Dolar Putunun Ölümü
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Çarşamba
“What Uncle Sam Really Wants”
Fransızca yayın yapan (www.oulala.net) internet sitesinde
imzasıyla çok önemli bir yazı yayınlandı. Başlığı
Bu yazıdan bazı cümleler ve özetler alıyorum:
Böylece, aynı yoldan gitmek isteyenlere de göz dağı vermiş oldu. Venezuela başkanı
aynı şeyi yapmaya kalkışınca
Amerika bunu mutlaka önlemeye çalışacaktır.
Ancak İran hayli büyük bir yüzöçüme sahiptir ve
Kendisine saldırıldığında, dünya petrolünün yüzde 80’inin geçtiği Hürmüz boğazındaki trafiği durdurabilir. Bunun üzerine petrolün varili 100 doların üzerine fırlar ve dünya ekonomisi alt üst olur.
Tahran borsası, petrol ihracatını Euro üzerinden yapmayı başarırsa, bu sahadaki
Doların üstünlüğünün sona ermesi ABD’nin iflasına yol açar ve dünya ekonomisi tepetaklak olur.
ABD güdümündeki kukla devletler elbette dolara kafa tutamazlar.
Ben bir Müslüman olarak ABD’nin siyasetinden kesinlikle memnun değilim. ABD şu anda iki Müslüman ülkeyi işgal altında tutmakta ve din kardeşlerime büyük zulümler yapmaktadır. Kendini savunmak insanın en kutsal hakkıdır. ABD ile çarpışacak gücüm olmadığına göre ne yapabilirim? Cebimde birkaç yüz dolar harçlığım var, yarın bir döviz bürosuna giderek onu Euro’ya yahut İsviçre frangına çevirteceğim. Ayrıca, küçük ticarethanemin müdürüne de talimat vererek,
Benim şahsen yapabileceğim bu kadar.
Diğer Müslümanlara da, konuyu düşünmelerini tavsiye ediyorum.
Hürriyet var… Hangi dövizi istersem onu alırım.
Arzu eden Müslümanlar, paşa canları istiyorsa dolara güvenmeye devam ederler, tasarruflarını dolar olarak saklayabilirler, ticaretlerini dolar üzerinden yapabilirler. Doları boykot etmekle Amerikan halkını cephe almış olmuyorum. Bizim muhalefetimiz Bush rejimine karşıdır. Bir de, işin bizi aşan bir tarafı var.
ABD’nin çöküşü belki de dolardan olacaktır.
Muhterem bir şeyh efendi yıllar önce bir sohbetinde anlatmıştı. Âhir zamanda birçok fenni cihaz ve makina işlemeyecekmiş. İnsanlar şaşırıp kalacaklarmış. Bu nasıl olacak diye düşünmüştüm o zaman. Şimdi nasıl olacağını anlar gibiyim.
Zalim insanoğlu dünyayı çok kötü idare ediyor. Dünya petrol rezervleri 15-20 sene sonra tükenecekmiş. Bu kadar beklemeye de lüzum yok. Ortadoğu’da bir savaş çıkarsa ve Hürmüz boğazı trafiğe kapanırsa dünya petrolsüz kalacaktır.
Petrolle çalışan santrallar elektrik üretemeyecek ve yüz milyonlarca cihaz duracaktır. Beyinsiz ve azgın insanlar dünyayı yeni bir taşdevrine götüreceklerdir. Buyurun at arabalarına, buyurun yelkenli gemilere… Tabii yeterli sayıda at ve gemi bulunabilirse…
Bu ne Cür’et! İstanbul’da yayınlanan büyük bir gazete kocaman ve dehşetli bir haber yayınladı:
Gazete mal bulmuş mağribî gibi bunu önemli bir haber yapmış. Müdürün şu cesaretine ve cür’etine bakınız. Öğrencilere dağıtmak için Kur’an meali istiyor… Ne büyük cinayet!
Yahu burası Türkiye’dir. Türkiye Müslüman bir ülkedir. Devletimiz, okullarda mecburi din dersi okutmaktadır.
