Milliyetçilik 19’uncu asırda Batı’da çıkmış bir ideolojidir. Türk milliyetçiliği ithal malı yabancı bir doktrin olup çoğu Yahudi ve gayr-i Türk adamlar tarafından şırınga edilmiştir. Moiz Kohen Tekinalp, Kürt (acaba Yahudilik tarafı da var mı?) Ziya Gökalp ve saire…
Her insan kendi kavmini, kabilesini, ırkını sever, onların iyiliğini, yücelmesini ister. Bu gayet tabiîdir, fıtrîdir. Ancak bu duygu ile, bir ideoloji olan, bir …izm olan (Nasyonalizm) milliyetçiliği birbirine karıştırmamak gerekir.
Osmanlı imparatorluğunun yıkılması için bu imparatorluktaki unsurların birbirine düşmesi, birbirinden kopması, birbirine düşman olması gerekiyordu. Siyonistler, misyonerler, emperyalistler, çeşitli milliyetçilikler bunu başarmışlardır.
Arap milliyetçiliği de bir Batı ve Yahudi mâmülüdür. Ünlü ve büyük Arap milliyetçilerinin çoğu Hıristiyan kökenlidir.
Sözü uzatmayayım, Kürt milliyetçiliğinde de hayli Yahudi, misyoner, emperyalist tuzu biberi bulunmaktadır.
1920’li yıllarda bir kısım Çerkes, İzmir’de Türkçe, Fransızca, Rumca bir broşür bastırarak Batı Anadolu’da Yunan devletinin himayesi altında bir Çerkes devleti kurulmasını istemişti. Bu da çok yanlış bir hareketti. Bu da emperyalistlerin, misyonerlerin oyununa gelmekti. Nitekim İstiklâl savaşı kazanıldıktan sonra o bölgedeki Çerkesler, içlerindeki bazı beyinsizler yüzünden çok acılar çekmişler, köyleri haritadan silinmiş, nicesi canını yitirmiş, kadın ve çocukları perişan olmuştur. Açıklamaya hacet yoktur ki, bütün Çerkesler yanlış işler yapmıştır demek istemiyorum. Millî Mücadele hareketini ilk başlatan Çerkes Edhem’dir. Birtakım entrikalarla saf harici edilmiş bulunan bu zat Ürdün’de sürgün iken namuslu ve parasız bir şekilde can vermiştir.
Bazı Kürtler Türkiye’yi parçalamak, bağımsız bir Kürdistan kurmak istiyorlar ki, son derece yanlış ve zararlı bir fikir ve idealdir bu. Bu vatan sathı üzerinde Türkler, Türkleşmişler ve Kürtler karmakarışık bir şekilde, içiçe yaşamaktadır. Türkiye’de, en fazla Kürt nüfusa sahip şehir Diyarbakır değil, İstanbul’dur; burada üç buçuk milyon Kürt yaşamaktadır. İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Tarsus ve diğer nice büyük şehrimizde de külliyetli miktarda Kürt nüfus vardır. Böyle bir ülkenin bir parçasında bağımsız bir Kürdistan hayal etmek akıllılık değil, cinnettir.
Bazıları “Biz bağımsız, ayrı bir Kürdistan istemiyoruz, federasyon istiyoruz, bazı temel haklarımızı istiyoruz…” diyeceklerdir. Onların siyaseti de yanlıştır. Çünkü:
(1) Türkiye’de, bazı güçler tarafından din gibi benimsenmiş bir “resmî ideoloji” bulunmaktadır. Bu ideoloji federasyona izin vermez, Türkiye devleti içinde ikinci bir devlet oluşturulmasına müsaade etmez; realist olmak gerekir.
(2) Türkiye’nin ikinci dili Kürtçe olsun diyorlar. Teorik bakımdan haklı ve meşru gibi görünen bu istek de yanlıştır. Türkçe (Yakın tarihimizdeki suikast ve sabotajlarla kuşa çevrilmiş olmasına rağmen) büyük, zengin bir lisandır. Kürtçe ise marjinal bir dildir. Kürtler kendi anadillerini konuşabilirler, bu dille yayın yapabilirler ama Türkiye denilen ülkenin resmî dili Türkçedir. Kürtlerden “Türk” edib ve şairi çıkmıştır. Ütopyacı Kürt milliyetçileri ve ayrılıkçıları hayaller peşinde ömürlerini ziyan ediyorlar. Bu memlekette büyük sayıda Çerkes, Arnavut, Boşnak, Laz, Gürcü ve sair kavimlere mensup ve hepsi de Türkleşmiş insan yaşamaktadır. Yarın bunlar da lisan hürriyeti isterlerse ne olacaktır?
Evet tekrar ediyorum: Kürt milliyetçiliği, öncelikle Kürtler için çok zararlı ve yanlış bir ideolojidir. Nitekim birtakım beyinsiz Kürtlerin cezasını milyonlarca masum Kürt çekmiştir, çekmektedir. Evvelce de yazmış olduğum gibi Kürtler bu ülkede cumhurbaşkanı, başbakan bile olabilir.
Türkiye’nin asıl derdi, ütopyacı Kürt milliyetçilerinin söylediği sıkıntılar değildir. Bu ülkede görünmez ve gizli bir dönme iktidarı bulunmaktadır. Bu ülkeyi babalarının çiftliği veya mandırası gibi gören ve çoğunluğu ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi gibi gören mütegallibe ve oligarşik yapılı bir güç vardır. Kürt kimliğinin ana faktörü İslâm’dır. İslâm’ı bırakıp da, Made in Israil Kürt kavmiyetçiliğine sarılanlar hem kendilerine, hem Kürtlere, hem de müşterek vatanımız ve ülkemiz olan Türkiye’ye zarar vermektedir.
Aklı olan bir Kürt Barzanî’nin peşinden değil, Bediüzzaman’ın peşinden gider.
Bu memleketi ne Türk nasyonalizmi, ne de Kürt nasyonalizmi kurtuluş ve selamete çıkarır. Bu topraklar üzerinde yaşayan ve çeşitli akvama mensup bulunan bütün Türkiyeliler İslâm’a sarılarak izzet ve selamet bulacaklarını artık iyice anlamalıdır.
Ben Türküm, Türkçü değilim; Kürt kardeşlerimden ve vatandaşlarımdan da aynı şeyi bekliyorum. Kürt olsunlar ama Kürtçü olmasınlar. Hepimiz Türkiyeliyiz. 03 Nisan 2003