Misyonerler gece gündüz bedava İncil ve Kitab-ı Mukaddes dağıtıyor. Piyasada yüz çeşit Kur’an tercümesi veya meali satılıyor. Sonra bizim büyük gazetemiz bir okul müdürünün öğrencilerine Kur’an tercümesi dağıtmak istemesini suç olarak göstermeye yelteniyor.
Bu ne cesaret, bu ne cür’ettir böyle… Bir kısım Sabataycıların, bu kafayla adam olmaları mümkün değildir.
Sevgili kardeşim… Sen üçüncü dünya savaşının patlamasını önleyemezsin… Sen büyük İstanbul zelzelesini durduramazsın… Sen bir yığın fitne ve fesadı engelleyemezsin… Bunlar senin iradeni aşar.
Ancak yapabileceğin şeyler vardır.
(1) Belâ ve musibetlerden korunmak için sadaka verebilirsin, hayır hasenat yapabilirsin. Ben söylemiyorum, Peygamberimiz buyuruyor (Salat ve selam olsun O’na) “Sadaka belaları def eder”.
(2) Namaz kılmak o kadar zor bir şey değildir. Kılmıyorsan namaza başlayabilirsin. Bilsen bu senin için ne kadar hayırlı olur.
(3) Dua edebilirsin.
(4) İnsanlara, hayvanlara, bitkilere iyilik edebilirsin. Muharremde aşure veya helva pişirip komşulara dağıttın mı?
(5) Yahu hiçbir hayır yapamasan bile bir kenara çekilip kendi haline, Müslümanların haline, insanların haline, şu memleketimizin haline ağlayabilirsin. Ağlamak parayla değil ya!
Ben beş madde yazabildim, muteber ve güvenilir din ve ahlâk kitaplarını karıştırsak yüzlerce iyilik maddesi bulabiliriz.
Belaların, afetlerin, musibetlerin üzerimize yağmasını önler. Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, her gün evimizden çıkarken günlük sadakamızı vermeliyiz veya ilk fırsatta vermek üzere bir köşeye koymalıyız.
Bütçesi çok kısıtlı olanlar para veremezlerse gördükleri insanlara tebessüm etsinler (gülümsesinler). Resûl-i Kibriya Efendimiz ne buyurmuşlar. “Din kardeşine gülümsemen de bir sadakadır…”
Lokantaya gittin, yemek yedin, çıkarken, masada kalmış yarım ekmek dilimini cebine koy. Dışarıda onu küçük parçalara ayır ve serçelere at. Bu da bir sevaptır, bir hayırdır.
Geçen pazar Azak Yokuşundan yukarı çıkarken bir otelin önünde, susuz kalmış iki çiçek saksısı gördüm, içlerindeki küçük ağaçlar ölmek üzereydi. İçeriye girdim, korka korka
dedim. Orada vazifeli zat,
dedi.
dedim. Beni terslemedi,
dedi. Sanırım çok minik bir iyilik yapmaya çalıştım.
Mezarlıkların önünden geçerken bir Fatiha okuyunuz, sevabını oradaki ölülere bağışlayınız. Bir gün gelecek, hepimiz onlar gibi olacağız.
Savaş yaklaşıyor, zelzele yaklaşıyor, ufuklarda kara bulutlar var. Tedbir alalım, tedbir alalım… Şemsiyesiz çıkmayalım. İyilerden, hastalardan, mâsum çocuklardan, ihtiyarlardan, mazlumlardan (zulme uğramışlardan), gönlü kırıklardan dua isteyelim.
Sıkıntı içinde kıvranan birine bir miktar harçlık verirsiniz, zavallı sevinir ve sizin için iki kelimelik bir dua eder:
Bilseniz bu dua sizin için, bir milyar dolara sahip olmaktan daha hayırlı, daha kârlıdır. Dünya ticareti dünyada kalır, Allah ile yapılan ticaret bakidir. 23 Mart 2006